Gürcan, Gürkan'ı aradığında tam bir saat geçmişti. Bilerek Hande'den uzaklaştı.
"Gürkan nerde kaldın?" Dedi Gürcan telefon açılır açılmaz.
"Abi gelcem ya. Çok fena içmiş. Kendine gelemiyor. Çilingir bulamadım o yüzden geciktim" dedi Gürkan.
"Sen çocuk bakıcısı mısın? Atla gel bir an önce. Çıkmam gerekiyor yola" dedi Gürcan sinirle.
"Sen çıksana, beklemene gerek yok. Hande uyudu mu?" Diye sordu Gürkan. "Evet. Uyuyor" dedi Gürcan, koltukta uzanan Hande'ye doğru bakıp. Uyumuyor, telefonuna bakıyordu.
"Tamam. Gelirim kahve içirip ben. Hande'nin evde kalması sorun olmaz" dedi Gürkan ve telefonu kapattı.
Gürcan, tekrar koltukta uzanan Hande'ye baktı. Burda öylece Gürkan'ı bekleyen Hande'ye mi kızsa onu bırakıp giden Gürkan'a mı kızsa bilememişti. Madem bu halde Gürkan'ın dönmesini bekliyorsa neden göndermişti? Neden gitmesine izin vermişti? Hande'nin bu halde olması Gürcan'ı sinir ediyordu.
"Hande, neredeyse güneş doğcak." Dedi Gürcan salona geçip. Ona iyice yaklaşıp yanına çöktü. "Odada uyu istersen. Benim çıkmam gerek" dedi Gürcan.
"Gürcan" dedi Hande yattığı yerden doğrulup. Gürcan, Hande'nin ilk defa adını kullanmasıyla ona dikkat kesildi.
"Efendim" diyip sehpaya oturdu. Gürcan içinde garip bir heyecan hissetmişti. Ne söyleyeceğini çok merak ediyordu.
"Arabanda...Bana da yer var mı? Tabii istemezsen sorun değil. Aslında bana bunu Gürkan söyledi... Şey, beni de götürebilir misin? Ama gerçekten problem olacaksa..." Hande kelimeleri toparlayamıyordu. "Neyse. Boşver" dedi Hande sonradan ayaklarını yere sarkıtıp. Buz gibi betondan anında geri çekti hemen sonra.
"Hande benimle gelmene çok sevinirim" dedi Gürcan gülümseyerek.
"Yüzleşmem gereken bir durum diye düşünüyorum" dedi Hande dudaklarını yalayıp.
"Bu... Bu harika olur. Yolda canım sıkılmayacak" diyip gülümsedi Gürcan.
"Sevindim. Çok teşekkür ederim." Dedi Hande. "Ama şey, kıyafetlerimi almak için eve uğramam gerekiyor. Sana vakit kaybettireceksem gerçekten iptal edebiliriz" dedi Hande.
"Kıyafetlerini yol üzerinden hallederiz. Orasını dert etme sen" dedi ve telefonunu kulağına yaklaştırıp ayağa kalktı. Hande, Gürcan'ı izliyordu. Elini cebine soktuğunda kol kasının nasıl hareket ettiğine tanık oldu. Gürkan ve Gürcan'ın bazı hareketleri tıpatıp aynıydı. Hande bir kaç hareket daha yakalamıştı aynı olan.
"Sen hazırlan, ben Gürkan ile konuşup durumu bildireyim" diyince Gürcan, Hande hemen ayağa kalktı. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya yukarıya çıktı.
"Olabilecek en yakın yerden kıyafeti halletmem lazım" dedi Hande aşağıya inerken.
"Hallederiz, merak etme" dedi Gürcan kapıyı açıp. "Gürkan ile konuştun mu?" Diye sordu Hande kapıdan çıkarken bir yandan da ceketini giyiyordu.
"Evet. Geçerken görcez onu da" dedi Gürcan derin bir nefes veriş ardından. Hande bu fikre sevinmişti. İkisi birlikte arka koltuğa geçtiler çünkü şöför koltuğunda birisi vardı. Gürcan'a sessizce "bu kim?" Diye sordu Hande.
"Hastanenin şöförlerinden birisi" dedi Gürcan da aynı sessizlikle.
Sabırsızca buluşacakları noktaya ulaşmayı bekledi ardından Gürkan ile. Araba yavaşladığında gözleri etrafta gezindi. Önlerinde duran arabadan inen Gürkan'ı fark edince aşağıya fırladı kemerden kurtulup. Sanki senelerce görmemiş gibi bir özlemle O'na sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDINDAKİ AŞK
FantasyFerhat ile Şirin Kerem ile Aslı... Her aşkın kırıntısından bulabileceğiniz bir kitap.