Gürcan uyandığında odada Hande'yi göremeyince kahvaltıya inmiş olabileceğini düşünüp üzerini değiştirdiği gibi aşağıya indi. Etrafa göz atıp ona bakındı ama ortalıkta gözükmüyordu.
Lobiye doğru yürürken acaba gitmiş mi diye düşünmeye başlamış ve endişe sarmıştı.
Telefonunu çıkartıp Hande'yi aradı."Nerdesin?" Dedi açılır açmaz telefon.
"Aşağıda" dedi Hande.
"Ben de aşağıdayım. Tam olarak nerdesin?" Diye sordu. "Kapının ordayım. Daha yeni geldim" diyip telefonu kapattı Hande. Gürcan nereye gitmiş olduğunu merak ederken kapıya yöneldi. O an Hande'yi Ayhan'ın arabasından inerken görünce olduğu yere çakılı kaldı. Hande'nin Ayhan ile görüşüyor olması ihtimali Gürcan'ı çok germişti. Nedense Gürkan'a aşık olmasını yeğler hale gelmişti. Demek ki Gürkan'a o kadar da aşık değildi ki başka birisiyle görüşebiliyor diye düşündü. Ama dün gece...
Daha dün gece kolları arasındaki halini de görmüştü. Nasıl içten içe can çekişip içine içine ağladığını da. Bir terslik vardı bu işte. Hemen kıskanmam gerekmez diye düşündü Gürcan. Hande'nin Ayhan ile bagajdan küçük bir valiz çıkarışını izledi. Gürcan'ın merakı giderek artarken gülümseyerek birbirleriyle vedalaştıklarına da tanık oldu.
Tüm bunları dışarıya çıkmadan, onların görmeyeceği yerden izlemişti. Hande içeri girer girmez Gürcan'ı görünce ona yönelmiş ve dibine ulaşınca da durmuştu.
"Günaydın" dedi Hande.
"Günaydın küçük hanım" dedi Gürcan da.
"Kahvaltı yaptın mı?" Diye sordu hemen ardından Hande.
"Hayır, yeni uyandım" dedi Gürcan.
"Çok açım. Hadi bir an önce yapalım o zaman. Yola kaçta çıkacağız?" dedi Hande.
"Bir iki saat sonra çıkarız" dedi Gürcan. "Bu valizi lobiye bırak istersen" diye devam etti gözlerini valize kaydırıp.
"Odaya bıraksam içim daha rahat eder. Sen geç istersen ben geliyorum" dedi Hande ve asansöre yöneldi.
"Tamam" diyip ikisi ayrı yöne gittiler. Gürcan soru sorma hakkını kendinde göremiyordu. Ama meraktan çatlayacaktı. Ayrıca direk Ayhan'ı da aramak istemiyordu böyle bir durumda. Gider Hande'ye sorardı daha az karmaşa olurdu.
Hande, kısa bir süre ardından tabağını alıp Gürcan'ın karşısına oturdu. Gürcan hiç sesini çıkarmamış, Hande'nin konuşmasını beklemişti. Dakikalar geçerken bu durum Gürcan için dayanılmaz bir hale geldi.
"Bana sabah nereye gittiğini bahsetmek ister misin küçük hanım?" Dedi Gürcan.
"Küçük hanım kalıbını yine çok sık kullanmaya başladın" diyip gülümsedi Hande.
"Rahatsız mı oluyorsun yoksa konuyu değiştirmek için fırsat mı kolluyorsun?" Dedi Gürcan.
"Açıkçası bana nasıl hitap edersen et bu umrumda değil. Sabah ufak bir işim vardı bankada." Dedi Hande. Ufak işinin parasal yönden işlevi ise oldukça büyük olmuştu.Hatta şuan hayatı çok farklı bir boyuta taşınmıştı. Hande milyoner olmuştu.
"Ayhan bunun neresinde?" Dedi Gürcan çatalını bırakıp.
"Ayhan avukat olarak bana yardım etti. Arkadaşın olduğu için sana bahsetmeli miydim?" Dedi Hande de çatalını bırakıp tabağa. İkisi göz göze gelince gözlerini ilk çeken Gürcan oldu.
"Yo, merak ettim sadece" dedi Gürcan. Aslında biraz rahatlamıştı. Merakı giderilmişti en azından.
"Dün için özür dilerim" dedi Hande ellerini bacaklarının arasına sıkıştırıp. "Hoş olmadı çok fazla alkol almam ve sana o şekilde sarılıp ağlanmam. Kendimde değildim ve canım gerçekten çok sıkkındı" dedi Hande.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDINDAKİ AŞK
FantasyFerhat ile Şirin Kerem ile Aslı... Her aşkın kırıntısından bulabileceğiniz bir kitap.