Şehrin en meşhur lokantasına gelmişlerdi. Hande üzerine göz gezdirip ortama uygun olup olmadığını düşündü. Beraber ortalardaki boş masalardan birisine oturdular. Verdikleri siparişi beklerlerken "düzeldi, düzeldi merak etme" Dedi Gürkan, tam Hande'nin gözüne baktığı sırada. Hande'ye sıcak basmıştı bunun üzerine.
"İstemsizce gözüm kayıyor. Çok korktum" dedi Hande kendini açıklamaya çalışarak.
"Ben alışkınım. Oluyor arada böyle. Ama bu sefer gerçekten ben de korktum" dedi Gürkan.
"Göz tehlikeli. Allah korusun, kötü sonuçlar doğurabilir" Dedi Hande. Gürkan'ın bu konudaki rahatlığına hala alışamamıştı.
"Gözlükle devam edeceğim artık bir süre" dedi Gürkan avuçlarıyla yüzünü ovuşturup.
"Yüksek mi numarası?"diye sordu Hande. Eğer lens böyle yapıyorsa neden takıyordu ki zaten diye geçirdi içinden Hande.
"Bir miyop, sıfır elli astigmat.Her ikisi de. Uzaktan gelen insanların yüzleri net olmadığı için dışarda kullanıyorum. Ev içindeyken takmıyorum bir şey" dedi Gürkan. Hande bir an Gürkan'ın evin içinde nasıl biri olduğunu düşündü. Oldukça tertipli ve düzenli bir evi olduğu kesindi.
"Sizin eviniz ne tarafta?" Diye sordu Hande.
"Otogarın o tarafta" dedi. En lüks rezidanslar o taraftaydı. Ayrıca şehrin bütün kodamanları o tarafta ikamet edyorlardı. Maddi durumunun iyi olduğu gayet belli olmuştu dolaylı yoldan.
"Tek mi kalıyorsunuz?" Diye sordu Hande aynı soruyu ona sorarak. Sonra Hande'nin böyle bir soru sorması garibine gitti. Sonuçta Gürkan bir nedenden dolayı sormuştu.
Gürkan kafasını sallayarak soruyu onayladı garson tabakları masaya bırakırken. İkisi yemeye başladıklarında sessizleşmişlerdi.
"Hocam siz edebiyat fakültesinin hangi bölümündensiniz?" Diye sordu Hande bu soruyu artık dayanamayıp."Türk Dili ve Edebiyatı. Zaten başka bir bölümden olsaydım felsefe yada psikoloji falan, binayı göstermek yerine söylerdim sana bugün." Dedi.
"Araştırma görevlisi misiniz yoksa öğretim görevlisi mi?" Diye sordu Hande.
"İkisi de değil" diyip güldü Gürkan. Hande anlamsızca bakınca bugün sık sık yaptığı gibi, "öğretim üyesi" dedi Gürkan. Hande'deki şaşkınlığın gittiğini fark edince "senin yüksek lisanstan başka planların varmış tabii aralarındaki farkı bilmene gerek yok" dedi Gürkan.
Hande üzerine konuşmak istemediği için tabağına gömüldü. Gürkan,tabağındakini bitirmek üzereyken hızını azaltıp Hande'nin kendisine yetişmesini bekledi. Ardından beraber kalkıp tekrar arabaya bindiler. Artık yağmur sadece ince ince atıştırıyordu ve gece karanlığı yavaştan çöküyordu.
"Teşekkür ederim" dedi Hande evinin önüne geldiklerinde.
"Hande, istersen araban için de tanıdığım birisini göndertebilirim. Ayarlayabilecek misin?" Diye sordu Gürkan.
"Evet ben hallederim" dedi Hande. Bu zamana kadar her şeyi tek başına halletmişti. Araba tamiri mi onu zorlayacaktı? "İyi akşamlar, gözünüze dikkat edin." Diyerek aşağıya indi arabadan Hande.
"Sen de yediklerine" dedi Gürkan mırıldanarak. Sonra nasıl dikkat edebilir ki diye düşündü. Koca bir üniversite hayatını sarsıntılı bir dönemden sonra bu şekilde başarılı geçirmesi Gürkan'ı etkilemişti.
"Birol hocam" diyerek telefonu açtı Gürkan. O kadar saat geçmişti ki üzerinden Birol hocayı aradığından beri, geriye dönmesini beklemeyi kesmişti.
"Gürkan hocam iyi akşamlar. Beni aramışsınız. Çok yoğundum. Kusura bakmayın" dedi Birol hoca.
"Önemli değil hocam. Size bir öğrencinizi soracaktım. Bugün edebiyat fakültesindeki mülakatlardan birisindeydi." Çünkü bugün fakültelerinde iki tane mülakat olmuştu. "Timur Holding'in editör mülakatında" diyince Gürkan, Birol hoca "bizim bölümün öğrencilerinden mi?" Diye şaşkınlığını fazlaca belli eden bir ses tonuyla cevap verdi.
"Evet hocam. Referansta Rektör Beyin adı da var. Aslında bu yüzden aramıştım"dedi Gürkan. Bir yandan da telefonunundan başvuru belgesini açtı Hande'nin.
"Allah Allah. Akrabası olsa bana söylerdi. Hiç bahsetmedi. Kişisel numarasını mı yazmış?" Diye sordu Birol hoca. Gürkan da tam olarak ona bakıyordu. "Evet hocam. Kişisel numarası." Dedi.
"Sormak lazım. Bilmiyorum Gürkan hocam ben. Kimmiş bu?" Diye sordu.
"Hande Oğulcalı" dedi Gürkan.
"Aa. Biliyorum Hande'yi. Çok aktif bir öğrenci. Severim de. Edebiyata merakı olduğunu bilmiyordum."dedi Birol hoca. Derste aktif olması Gürkan'ın hoşuna gitmişti istemsizce.
"Hocam biz de şaşırdık. Ama böyle bir durumla da karşılaşmak sevindirici. Öğrencinizi projemde görmek isterim izniniz olursa. İki gün sonra resmi olarak başlatıyorum ve önümüzdeki hafta bir haftalık bir araştırma programımız olacak. Bölüm başkanı olarak böyle bir duruma izin verip vermeyeceğinize bağlı olarak projeme başvurusunu kabul edeceğim" dedi Gürkan. Hande tam olarak kabul etmese de Gürkan çok iyi biliyordu bunu istediğini. İlk arabasına bindiğindeki heyecanından Dante defterine kadar bütün işaretler bu projeyi onaylayacağını işaret ediyordu.
"Sadece bir hafta kaybı mı olacak?" Diye sordu Gürkan hoca.
"Evet hocam. Bir hafta araştırma haftası programımda. Daha sonrasını programına göre ayarlarız" dedi Gürkan arabayı çalıştırıp.
"Hande derslere düzenli gelen bir öğrenci. Devamsızlığının olduğunu sanmıyorum. Eğer sorun olacaksa da ben diğer hocalarıyla görüşürüm. Açığını kapatacak bir öğrencimiz. Benden yana bir sıkıntı yok. Sizinle çalışabilir" dedi Birol hoca.
"Teşekkürler hocam. İyi akşamlar dilerim."dedi Gürkan.
"Ben teşekkür ederim, iyi akşamlar" diyip telefonu kapattı Birol hoca. Bu iş de tamam diye düşündü Gürkan. Geriye Hande'nin onaylamasını beklemek kalıyordu.
O akşam eve geldiğinde duşa girer girmez kendini yatağa attı Gürkan. İlginç bir şekilde hayatına giren birisi onu heyecanlandırmıştı. Aklından boş buz dolabını çıkartamadığı için kendine sinir olmaya başladı.
Kendi öğrencisi olsaydı onu alıp restorana götüremezdi. Ama kendi öğrencisi olmasa bile okuldan bir öğrenci ile bu derece bir yakınlık kurmanın yanlış olduğunu biliyordu. Kendini dizginlemezse Hande'nin heyecanına kapılıp gidecekti. Bunu başındayken yapmak gerek diye düşündü. Henüz aşık olmadan...Hande ise bu gece yatağa girdiğinden beri ağlıyordu. Resmen içi dışına çıkmıştı ve yarın okula gözleri şiş gidecek olması umrunda bile değildi. Gürkan'ın yaptığı iyi niyetli de olsa Hande kendini kötü hissetmekten alıkoyamamıştı. Bu adam sayesinde bir kapı kapanmış bir kapı açılmıştı ve yine bu adam sayesinde ilk defa şu yatağa karnı tokken girmişti. Belki de mezun olup iş bulana kadar onu idare etmesi için arabayı satması gerekiyor diye aklına dolan düşünceyi zihninin derinliklerine savurdu. Bunu yapamazdı. Bu ihtimali tamamen aklından çıkarmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDINDAKİ AŞK
FantasyFerhat ile Şirin Kerem ile Aslı... Her aşkın kırıntısından bulabileceğiniz bir kitap.