B

159 8 2
                                    

Gök gürlemeye başladığında Hande henüz okula ulaşamamıştı ve arabası yarı yolda arızalandığından dolayı okula yürüyerek ulaşmaktan başka çaresi yoktu. Eğer durup otobüsü beklerse muhtemelen bu duraktan oldukça dolu geçeceği için Hande'yi almayacaktı. Cüzdanındaki tek parası çikolata almaya bile yetmediğinden, taksiye de binemiyordu.
Islanmadan okula gidebilmesi için geriye tek seçeneği kalıyordu: Otostop çekmek.
Mülakata geç kalmayı göze alamazdı. Hem yürüyor hem de araba sesi duymaya başlayınca elini kaldırıyordu.

Arabanın içine utançla bakarken bir yandan da arabanın durması için içinden yalvarıyordu.
Yağmur, okul yolundaki yokuş alana sicim gibi inmeye başladığında Hande ağlayacak gibi olmuştu. Elindeki dosyalara zarar gelmemesi için sımsıkı sarıldı. Gelip geçen arabalar asla durmuyorlardı. Belki elbise giyip koyu bir makyaj yapsa çoktan okulda olacaktı.

Nihayet arabanın birisi yavaşlayınca içindeki büyük bir sevinçle kapıya doğru ilerledi Hande.

"Okula mı?" Diye sordu içerden sağdaki koltuğa doğru eğilen adam. Hande bu kişinin kesinlikle inek biri olduğunu, düzenli bir şekilde arka koltuktaki üst üste konulmuş defterlerden anladı.
"Evet. Mülakatım var ve yağmur yağdığı için mecbur kaldım"dedi Hande. Her zaman bunu yapan biri gibi görünmek istememişti.

"Lütfen gelin" diyince adam, Hande hızlıca arabaya bindi. Konuşmasındaki mesafe Hande'ye güven vermişti.
Genelde araba kokuları Hande'nin midesini bulandırırdı ama bu odunsu ve temiz koku onu heyecanlandırmıştı. Hande koltuğa yerleşip kemeri takar takmaz adam ilerlemeye başlamıştı.

"Bu şehrin ani hava değişimleri..." diyip kafasını iki yana salladı adam. Hemen ardından "Islanmışlar mı?" diye sordu Hande'nin poşet dosyasındaki kağıtları kontrol ettiğini fark edince.

"Biraz" dedi Hande morali bozuk bir şekilde.

"Ödev teslimi mi yoksa sadece ders notları mı?" Diye sordu adam.

Bunun üzerine Hande "mülakat için gerekli belgeler. Oldukça önemli. Ve sanırım yenisini çıkartmak için geç kalmayı göze alamayacağım" dedi ofladıktan sonra. Bu mülakat onun için çok önemliydi. Başvurusu kabul edilen on kişi içinden Hande seçilmeliydi.

"Ne mülakatı olduğunu sorsam?" Dedi adam bunun üzerine.

"Timur Holding'in editör seçimleri var da" dedi Hande.

"Edebiyat bölümünden misin?" Diye sordu adam bunun üzerine kaşlarını çatıp. Eğer adam sıradan giyinimli olsa bu sorulara gelişigüzel cevap verirdi ama arabasına bindiği adamın en kötü ihtimal ile ilk on bine girmiş bir hali vardı. Giyinişinden, arabasının pırıl pırıl olmasına kadar Hande'ye bu adamın düzen takıntısı var diye düşündürdü.

"Hayır. Ben matematik bölümündeyim" dediğinde adam gülümsedi. Bunun üzerine Hande anlamsızca adama bakmayı uzunca bir süre kesmedi.
Dalga mı geçti anlam veremezken adam nihayet konuşmaya başladı.
"Vay canına. Edebiyata meraklı olan bir matematik öğrencisi. Nadir rastlanılan bir durum" dedi adam.

"Yazma yeteneğim yok desem bana bu mülakata neden başvurduğumu sorar mısın?" diyip gülümsedi Hande.

"Evet, cevabını çok merak ettiğim bir soru olurdu" dedi adam okul kapısındaki araç kuyruğuna girip.

"Timur Holding'in üzerine çalıştığı konu benim epeydir hakkındaki tüm araştırmaları ve yazıları okuduğum bir konu. Ve bu alan benim tam olarak kendimi keşfettiğim ve okurken mutlu hissettiğim bir alan. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki kendini gerçekleştirme kısmına oldukça yaklaşacağım.İşte bu yüzden mülakatlara başvurdum." Diyip gülümsedi Hande.
Bir anlığına bu holding ile ortak çalışma yaptığını düşündü. Para kazanır, hayat kurmaya bir adım daha yaklaşırdı. Üstelik her sabah işe mutlu giderek bunu yapardı.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin