2

15 2 0
                                    

Hande elindeki fotokopiye bakarken hayallere dalmış, kucağına başını koyan Test'i seviyordu.
Telefon sesiyle Test ile beraber sesin geldiği yöne doğru baktı.

"Efendim Azra" diyerek telefonu açan Gürcan'ı gördü merdivenlerde.

"Evet. Geliyor musun sen de?" Diye sorunca Gürcan, bu akşamdan bahsettiklerini anladı Hande.

"Süper. Seni birazdan alabilirim istersen. Bir şeyler yaparız öncesinde" diyince Gürcan, Hande Gürcan'ın teklifine evet dese miydim acaba diye düşündü.

"Görüşürüz" diyerek bacaklarına dolanan Test'i sevmeye başladı Gürcan.
"Elindekiyle kendine işkence ediyorsun." Dedi Gürcan, Hande'ye bakış atıp. Ona doğru yaklaşıp yanına oturdu ve elindeki fotokopiyi aldı.

"Yahya Kemal Beyatlı" dedi.

"Evet. Okuyarak çalışmak bana göre değil. Aklımda kalmıyor hiçbir şey" dedi Hande ellerinin arasına alıp yüzünü.

"Sen matematikçisin. Gayet normal böyle hissetmen. Dur bak sana bir kaç ilginç bilgi vereyim. Esrar takma adıyla şiirler yazdığını biliyor muydun?" diye sordu Gürcan sayfalara göz gezdirirken.
Hande hayır anlamında başını salladı. "Burda yazmıyor" dedi.

"Yazmaz. Ama doğru. Merak etme." Dedi.

"Yok sana güveniyorum zaten" diyince Hande, Gürcan gülümsedi. "Başka" diyerek sonraki a harfini uzattı.

"Mustafa Kemal'e fahrî doktorluk unvanı verilmesini teklif eden kişinin Yahya Kemal olduğunu biliyor muydun?" Diye sorunca yine hayır anlamında başını iki yana salladı Hande.

"Doğru size aşk hayatı lazım öyle değil mi?" Diye sorunca Hande onaylama anlamında başını salladı.

"Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremeyeceksiniz" diyince Gürcan Hande hafifçe gülümsedi.

"Senin de bilmediğin şey yok" diyip gülümsedi Hande.

"Ne kadar garip değil mi hayatlar? Sessiz Gemi'yi hep okurduk ama ölümü anlatır diye düşünürdük. Aslında Celile'nin Ada'dan gemiyle İstanbul'a uzaklaşma anındaki çaresizliğini anlatıyormuş. Ne büyük bir his ki böyle güzel cümleler yazdırmış" diyince Gürcan, Hande omuz silkti.

"Oğlu için yardım istediğinde yardım etmemiş. Celile oğlu için Galata köptüsünde açlık grevi yaparken ve üstelik kör olmasına rağmen önünden geçen Yahya Kemal onu görmemezlikten gelmiş. Bu mu aşk?" dedi Hande.

"Belki de uzaktan sevmek en doğrusuydu?" Diye sordu Gürcan gözlerinin içine bakarken Hande'nin. Yine o büyülü ana kapılmıştı. Yine kalbi ağzında atmaya başlamıştı. Hande'nin tepkisini merakla bekliyordu

"Hiçbir zaman doğrusu bu değil" dedi Hande omuzlarını kaldırıp indirirken. Gürcan kısa bir kahkaha attı.

"Ya ne yapsın?" Diye sordu.

"Seven iki kalp ayrı kalmamalı. İnsan duyguları yüzünden acı çekmemeli. Gidip sarılmak varken neden kendine yapar ki insan bu işkenceyi? Gururdan, onurdan çok daha yoğun bir his aşk" dedi Hande. Gürcan'a doğru bakıp "aşkın, sevginin hissettirdiklerine karşı insan direnmemeli" dedi.

"Peki ya durum çok daha başkaysa? Ya çok büyük bir engel varsa? Bu aşk sonucunda birileri incinecekse? Ya da... ya da tek taraflıysa bu his?" dedi Gürcan.

"Aşkın önünde kimse duramaz bence. Birbirini seven iki kişi varsa diğer kişiler hiç ama hiç önemli değil. Bazen karşılık bulamıyor tabii. Ama denemekten ne zarar gelir? " dedi Hande.

"Birbirini seven dedin" dedi Gürcan işaret parmağını havada sallayıp. "Ya iki kişiden sadece birisi aşıksa? Gidip sarılmak saçma olmaz mı? Sırf dediğin gibi o hisleri içinde tutamayıp sarılsa bu hoş olur mu?" Diye sordu Gürcan.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin