Bölüm 1 / 👨‍✈️👩‍💼

466K 10.4K 3.5K
                                    

Dağ Başında Aşk 1. Bölüm

Valizimi çekiştirip dururken sinirle nefesimi soludum.

"Kahretsin senin gibi valiz olmaz olsun" dedim valize tekme atarak. Ayağım fena bir şekilde acımaya başlayınca acıyla kıvrandım. Başıma daha ne gelebilirdi ki?

Önce bineceğim uçak 3 saat rötar yaptı, sonrada beni almaya gelicek sevgili abim acil göreve çağrıldı. Bilmediğim bir şehirde, üstelik bir taraflarım donuyorken benim kadar olan valizimle ilerlemeye çalışıyordum.

Daha başıma ne gelebilir diye düşünürken, yağan karın buzlaşmasıyla ayağım kaydığı gibi buzlu zemine çakıldım. Üstüm başım dağılmış ve soğuktan donmak üzereydim. Ağlayacak durumdaydım ve ağlamak benim için kolay yapabileceğim bir şey değildi. Aşırı derecede üzülmezsem ağlayabilen bir insan değildim.

Yerden kalkıp valizimi yol kenarına kadar sürükledim. Yoldan geçen taksiye el kaldırdım, durmaması halinde üstüne atlayacak potansiyele sahiptim şu an. Allah'tan buna gerek kalmadı da halime acıyan bir taksi şoförü durup valizimi bagaja yerleştirdi. Derin bir nefes alıp taksiye bindim. Telefonum çalarken annemin aradığını gördüm ve hemem açtım.

"Annem vardın mı?" dedi sevecen ses tonuyla.

"Geldim anne şimdi lojmana geçiyorum." dedim sesimi sabit tutmaya çalışarak. Bir bilse başıma gelenleri abimi arayıp azarlardı ama benim gönlüm razı değildi. Ne de olsa mecbur kalmıştı görev geldiyse mazeretin olmuyordu.

"Tamam kızım dikkat et kendine Seda'yla da iyi geçinin. Babanın da selamı var." diyerek asıl söylemek istediğini söyledi annem. Seda'nın isminin geçmesi bile tüylerimi diken diken etmeye yetmişti.

"Tamam anne sende babama selam söyle öpüyorum." diyerek kapattım telefonu. Sessiz geçen yolculuğum da taksiciye gideceğim yerin adresini vermiş, telefonumdan gelen bildirimlere bakıyordum. Tatil olması sebebiyle arkadaşlarım Uludağ yada Pamukkale'ye gitmiş kışın tadını çıkarıyordu. Bense bir taksinin içinde bilmediğim bir şehirde, yaklaşık 3 ay kalacağım eve doğru gidiyordum. Hadi gelin bu hikâyenin en başına gidelim.

"Olmaz anne imkansız gitmem!" dedim nerdeyse çığlık atarak.

"Annem abinin hatırına hem birtanecik yeğenin için yapacaksın bunu." dedi annem beni canevimden vurarak.

"Baba sen birşey söyle bari." dedim bir umutla. Babam köşede oturmuş bir anneme bir bana baktı.

"Annen haklı kızım biz gidebilirdik ama biliyorsun annenin hastane işleri var bir yardımımız da dokunmaz." dedi babam. Bana daha çok kaçmak için bahane gibi gelse de bu sözler annem 3 ay önce ameliyat olmuştu. Şu an sağlığı iyi olsada havalar çok soğuk olduğu için bu konuda birşey diyemezdim.

"Kendi annesi yok mu bu kızın? Göbeğini büyütüp yatacağına gitsin kızına baksın!" dedim en son bir umut.

"Annesiyle de küs konuşmuyor. Benim de içim el vermiyor ama ne yapalım annem torunum ve abin elimi kolumu bağlıyor." dedi annem üzüntüyle. Derin bir 'offfff' çektim yenilmişlikle.

"Tamam, gideceğim. Ama en fazla 3 ay bir gün bile fazla değil." dedim ve odama valiz hazırlamak için gittim. Yoksa her an bu kararımdan vazgeçebilirdim. Ve böylelikle Ankara'dan, Iğdır'a olan yolculuğum başladı.

Ben Gamze 25 yaşında, Tarih öğretmeniyim. Kpss mağduru, her sene hiç durmadan çalışıp 85 puan aldığı halde atanamayan kendime göre şanssız, anneme göre 'kısmet' olmayan, gittikçe umudunu yitiren bir öğretmen. 1.74 boyunda kahve saçlı, kahve gözlü boyum dışında sıradan bir Türk kızıyım. Birde bana ismimi veren, güldüğüm zaman iki yanağımı içine çökerten gamzelerim vardı.

Seda ise benim baş belası yengem.  Geçen sene artık evlendiler, uzakta yaşayacaklar diye sevindiğim ama tam aksine şimdi hayal kırıklığına uğradığım anları yaşıyordum. Evlendikten sonra abimin tayini Iğdır'a çıktı. Abim edebiyat öğretmeni olmasına rağmen atanamadığı için Harp Okulu'na girmiş, zamanla rütbe  atlamış, şimdi de Üsteğmen olmuştu.

Seda ile üniversite de tanışmışlardı. Malesef abim mezun olurken ben başlamıştım aynı üniversiteye. Seda ile aramızda 2 yaş olduğu için onunla da aynı üniversiteye gitmiştik. İlk başlarda çok iyi davranmış, kendini çok iyi göstermişti. Ama gerçek yüzünü görmem için bir sene geçmesi gerekiyormuş.

Seda son sınıf bende ikinci sınıftım o zamanlarda, Eskişehir Üniversitesinde okuyorduk. Ankara'ya günlük gidiş geliş yapıyordum, yurtta kalmadığım için. Final haftam gelince Seda çok ısrar etti onlarda kalmam konusunda. 2 kızla birlikte apartta kalıyordu git gel yapmak istemediği için.

Ertesi gün çok önemli bir dersin finali vardı. Abimin de ısrarıyla kabul etmiştim kalmayı. Şimdi olsa asla kabul etmezdim. Gece yarısına kadar oturup ders çalışmıştım. Seda ve arkadaşları da film izleyip kendi aralarında konuşuyorlardı.

Seda ile abim telefonda konuşmaya başladılar. Bir süre sonra ise bağrışma sesleri ve hakaretler. Seda telefonu kapatınca odak noktası ben oldum tabiki.

"Hemen defol git! Görmek istemiyorum seni de abin olucak şerefsizi de!" diyerek elime aldığım çantamla beni kapının önüne koymuştu.

Gece saat bir buçukta üstelik. Hemen abimi aradım, durumu anlattım. Eskişehir' de bulunan arkadaşlarını aradı ve biri beni gelip aldı. Halen düşünürüm 'o gece dışarıda kalsaydım kim bilir başıma neler gelirdi' diye. Bence Seda'yı sevmemekte sonuna kadar haklıydım. Abim ise kısa süre sonra barışmış bütün yaptıklarına rağmen evlenmişti bu kızla.

Ben ise yeğenime 6 aylık hamile olan Seda'ya yardımcı olmak için, daha doğrusu hizmetçisi olmak için Ankara'dan sıcacık yuvamdan ayrılıp Iğdır'a gelmiştim. Hepsini yeğenim ve abim için kabul etmiştim gerçi.

"Geldik hanım kızım." dedi taksiyi kullanan amca. Gülümseyerek taksimetreye baktım ama gülümsemem anında soldu. Acıya acıya cebimden çıkarttığım yetmiş lirayı verdim ve taksiden indim. Valizimi de aldıktan sonra geldiğim lojmanın önünde durdum. Sonunda gelmiştim işte.

'Iğdır Kolordu Lojmanları'

Oy vermeyi unutmayınız lütfen.

Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin