Gürkan okuduklarının büyüsüne öyle çok kapılmıştı ki şimdi gidip Hande'nin dudaklarına yapışacaktı. Onun bu kadar büyük bir potansiyeli olduğunu bilmiyordu. Ve bu yeteneğini böyle ortaya çıkartabilmesi Gürkan'ı gururla doldurmuştu.
"Neye gülüyorsun?" Diye sordu Sinem.
"Bu beklediğimin de üzerinde bir çalışma oldu Sinem. Ve bunu Hande tek başına becerdi" dedi Gürkan.
"Hande kim?" Diye sordu Sinem tanımadığı için.
"Otelde kalıp incelemesi için dosyayı verdiğim kişiydi. Hatırladın mı?"diye sordu.
"Evet evet." Dedi Sinem başını sallayıp. "Bu arada ben artık odaya çıkıyorum. Çok sıkıldım burda. Sabahtan beri boş boş oturuyoruz" dedi Sinem ayağa kalkıp.
"Boş boş oturmuyorum Sinem. Burda kalmamın bir sebebi var. Ben buraya iş için geldim. Eğlenmek için değil" dedi Gürkan sinirle. Sırf telefon görüşmeleri olduğu için ve izinler için bugün röportaja bile gidememişti. Aklı öğrencilerindeydi. Kendi başında olmadığı için huzursuzdu.
"Bir şey demedim Gürkan. Bugün resmen bana patlamak için bahane arıyorsun" diyip içeriye yöneldi Sinem. Onun arkasından gidip odaya çıktı. Hande'nin yazdıklarını düzeltmek için can atıyordu. Bu kağıtları da saklayacaktı. Yazarken kendini öyle çok kaptırmış olucak ki kağıtları parçalayıp kalemi kağıdı delercesine bastırmıştı. Kağıtların üzerinde bıraktığı iz, Gürkan'a bu işi ne kadar çok severek yaptığını göstermiş olmuştu.
Gürkan kağıtları bilgisayara geçirirken yorulup yarıda bıraktı. Ama bir yanı devam etmekte öyle çok ısrarcıydı ki dayanamayıp bilgisayarı aldığı gibi uyuyan Sinem'i uyandırmadan odadan çıktı.
Yan kapısını çalıp bekledi. Açılan kapı ardında hala yüzü gözü şiş Hande belirdi. Balonlaşan gözleri daha çok ağladığının en açık belirtisiydi.
"Hande müsait misin?" Diye sordu.
"Evet hocam" dedi Hande bir adım geri çekilip. Ama tam Gürkan adım atarken tekrar öne çıkınca çarpıştılar.
"Şey kusura bakmayın. Bence aşağıya insek daha iyi olur" dedi Hande.
"Neden" diye sordu tepki olarak Gürkan.
Hande onunla aynı odada dip dibe yalnız kalmak istemiyordu. Özellikle yatak olan bir yerde.
"Çok sıkıldım odada" dedi Hande."Peki, o zaman üzerine montunu al" dedi Gürkan.
Bahçeye çıkacaklarını düşünen Hande montunu alıp odadan çıktı. Fakat Gürkan'ın aklında çok daha başka bir çalışma ortamı belirmişti.
"Yazdıklarını bilgisayara geçiriyordum. Bana yardımcı olabilir misin?" Diye sordu Gürkan otel kapısından çıkarken.
"Tabii ki hocam" dedi Hande montunun önünü kapatırken. Arabaya bineceklerini fark edince "nereye gideceğiz ki?" Diye sordu.
"Seyir terasına çıkalım. Biraz hava alır geri döneriz. Sen bekle ben geliyorum hemen" dedi Gürkan bagaja bilgisayarı ve kağıtları bırakıp. Hande bir süre sonra onu elinde poşetle gelirken gördü. Sessizce arabaya yerleşti. Gürkan da arabaya binince yola koyuldular. Şehir ışıkları ayaklarının altında kaldığında arabayı durdurdu Gürkan. Milyonlarca ışık dalgası gözlerinin önünde deniz oluşturmuştu.
"Burdan bakılınca tüm sorunların dışındaymışız gibi" dedi Hande.
"İçine girdiğinde kaos ve yaşam savaşı var çünkü" dedi Hande'ye doğru bakıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDINDAKİ AŞK
FantasiFerhat ile Şirin Kerem ile Aslı... Her aşkın kırıntısından bulabileceğiniz bir kitap.