S

25 6 0
                                    

Gürkan ısrarla arayan Sinem'in telefonunu reddetmekten bıkmıştı. Kendi telefonu susup, şimdi de otel odasının telefonu çalınca kalkıp komodin üzerindeki telefonu açtı.

"İyi akşamlar Gürkan bey. Lobide sizi bekleyen misafiriniz var. Sinem hanım" diyince telefondaki, Gürkan afalladı. Burda mıydı Sinem? Neden gelmişti? Kısa bir şok süresi ardından telefonu kapatıp aşağıya indi.

Gerçekten de aşağıda, koltuklarda oturan O'ydu.
"Sinem senin ne işin var burda?" Diye sordu.

"Merhaba. Ben de iyiyim" dedi Sinem ayağa kalkıp.

"Gel, odama geçelim" dedi Gürkan. Lobideki adama başıyla selam verip, Sinem ile birlikte yukarıya çıktılar sessizce. Odaya girer girmez "Sinem senin ne işin var burda?" Diye çıkıştı tekrar Gürkan.

"Dönmeni bekleyemedim Gürkan." Dedi Sinem.

"Buraya gelecek kadar öfkeyle dolu musun?" Diye sordu Gürkan.

"Evet. Bütün senelerimizi bir torbaya atmış olmana karşı çok öfkeliyim. Telefonlarımı bile açmıyorsun. Ne kadar kolaymış beni hayatından çıkarman. Bu kadar mı değersizmişim ben? Tanıyamıyorum ya seni. En yakın olduğum adamın böyle birisine böyle buz kesilmesine çok şaşkınım" dedi Sinem ellerini başına götürüp. Giderek de sesini yükseltmişti. 

"Sinem, bak ben çok yorgunum. Ayrıca bu tartışmanın yeri burası değil. Evine dön. Ben geldiğimde oturup sakin kafayla bunu konuşalım olur mu?" Dedi Gürkan gayet sakin bir ses tonuyla.

"Asla bana ayıracak vaktin yok değil mi? Ben işlerinden bile sonra geliyorum senin için. Yazık. Emeklerime, senelerime yazık. Ve bunu bana hiç değer vermeyen birisi için harcamışım" diyince Sinem, Gürkan'ın tüm sinirleri gerildi.

"Sinem haksızlık etme. Ben de çok emek harcadım bu ilişkiye. Sırf sen mutlu ol diye bir sürü şeylere katlandım. O lüks hayatının bir parçası olmaya çalıştım. Sosyetik ailenin kurallarına göre oturdum kalktım." Dedi Gürkan sakin ama isyan eder bir ses tonuyla.

"Konumuz bu mu Gürkan? Konumuz Aydan" dedi.

"Saçmalıyorsun gerçekten durduk yere" Dedi Gürkan.

"Durduk yere mi yoksa öğrencilerin arasında geçen komik dedikodular mı?" Dedi Sinem. "Bu proje için başkasını seçmeliydin. Sana defalarca söyledim. Beni dinlemedin" dedi Sinem.

"Yeter ya. Ben de insanım. En ufak kıskançlık krizinde tartışma yaratmandan, istediğin her şeyin olmasını tutturan şımarık kız çocuğu tavırlarından bıktım. Bitirmeyi sen istedin buna rağmen. Şimdi lütfen git burdan." Dedi Gürkan kapıyı gösterip.

"Kovuyor musun beni? Bu saatte hem de" dedi Sinem.

"Evet. Lütfen. Konuşursam bu ilişki kötü bir şekilde sonlanır. O yüzden hala kendimi tutuyorken git" dedi Gürkan.

"Buraya kadar geldim ve aldığım karşılığa bak ya. Sen hiçbir şeye değmezmişsin. Sen bu değildin Gürkan. Bu kadar insafsız değildin. Ne oldu sana?" Diye sordu Sinem gözlerini kısıp.

Gürkan bu zamana kadar kendini bastırdığı günleri düşündü. "Doldum, taşıyorum diyelim" dedi.

"Sana iyi boşalmalar o zaman. Nasıl anlarsan" diyip arkasına dönünce Sinem, Gürkan kolundan tuttu.

"Böyle mi düşünüyorsun gerçekten Sinem? Beni tanımadın mı? Asıl haksızlığı kim yapıyor? Asıl kim bu ilişkiyi bitiriyor?" Diye sordu Gürkan sessizce.

Sinem Gürkan'ın tuttuğu kolunu hareket ettirdi. Gürkan'ın göğsüne dokunup kendini ona doğru yasladı. Ardından sarıldı. Gürkan eskiden olsa her şeyi düzeltirdi. Ama bu defa hiçbir şey hissetmiyordu. İçi bomboştu. Kalbine başka birisinin yerleştiğini asıl şimdi çok daha iyi anlamıştı. Sinem'e olan bağlılığını yenebilecek kadar güçlü olması onu şaşırtmıştı. Çünkü şuan Sinem'e haksızlık yaptığını düşünüp üzülmesi gerekiyordu.

Başka birisine karşı başka bir his beslememesi gerekiyordu sevgilisi varken. Aynı şey onun başına gelse yıkılırdı. Ama tüm bunlara rağmen üzülmüyordu. Sinem'e karşı sorumluluk bile hissetmiyordu. Bu kadar çok mu ipleri koparmıştı Gürkan? Bu kadar çok mu aşık olmuştu? Tüm sadakati yıkacak kadar?

Gürkan bir an Sinem ile evli olma ihtimalini düşündü. O zaman da ayrılmayı göze alır mıydı hisleri yüzünden? Yoksa bir şekilde hislerine ket vurabilir miydi? Şimdi ne olacaktı? Sinemden ayrılsa, Hande için çabalayabilecek miydi? Bu oldukça riskli ve karşılığı olmayan bir aşktı Gürkan için. Bu işe kalkıştığı an hayal kırıklıklarıyla dolacaktı hayatı.

"Affet beni" diye mırıldanan Sinem'in yüzüne dokundu. Kaldığı yerden devam edip hayatının düzenini bozmayacaktı. Baskılamak zorundaydı. İçindeki geçici ve genç hevesti. Yada en azından böyle olmalıydı.

"Hadi biraz uyu. Yarın gidersin. Burada olman doğru değil. Tatilde değilim ben, çalışıyorum" diye mırıldandı Gürkan.

"Uyumam için önce her şeyin yolunda olduğundan emin olmam lazım" dedi Sinem gözlerinin içine bakıp Gürkan'ın. Hande'nin kadar derin değillerdi. Bomboştu Sinem'in gözleri.

"Yolunda. Sen içindeki kıskançlık krizini bastırdığın müddetçe" dedi ve nefesini tuttu Gürkan. Yalan nefesini kesiyordu. Ama bunu sürdürmeye mecbur hissediyordu.

"Tamam, bana kıyafetlerinden vermelisin" diyince "getirmedin mi kıyafet? Aniden çıkmışa benzemiyorsun" dedi Gürkan.

"Valiz arabada. Alıp getirirsen..." derken Sinem, yarıda kesti sözünü Gürkan.

"Çantamdan bul bir şeyler" dedi ve balkona çıktı. Sigarasını yakıp düşünceler içine daldı. Daha önce hissettiklerinin düşünce olarak beynine akmasına izin vermemişti. Şimdiyse, aklının her köşesinde Hande vardı. Ona yakın olmak istiyordu. Heyecan duymayı özlemişti.

Ağrıyan başını duvarlara sürtesi geliyordu. İçeride, yaşanılan krizi saymazsa yolunda giden bir ilişkisi vardı. Yani en azından ot gibi olsa da yaşantıları birbirlerine destek olan bir çifttiler.

Yan balkonda hareketlilik hissedince başını yavaşça çevirdi.
"Merhaba hocam" dedi Hande ona. Ayın tenine bıraktığı ışık, Gürkan'ın içini ferahlatıyordu.

"Merhaba Hande" dedi ve muhabbet açması için içten içe yalvarmaya başladı.

"Defterinizi okumaya başladım ve anlatımınızı çok beğendim. Bana diyorsunuz ya betimlemelerin ve cümlelerinin altında yatan anlamı seviyorum diye, aslında sizin kurduğunuz her cümlenin bir anlamı olduğunu  fark ettim. İkinci kez aynı sayfayı okudum ve resmen bambaşka bir hikayeye dönüştü." Dedi Hande.

Hande'nin bu denli heyecanlı ve kendini kaptırmış şekilde konuşması Gürkan'ı gülümsetmişti.
"Beğenmene sevindim. Üçüncü kez okuduğunda da anlam değişiyorsa orda problem vardır ama" diyip gülmeye devam etti.

"Üçüncü tura projeden sonra devam etsem iyi olur" derken Hande, aniden Sinem balkona çıktı.

"Gürkan gelsene içeri" demesiyle Sinem'in Gürkan'ın beyninden aşağıya kaynar sular döküldü. Hande yanında böyle bir şey yaşaması onu çok utandırmıştı.

"Geç sen" dedi hemen ayağa kalkıp. Yan taraftaki odayı bilerek Hande'ye ayırmasının ayaklarına bu şekilde dolanacağını hayatta tahmin etmezdi. İçeriye koşar adımlarla girdiğinde Gürkan da, Hande neye uğradığını şaşırmıştı. En başında Aydan hoca sanmıştı ama kıza tamamen odaklandığında bambaşka biri olduğunu görmüştü. Üzerindeki kıyafetlerin ona ait olmadığını bile fark edecek kadar süzmeye vakti olmuştu.

Hande, Gürkan'ın sevgilisinin gelmiş olduğunu anladığında içinde hissettiği huzursuzluğu bastırmak istedi. Ama hiçbir şeye odaklanacak gücü kendinde bulamıyordu. Hızlıca telefonuna sarıldı. Bu hissi kovmazsa yüreğinin ortasına yerleşecekti. Telefonunda aklını verebileceği oyunlara, hesaplara, kitaplara girip çıktı ama ışığı sönen yan odada olup bitenleri merak etmeyi hiç bırakamadı.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin