R

20 5 0
                                    

Hande, uyanıp aşağıya indiğinde koltukta uyuyan Gürkan'ı ve kahvaltı hazırlayan Gürcan'ı gördü.
"Genetik galiba. Benim yardımcı olabileceğim bir şey var mı?" dedi Hande, Gürcan'a doğru yaklaşıp.

"Günaydın küçük hanım" dedi Gürcan gülümseyerek.

"Günaydın" dedi Hande de gülümseyle.

"Salatalıkları sen doğrayabilirsin" diyerek bıçağı ona devretti.

"Ben senin kadar hızlı doğrayamam yalnız" dedi Hande gülümseyerek. "Bir şef gibi doğruyordun" dedi kesme tahtasının önüne geçip.

"Gel de öğreteyim" diyerek Hande'nin arkasına geçti. Bir eliyle salatalığı kavrattırırken diğer eliyle de bıçağı tutturdu.
"İşte böyle tutacaksın. Zaten böyle tutarsan elini de kesmezsin. İşte böyle. Hızını zamanla arttırırsın" dedi.

Hande, Gürcan'a bu kadar yakın olmaktan etkilenmişti. Çünkü kokusu Gürkan ile aynıydı.

"İşte bu kadar. Çözdün" diyince Gürcan, Hande gülümseyerek önüne döndü ama Gürcan ellerini çekmediği için tezgah ile ikisi arasına sıkışmıştı.

Gürkan da o sırada uyanmış, onları izledikçe içini kötü bir his kaplamıştı. Dünkü manzaradan sonra, Hande konusunda içine kurt düşmüştü. Abisinin Hande'ye takılması en son isteyeceği konuydu. Böyle bir şeyin olmasına imkan vermek istemiyordu ama bir yandan da içine düşen o kurt huzursuz ediyordu Gürkan'ı.

Çok iyi biliyordu ki Gürcan insan sarrafıydı. Hande'nin hoşuna giden şeyleri çözer ve ona istediklerini verirdi.

Gürcan'ın salatalığa uzanıp, bir tane Hande'nin ağzına vermesi üzerine Gürkan müdahale etme isteğiyle "günaydın gençler" dedi.

İkisi Gürkan'a doğru bakıp az önceki duruşlarını değiştirdiler. Hande salatalığı yemek ile meşgul olduğundan, cevap verememişti ama Gürcan "günaydın" dedi.

Hande elini yıkamaya geçtiğinde Gürkan hızlıca mutfak kısmına doğru ilerledi. "Bu masayı neye borçluyuz?" Diye sordu.

"Size hazırladım. Sarı cadıdan sonra yolunu bulmuşsun. Onun sevinci" dedi Gürcan.

"Allah aşkına abi" dedi Gürkan.

"Ne abi ne? Ben çıkacağım şimdi. Hadi size afiyet olsun." Dedi Gürcan, Gürkan'ın omzuna dokunup.

"Hadi görüşürüz" dedi Gürkan bir şeyler yemeye başlayıp. Ardından abisinin açtığı şarkıyı değiştirip sesi bir kaç diş kıstı.

"Aa Gürcan nereye gitti" dedi Hande lavabodan gelince.

"Bilmem. Çıktı o" dedi Gürkan kahvaltı yapmaya devam ederken.

Birlikte kahvaltı yaparlarken Gürkan yine telefonuna dalmıştı. Hatta telefon yetmemiş bilgisayarı yanına almış bilgisayara dalmıştı. Hande ise sessizce onu izliyordu. Çünkü açtığı iki konu kısa cevaplarla kapanmıştı. Aklı işinde olduğu için Hande sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Beraber dergi editörleri ile buluşmamız gerekiyor. Artık emrivaki olarak mı düşünürsün bilmiyorum da işin varsa iptal et" dedi Gürkan.

"Yo işim yoktu" dedi Hande.

"Güzel. Banyodaki dolapta temiz havlu, açılmamış diş fırçası, kullanılmamış tarak var. İçin rahat bir şekilde kullanabilirsin hepsini" dedi göz kırpıp.

"Evet gerçekten bu konuda içim rahatladı" dedi Hande tabureden aşağıya inerken. Yukarıya çıkıp banyoya geçti. Gürkan'ın dediklerine bakabilmek için dolabı açtı. Daha sonra onları ortaya çıkartıp kendini sıcak duşun kollarına bıraktı. O kadar iyi gelmişti ki bu duş ona...

Üzerine kendi kıyafetlerini giyip saçlarını kuruttuktan sonra aşağıya indi. Tüm bu süreçte Gürkan mutfağı toplamış, üzerini de değiştirmişti.
"Çıkalım mı?" Diye sordu Hande'yi görünce.

"Çıkalım" dedi Hande. İkisi arabaya binip okula gittiler. Edebiyat fakültesine giriş yaptılar.

"Restorana gitmeyecek miydik?" Dedi Hande.

"Öncelikle derginin örnek basımı yayınlandı. Onu göstereceğim sana." Dedi Gürkan.

"Hadi ya. Bu kadar çabuk mu? Çok heyecanlıyım. Zihnimizden geçen bir kaç cümlenin insanlarla buluşması. Daha heyecan verici ne olabilir ki" dedi Hande. Gürcan gülümsemişti bunun üzerine.

"Sana verdiğim taslak dergiydi, düzeltmeleri yaptırtıp gönderdim. Basılmış hali gelmiştir. Saat dördü geçmiş" dedi Gürkan saatine bakıp.

"Beni heyacan sardı iyice" dedi Hande gülerek.

"Gel bakalım" dedi Gürkan odasının kapısını açıp.

Masasının üzerindeki zarftan çıkartılan dergi bir örneğini kendi alıp diğer örneğini Hande'ye uzattı. Hande hızlı hızlı sayfaları karıştırıp yazısına ulaştı. Gözlerini yazı üzerinde gezdirip sayfaları inceledi.

"Burda ikimizin adı var." Dedi Hande şaşkınlıkla. Sadece Gürkan'ın adının olmasını bekliyordu.

"Yani." Dedi Gürkan.

"Benim adımı da eklemişsin" dedi Hande. Buna aşırı mutlu olmuştu. Diğerleri gibi arka planda kalmamıştı.

"Bu yazıyı eşsiz kılan sensin. Yazılmaması haksızlık olurdu" dedi Gürkan, Hande'nin karşısına geçip otururken.

"Gürkan ya teşekkür ederim" dedi dergiyi yüzüne bastırıp Hande. Telefonunu çıkartıp çekiyorken yazının fotoğrafını Hande,"Hande çektiğini sosyal medyada paylaşma olur mu? Derginin bazı kuralları var" dedi Gürkan. Bunun üzerine kafasını sallayarak paylaşmadan kaydedip cebine attı telefonu Hande.
"Burdaki işimiz bitti. Çıkalım mı?" Diye sordu.

"Tamam. Bunu alabilir miyim?"dedi dergiyi havada sallayıp.

"Tabii ki. O senin" dedi Gürkan.

Gürkan ve Hande geri fakülteden çıkarlarken Aydan hocayı görünce duraksadılar.
"Ah bu ne güzel bir tesadüf. Siz de mi dergiyi almaya geldiniz hocam" dedi Aydan hoca.

"Evet hocam." Dedi Gürkan ona doğru ilerlerken.

"Şimdi inceledim ben de. Hande'cim tebrikler" diyince Aydan hoca, Hande gülümsedi. "Sizi de tebrik ederim hocam"

"Akşama buluşuyormuşuz" dedi Aydan hoca.

"Evet. Size daha yeni mi söylediler" dedi Gürkan.

"Evet daha yeni haberim oldu." Dedi Aydan hoca. Hande bilerek geç haber verdiklerini düşününce gülmemek için dudağını ısırdı. Çünkü grupta konuşulmuştu bir kaç saat önce. Ama Hande hiçbirine girip okumamıştı.

"Bu çocuklar beni delirtiyor. Neyse ki haberiniz olmuş" dedi.

"Akşam beni alabilir misiniz Gürkan hocam müsaitseniz. Arabamı dün sattım da" diyince Aydan hoca, "biz şehir çıkışında olacağız hocam. Dergideki arkadaşlarla yemeğe gideceğiz. Siz isterseniz Ali'lere söyleyin, geçerken alsınlar sizi de" dedi Gürkan Hande'yi işaret ederek.

"Öyle mi? Tamam o zaman" dedi Aydan hoca.

"Görüşürüz akşam" diyerek kapıya doğru adım attı Gürkan.

"Ali derken beni işaret ediyorsun" dedi Hande.

"Öyle mi? O kadar bağdaştırmışım demek ki" diyince Gürkan, "yapma işte bunu" dedi kaşlarını çatıp.

"Bakma şöyle bana. Az önceki halin ne güzeldi. Gülümse bakalım yine. Bu gün seninle çok güzel bir işe imza attık" diyip arabanın kapısını açtı Gürkan Hande'ye.

"Hala ikimizin yan yana isimlerini gördükçe mutlu oluyorum." Dedi Hande. Dergiyi inceliyordu hala.

"Bir önceki sayfa gölgemizde kaldı" dedi Gürkan. Bunun üzerine Hande Timur holding tarafından yayımlanan yazıyı açtı. Ve okumaya başladı.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin