10

16 3 0
                                    

Hande ve Gürcan duştan çıktıklarında çalan telefon sesini duydular.
"Saat kaç?" Diye sordu Gürcan dolabın kapağını açarken.

"bir buçuk" dedi Hande yatağa otururken. Bir yandan da ters dönmüş kıyafetlerini düzeltmekle meşguldü.

"Gürkan arıyordur" dedi Gürcan.

"Geleceğini söyledin" Dedi Hande. "Ne bu ısrar, anlamıyorum ki"
Havluyu üzerinden çekerken Gürcan ona bakmayı sürdürdü. Onu bir daha böyle görebilecek miydi bilmiyordu.
Asıl merak ettiği de buydu.

Hande'nin giyinmesini izlerken bir yandan da kendisi giyiniyordu. " Israrla seni ikna etmemi söyledi" dedi Gürcan. Hande ona doğru baktı.

"Ne olduğunu tahmin etmek zor değil" dedi Hande. Hande şimdi kendini kötü hissetmeye başlamıştı. Yavaş yavaş vicdan azabı yükleniyordu.

"Sen hazırlan. Ben de söyleyeyim seni bizimkiler bıraksın" dedi Gürcan. Aynı his Gürcan'ın içine de dolmaya başlamıştı telefon çaldıkça.

"Sen neden bırakmıyorsun? Biz beraber gitmeyecek miydik?" Diye sordu Hande.

"Ben artık onun karşısına çıkamam" dedi Gürcan. Hande yatağa çöktü "kardeşliğini bitirme. İkimizin arasında mezara kadar sır" dedi Hande.

"Hande bilse de bilmese de ben bu ihanet sonrasında onun yüzüne nasıl bakabilirim ki? Şuramda hissederken yaptığım ihaneti nasıl abilik ederim?" Diye çıkıştı kalbini tutup.

"Pişman mısın?" Dedi Hande ayağa kalkıp. Bir yandan da giyinmeye devam ediyordu. Saçlarını taramaya başladığında Gürcan elinden aldı tarağı ve arkasına geçti. "Senden hoşlanıyorum. Sana dokunmak için günlerce yanıp tutuşuyordum. Zaten düşünceyle bile ihanet etmiş ve bu ihanetin savaşıyla çok uğraşmıştım. Ama buna pişman değilim. Yaptığım ne kadar çok vicdan azabı çekmeme neden olursa olsun ne kadar ağır bedele sahip olursa olsun ben seni istiyorum" dedi Gürcan saçlarını tararken Hande'nin.

"O zaman uzak durmaktan vaz mı geçtin?" Diye sordu Hande.

"Eğer her an yanımda olmaya hazırsan durmayacağım. Ama bu yaşadıklarımızı banyonun duvarları arasında bıraktıysan ben bu işin kapılarını kilitlerim. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak, kendimi tutmak ve seni arzulamamak sen etrafımdayken zor. Gördün"dedi Gürcan.

"Bunca zaman böyle mi düşünüyordun?"dedi Hande kafasını sallayıp iki yana. Gürcan tarağı uzatırken "şuna cevap vereyim artık. Cevap vermezsem arar durur." Dedi Gürcan.

"Gelmeyeceksen ben de gitmem. Ona gerekli olan her şeyi zaten söylediğimi ve beni silmesi gerektiğini söyle" dedi Hande. Zaten artık devam etmeyi isteyemezdi bile Hande. En azından o böyle hissediyordu.

"Söylerim" diyip aşağıya indi Gürcan.

Çalan telefonunu açıp "efendim" dedi.

"Abi sonunda. Deliye döndüm burda." Dedi Gürkan açılınca telefon. "Neden gelmediniz daha?" Dedi.

"Gelmiyoruz. Hande istemiyor. Gerekli olan her şeyi sana okulda söylediğinden bahsetti" dedi Gürcan bir çırpıda.

"Abi ikna et demiştim. Çok önemli ama ya"dedi Gürkan.

"İstemiyor kız. Ne yapayım Gürkan? Kolundan tutup mu getireyim?" Dedi Gürcan.

"Abi bak gerçekten benim için çok önemli bir şey. Senden sadece abim olarak bunu yapmanı istiyorum" diyince Gürcan'ın içine bir sıkıntı çöktü.

"Abi lütfen."

"Neden bu kadar önemli? Söyle ben iletirim ona. Yada onu ara. Beni niye aranıza sokuyorsunuz ki?" diye çıkıştı Gürcan.

"Abi evlenme teklifi edeceğim. En azından Sinem ile her şeyi yoluna koyana kadar Hande'yi kaybetmemiş olurum. Her şeyi ayarladım. Ne olur ikna et onu. Çünkü ben onsuzluğa daha fazla dayanamayacağım"dedi Gürkan.

"Çalışırım" diyip telefonu kapattı Gürcan. Hissettikleri yüzünden deliye dönmüştü. Her şeyi kırıp dökesi geliyordu. Neden yaptım bunu diye düşünürken bunun sadece beş dakikalık arzu patlaması değil, hoşlantı olduğunu fark etti.

Ayağa kalkıp yukarı çıktı. Çok gergindi. "Iı Hande, Gürkan'ın söyleyeceklerini dinlemelisin. Önemli. Ayarlıyorum ben arabayı" dedi Gürcan zorla. Yumruğunu sıkmış bekliyordu.

"Laftan neden anlamıyor ki?" Diyip telefonuna uzandı. "Derdi neyse söylesin de artık bitsin" dedi Hande.

"Hande arama. Önemli bir şey. Bahsetti bana. Hadi hazırlan da git bu seferlik." Dedi Gürcan.

"Ya sen gidebiliyor musun? Benden nasıl gitmemi bekliyorsun?" Dedi Hande sinirle.

"Biliyorum zor." Dedi Gürcan. Hande'nin tepkisini çok merak ediyordu. Evlilik teklifini duyunca ne tepki vereceğini.

"Neymiş ayrıca bu kadar önemli olan?" Dedi Hande.

"Bunu ondan duymalısın. Bana kalsa gitmemeni tavsiye ederim. Ama tüm bu aramızdakileri yaşanmamış sayacaksak gidip bi duruma bak derim" dedi Gürcan.

"Aman Gürcan ya iki farklı insan gibi konuşuyorsun ikide bir" dedi Hande.

"Ne bok yapacağımı şaşırdım çünkü Hande. Her şey sana bağlı" diye çıkıştı Gürcan.

"Sen de gelirsen giderim" dedi Hande ona doğru ilerleyip.Hande Gürkan'a karşı çok kötü hissediyordu ve bu hissi tek başına üstlenmek istemiyordu.

"Sana ihtiyacım var. Son kez konuşurken orda yanımda dur. Yine izle uzaktan. Ama orda dur. Beni anlayan birisi olarak." Dedi Hande.

"Tamam" dedi Gürcan hızlıca odadan çıkarken. Hande kabarık ve yeni kurumuş saçlarını tepesine toplayarak aşağıya indi Gürcan arkasından. Gürcan'ın dokunsan ağlayacak halini görebiliyordu Hande.

"Gel" dedi Hande'ye kapıyı açıp. Hande arabaya binerken midesine bulantı girmişti stresten. Gürcan'a doğru baktığında Hande kendinden daha kötü birisi olduğunu yüz ifadesinden anlayabiliyordu.

"Özür dilerim" dedi Hande. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Gürcan da arabayı durdurup ağlamaya başladı. Burnunu çekip kendini sıksa da dayanamıyordu.

"Gürcan ben çok özür dilerim" dedi Hande. Gürkan için özür dilemiyordu. Hande Gürkan ve Gürcan'ı ayıracağı için özür diliyordu.

"Ben başlattım" dedi Gürcan kapıyı aralayıp.

"Ben onun için özür dilemiyorum. Sizi ayrı düşürdüğüm için özür dilerim. Burasını düşünemedim. Senin kötü hissedeceğini düşünemedim. " Dedi Hande. Gürcan elinin tersiyle göz yaşlarını sildirip "ben ona üzülmüyorum. Ben zaten yollarımı sana bir şeyler hissettiğim an Gürkan'dan ayırdım. Asıl ben özür dilerim buna başlamasaydım bu durumda olmazdın" dedi Gürcan.

"Ben pişman değilim. Gürkan ile zaten bir şey yok aramızda. Ben herkesle birlikte olabilirim ama sen onun kardeşisin. Allah'ım ben ne yaptım?" Dedi Hande giderek ağırlaşan vicdan azabının altında ezilip.

"Yataktayken bu kadar ağır gelmiyordu değil mi?" Dedi Gürcan gülümseyip. "Benim dert ettiğim konu ayrı düşmek değil. Benim dert ettiğim konu Gürkan'ın birazdan sana söyleyecekleri. İçinden geldiği gibi davran. Ben yaşadığımız bir saati siler geçerim. Ağzımdan da hatıramdan da." dedi Gürcan ilerlemeye başlayıp.

"Bunu zaten ben de söyledim sana. Aramızda kalır. Gürkan'ın bilmesine gerek yok. Ama sen vicdanen zaten uzaklaşmak istiyorsun kardeşinden"
Dedi Hande.

"Bitti o iş. Sen şimdi iyi düşün ne yapacağını" dedi Gürcan.

"Ben kararımı çoktan verdim" dedi Hande.

"Göreceğiz bakalım" dedi Gürcan. "Bu sefer işler değişir belki" dedi arabayı park ederken.

"Ne konuşacak benimle?" Diye sordu Hande arabadan inerken.

"Az kaldı. Sabret. Sadece iyi düşün. Senin için iyi bir fırsat" dedi Gürcan arabayı kilitlerken.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin