Hande aşağıya indiğinde gruptan ayrı oturan Gürkan, Aydan ve muhtemelen adının Sinem olduğunu düşündüğü kişiyi gördü.
"Günaydın Hande" sesi yükselirken, Hande kendine yer seçiyordu masada. Ali'nin yanına geçerken de "Günaydın" dedi herkese göz gezdirip.
Bilerek salağa yatıp "Bir sorun mu var? Gürkan hocanın yanındaki kim?" Diye sordu.
"Bence sevgilisi" dedi Ela.
"Bence de. Hatta net bir şekilde" dedi Seda.
"A öyle mi?" Dedi kaşlarını kaldırıp Hande, sanki ilk defa görüyormuş gibi.
"Konuşmayın, duycaklar. Gürkan hocanın bir kulağı burda" dedi Ali. Bunun üzerine o tarafa bakınca Hande, Gürkan ile göz göze geldi. Anında Ali'ye doğru bakıp yakalandığını belli etmemeye çalıştı. "Öyle gerçekten" dedi gülümseyerek.
Herkes kahvaltısını bitirdiğinde lobiye geçti. Tıpkı Gürkan'ın daha önceden onlara söylediği gibi. Hande bilerek Ali'nin yanından ayrılmıyordu. Yoksa gözüne hakim olamayacak, sürekli Gürkan'ın yanındaki sarışın kıza bakıcaktı.
Gürkan yanlarına gidip grupları oluşturmaya başladı hızlıca. "Hande, otelde kalıp yazdıklarımı gün boyu sakin kafayla incelemeni istiyorum" diyince Gürkan, Hande afalladı. Ama bir yandan da sevindi bu gün Gürkan ile çalışmayacağına. Başta evet, gerçekten çok şaşırmıştı. Sonradan düşününce sevgilisiyle onu yan yana görmek istemediğine karar verdi.
Gürkan'ın uzattığı dosyayı aldıktan sonra herkesin otelden çıkıp, arabalara binmesini izledi. Gürkan ve sevgilisi ise yürüyerek gitmişlerdi. Hande onların ayrı bir plan yaptığını düşündü. Tek başına kalınca odaya çıkıp, bir tomar kağıdı masasının üzerine koydu. Asıl şimdi aklını veremiyordu. Aşık olmuştu. Ve en kötüsü de bunun farkındaydı artık. Kendini dinlemek istemese de tam kalbinin orta yerine yerleşen bu hissin aşk olduğunu inkar edemiyordu.
Aptallaştığının ve sürekli O'nu düşündüğünün farkındaydı. Titreyen elleriyle su dolu bardağı ağzına götürdü. Gözleri pencereden dışarıya kaydığında gördüğü iki kişinin Gürkan ve sevgilisi olup olmadığını anlamak için balkona çıktı. Onlardı. Arabaya doğru itişe kakışa hatta kahkaha atarak geliyorlardı. Sinem'in yerinde olabilmeyi dilerken yakaladığında kendini öfkeyle doldu. İçeriye girip yapması gereken görevin başına geçti. İnadından Gürkan'ın yazdığı her cümleyi değiştirmeye başlamıştı. Hatta kendini o kadar çok kaptırmıştı ki sertçe karaladığı sayfayı buruşturup çöpe atmıştı.
Gürkan'ın vereceği tepkiden korkmuyordu. Kopyasının mutlaka onda da olduğunu biliyordu çünkü. Üstelik bir şey diyecek olursa da bana verilen görev buydu diyip işin içinden sıyrılabilirdi.
Sonlara doğru geldiğinde acıktığını anladı. Restorana indiğinde Gürkan'ı ve o sarışın kızı bahçede görünce heyecanlandı. Kalbinin üzerini bastırıp açık büfeden ağır hareketlerle bir şeyler doldurdu tabağına. Kalbinin atış hızı dindiğinde tepsiyi tutup masaya oturdu. Onlara sırtını dönmüş hatta camdan olabildiğince uzak bir noktaya oturmuştu. Cebindeki kağıt ve kalemi çıkartıp cümleleri karalamaya ve kendi cümlelerini eklemeye devam etti. Bu romantik cümlelerin onun zihninden çıkmış olması, onlara böyle dokunabilmesi bile Hande'yi etkiliyordu.
Zihninden bu sözlerin kendisine söylendiğini hatta, Gürkan ile kendinin yakınlaştığını, ona dokunduğunu hayal etmeye başladı. Vücudunun da bu etkiyle dolduğunu fark edince, dışarda olduğu için bu düşüncelere ara verdi. Kendini kasmayı bırakıp kağıdı tekrar cebine koydu. Sanırım onunla bir daha yalnız kalmaması gerekiyordu. Daha önce yaptığı gibi odasına gitmemeliydi örneğin. Yoksa aklından geçen şeyler karşısındayken pek de masum şeyler olmayacak ve kendini kaybedecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARDINDAKİ AŞK
FantasyFerhat ile Şirin Kerem ile Aslı... Her aşkın kırıntısından bulabileceğiniz bir kitap.