D

44 5 0
                                    

Hande hızlıca çıkışa yöneldi. Kendini gök yarılırcasına yağan yağmurun kollarına atmak istemeyince duraksadı. Acıkmasaydı bir an önce gitmek için can atmazdı. Okulun yemekhanesine gitse kartında para yoktu. Kredi kartıyla yemek yemek için kantine gitmeliydi. Ve sanırım otobüse binmeyi bekleyemeyecekti. Bu yüzden hem yemek yemek için hem de şu yağmurun biraz sakinlemesi için geri adım atmıştı ki birisinin ayağına bastığını fark etti. Hande arkasına dönüp "pardon" dedi ama ayağına bastığı kişiyi fark edince sesi giderek kısıldı.

"Bence bu sefer reddetmemelisin. Gel hadi" dedi Gürkan, Hande'nin geçmesi için elini uzatıp. Hande reddedeneyeceğini anlayınca kapıdan çıkıp, onun önüne geçmesine izin verdi.
Hande ve Gürkan arabaya bindiklerinde hava iyice kötüleşmişti. Ve arabaya varana kadar Hande'nin saçları yine kabarmıştı.

"Of felaket. Mayıs ayında mıyız Mart ayında mı belli değil" diye mırıldandı Gürkan silecekleri çalıştırırken. Ve silecekler asla yağan yağmura yetişmiyordu.

"Tam gününü buldu gerçekten" dedi Hande eline dayayıp başını.

"Araban nerde bozuldu?" Diye sordu Gürkan.

"Okul yoluna dönerken. Neyseki yol kenarında kaldım" dedi Hande iç geçirip.

"Sakat yerde bozulmuş. Sorunun ne olduğunu biliyor musun?" Diye sordu Gürkan.

"Hayır. Çalıştıramadım. Açıp baktığımda da bir şey göremedim" dedi Hande başını çekip elinden.

"Seni nerde indireceğim?" Diye sordu Gürkan. Hande'nin aksine sen diye hitap ediyordu. Ama Hande karşısındaki bir hocayken bunu yapamazdı.

"Merkeze giderken hangi yoldan gidiyorsunuz hocam?" Diye sordu Hande. Bilerek bu soruyu sormuştu ki onun güzergahında inmek için.
Birinci olarak daha hızlı gidebileceği ama oldukça ışık olan çevre yolunu kullanabilir, ikinci olarak da ışığın nadir olduğu ama sürekli ara sokaklara dalması gereken, otobüslerin de kullandığı yolu kullanabilirdi.

"Ben çevre yolunu kullanmıyorum. Şehir içinden gidiyorum" dedi Gürkan. "Genelde yol üzerinde hep işim olduğu için" diye açıkladı durumu ardından. Hande bir açıklama beklememişti aslında.

"O zaman alışveriş merkezinin oralarda inebilirim oraya kadar gidecekseniz. Arabam da şurdaki ford." Dedi Hande dönerlerken okul yolundan caddeye.

"Bakmamı istemediğine emin misin?" Diye sordu Gürkan, Hande'ye doğru bakıp.

"Evet hocam hiç elinizi kirletmeyin." Dedi. Hala yağmur yağıyordu zaten.

"Tamam bakalım"dedi Gürkan ve teyibi açıp sesi kısığa getirdi.

"Bu arada özel değilse babanın Dante'nin cehennemini tablo olarak asmasının sebebini sorabilir miyim?" Diye sordu Gürkan. Bunun üzerine Hande güldü. Mülakattaki ses kaydını dinlemiş olmasına inanamıyordu. Utanmamıştı ama başaramadığı için çekiniyordu.

"Babam İlahi Komedya'yı okuduktan sonra yaptırmıştı o tabloyu. İtalyan edebiyatını çok severdi" dedi Hande gözlerini kaçırıp Gürkan'dan ışıklarda beklerlerken.

"Geçmiş zaman kullanmandan aklıma gelen ilk sonucu mu çıkarmalıyım?" dedi Gürkan.

Hande yaşadığı tüm zorlukları düşünüp "ikinci sonuç desek daha doğru olur" dedi öfkeyle.

"Görüşmüyor musunuz?" Diye sordu Gürkan. Aslında bu konuların tehlikeli sular olduğunu bilse de merakı soru sormasına neden oluyordu.

"Evet. Annem vefat ettiğinden beri kendisini gören olmadı. Gaip" dedi Gürkan'a doğru bakıp.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin