İyi okumalar 🌙
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Meriç
Erdem'le ilişkimiz yolundaydı. Hiçbir sorun yoktu. İliski bile yaşamıştık daha ne olsun? Hayatımda hiç şu günlerde ki kadar mutlu olmamıştım. Ilk başlarda, yani Erdem'le ilişkimiz başlamadan önce pişman olmuştum ona yazdığım için. Beni asla sevmeyeceğini düşünmüştüm çünkü. Ama beni şaşırtmış ve sevgili bile olmuştuk.Yine okul yolunda ilerlerken, kalçamdaki ağrı çabuk geçtiği için şanslı olduğumu düşünüyordum. O sırada omuzuma atılan kolla, kalbim korkuyla çarpmaya başladı. Kolun sahibini tahmin etmek çok da zor değildi.
"Ya oğlum manyak mısın?! Niye ani hareketler yapıyorsun öyle?" dedim Tuğra'ya söylenerek. Ama o sırıtıyordu.
"Bakıyorum da yine huysuz prenses modundasın." dedi ve kahkaha attı. Hayır, huysuz değildim bu sabah. Aksine çok mutlu uyanmıştım yeni güne. Ama yanımdaki zat-ı şahane ödümü kopardığı için haliyle böyleydim.
"Hayır kumral kafa. Gayet mutluydum ben. Ha tabi sen ödümü koparana kadar." dedim.
"Amacım seni korkutmak değildi. Ama çok mutluyum oğlum napayım? Yere göğe sığamıyorum sanki." dedi genişce gülümseyerek. Evet, bu aşık bir Tuğra'ydı. Tuna hocaya aşık olmuştu tam anlamıyla. Iki yakın arkadaş, okuldaki hocalarımızla aşk yaşıyorduk. Kulağa belki garip geliyor ama aşk böyle bir şeydi işte. Adam seçmiyordu.
"Ben de çok mutluyum. Erdem bana çok iyi geliyor." dedim. Erdem aklıma gelince -gerçi hiç aklımdan çıkmıyor da- yüzümde bir gülümseme beliriyordu istemsizce. Tuğra bana gülümseyerek baktı. Beni anladığını biliyordum. Çünkü ben de onu anlıyordum.
"Sevdiği kişinin insana hayat vermesi ne kadar güzelmiş be Meriç." dedi. Ben de gülümsedim cevabına karşılık. Haklıydı. Erdem, benim karanlık dünyama gökkuşağı gibi doğmuş, herşeyi renklendirmişti birden bire. Aklımda ve kalbimde Erdem, omuzumda Tuğra'nın kolu okula birlikte girdik.
Sıramıza geçerken sınıftan Alper yanımıza geldi. Öyle çok bir muhabbetimiz yoktu ama aramız kötü falan da değildi.
"Selam kızlar." dedi gülümseyerek. "Akşam halı saha maçımız var. Gelmek ister misiniz? Açık var da. Üç kişi daha lazım." diye devam etti. Futbol oynamıyordum pek ama arada bir babamla oturup maç izlerdim.
"Ben uzun süredir futbol oynamıyorum. Becerebilir miyim bilmiyorum?" diye mırıldandım.
"Ya sen rahat ol. Beceremeyecek ne var ki?" dedi ve Tuğra'ya döndü bakışları. "Ee sen ne dersin kaptan?" diye sordu.
"Tamam. Meriç varsa ben de varım." dedi ve tekrar omuzuma attı kolunu. Alper gülümseyerek baktı bize. Çok değişik baktı ama.
"Tamam o zaman. Ben bir kişi daha bulacağım." dedi ve ayrıldı yanımızdan. Sıramıza oturduktan sonra Tuğra'ya baktım.
"Alper'in bakışlarını gördün mü?" diye sordum. Tuğra elini çantasına atarken cevap verdi.
"Dikkat etmedim." dedi ve elindeki çoklu, telli defteri masaya bıraktı. "Ne oldu ki?" diye sordu o da bana bakarak.
"Bilmiyorum bir garip geldi bana." dedim.
"Boşver takılma. Bizim Alper işte." dedi. Evet, bizim Alper'di. Ama nedense farklı gelmişti.
Fazla takılmamaya karar verip defterimi çıkardım ve o sırada tarih hocasının sonra girmesiyle, kendimi derse odaklamaya çalıştım.
Anlık gelen ilhamla yazıldı.
Artık yazamıyorum gibi hissediyorum. Sanırım final yaklaşıyor artık. Ne dersiniz?
Yorumlarınızı bekliyorum 🙏🏻
Sizleri seviyorum 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM ÖĞRETMENİM (BxB)
RomanceCanım Öğretmenim isimli ilk bxb kitabıdır. Bolca gülmek istiyorsan sen de ailemize katıl 🤗 İki erkeğin aşkını konu alan bir hikayedir. Ona göre gelin. +18 bölümler mevcut. Texting-metin karışık 05.10.2020 - 12.06.2021 #gayaşk etiketiyle 1.sırada.