C

72 6 0
                                    

Hande kapı önünde defterini geri almak için beklerken, Dilara hanımı geri içeriye çağırdılar.
"İncelediler herhalde artık" dedi Dilara hanım.

"Yarım saat oldu. Bence defterden ziyade kimi seçtiklerini kararlaştırıyorlardır" dedi Hande hızlıca Dilara hanım içeri girmeden. Sırf matematik öğrencisi olduğu için Hande'yi almayacaklardı. Zaten o defterdeki tüm bilgiler internette ve kütüphanelerde mevcuttu. Onlara bu bilgileri düzenleyecek editör lazımdı. Ve edebiyat fakültesinde bir sürü yarışmalara girip birinci olan kişiler vardı. Yazdığı yorumları o sayfalar arasından bulmadıkları sürece defterin bir önemi de kalmıyordu.

"Dilara abla, ne dediler?" Diye sordu Hande kapıdan çıkan Dilara hanımı görünce.

"İki kişi arasında kalmışlar. Suları bitmiş. Geliyorum hemen" dedi Dilara hanım ilerlerken. Kantin tarafına doğru giden Dilara hanımın arkasından baktı kaldı. Düşüncelerinden sıyrılıp, arkasını döndüğü anda arabasına bindiği adamı gördü Hande.

"Senin hala ne işin var burda? Mülakat bitmedi mi?" Diye sordu adam saatine bakıp. Hande'ye doğru yaklaşırken hafifçe gülümsedi. Mülakat sınıfının kapısına doğru elini uzatırken de "yoksa sonucun sistemden duyurulmasını bekleyemeyecek kadar sabırsız mısın?" Diye sordu. Kapı koluna attığı elini Hande'den cevap almak için bekletti.

"Hayır, sadece defterimi geri vermelerini bekliyorum" dedi Hande. Zaten iki kişi arasında kalmışlarsa o iki kişiden biri ben olamam diye düşündü Hande.

Adamın ne defteri olduğu bilmediği için kaşları çatıldı. "Peki" diyerek içeri girdi ardından.

Hande bu adamın da içeriye girmesiyle iyice stres oldu. Henüz iki saat önce tanışsalar da Hande başaramadığını bilsin istemiyordu. Sularla gelen Dilara hanımı görünce "Dilara abla, benim defterimi sorsana. Zaten görürsün masada. Onu da al çıkarken. Sana verceklerdi" dedi Hande.
Yağmur dinmişken bozulan arabası için tamirci çağırmak ve bu işi halletmek istiyordu. Tekrar yağmur yağacak gibiydi ve hava durumuna baktığında gece boyunca yağmurlu gösteriyordu. Üstelik onu bu stres yeterince acıktırmıştı. Karnı resmen zil çalıyordu.

"Tamam ablam" diyip içeri girdi Dilara hanım.

Geri kapıdan çıktığında Hande, elinde bir şey göremeyince Dilara hanımın "vermediler mi?" Diye sordu.

"Hayır, Gürkan hoca inceliyordu. Ben de o yüzden sormadım bile" dedi.

"Gürkan hoca dediğin kot pantolonlu, beyaz lacos tişörtlü olan, sonradan giren mi?" Diye sordu Hande. Hala defter inceleniyorsa elenmiş olamazdı. Hande sevincinden havalara uçacak gibi oldu. Neşeyle Dilara hanımın ağzından çıkacak evet kelimesini bekliyordu.

"Evet" diyince Dilara hanım, Hande'nin yüzündeki gülüş genişledi. Neredeyse zıplayacaktı. İyi ki o defteri verdiğini düşündü.
Kapı önünde volta atarken Hande, kapı açıldı.

Üç jüri üyesi direk çıkış kapısına doğru ilerlemeye başlarken konuşa konuşa, Hande elinde defteriyle duran kapıdaki adama baktı.

"Dilara Hanım" diyince jüri üyelerinden birisi, Hande'nin de gözü kapıdaki adamlara kaydı.

"Kazananı açıklayabilirsiniz, işlemleri de başlatabiliriz bir yandan. Teşekkür ederiz yardımınız için" dedi adam elindeki dosyayı uzatıp.
"Peki hocam. Hemen işliyorum bilgileri. İyi günler" dedi. Dilara hanım dosyaya bakıp, ardından Hande'ye baktı. Kaşlarını havaya kaldırıp dudaklarını birbirine bastırınca Dilara Hanım, Hande kazanan olmadığını anladı.

Dünyası başına yıkılmış gibi hissetmişti. Az önceki umutlanmasının ardından daha da kötü hissettirmişti kaybetmek. Artık sadece mezun olmayı bekleyecekti. Yada orda burda iş arayacaktı part time. Her zamanki gibi.

ARDINDAKİ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin