Bölüm 96

2.5K 141 18
                                    

- Pipi görünüyor. Oğlunuz oluyor Esra hanım.

Gözlerimi açmış şaşkınlıkla bakıyordum doktora. Aydın ise sevinçten çığlık atacaktı neredeyse...

- İkinci oğlan geliyor ...

     Sevinmiştim sanki. Ay ben ne yapacaktım iki erkek çocuğuyla? En çok bunu düşünüyordum.

      Şaşkın ifadem hala geçmemiş kendime gelememiştim.

- Ya Aydın ben napicam iki erkek çocuğuyla 😄 hele bir de yaramaz olursa yandım.

    Aydın kahkaha atmıştı direksiyon başında.

- Esra düşündüğün şeye bak. Millet 5 -6 tane erkek çocuğa bakıyor ya. Ben hep yanındayım senin...

     Sevinmiştim elbette. Oğlum olacaktı. Kaan'a kardeş geliyordu tabii Duru'ya da...
   Çantamın titremesiyle çalan telefonumu içinde aramaya başladım. Kaan arıyordu

- Efendim oğlum
- Anne nerdesin?
- Doktordan çıktım geliyorum. Ne oldu bitanem?

- Anne babamın tayini çıkmış beni görmeye gelmek istiyor. Gidebilir miyim?

     Tayini mi çıkmıştı? Hayret yıllardır sabitti o. Nasıl kabul etmişti ki?

- Tabii ki gidebilirsin oğlum. Kaçta gelecek?

- Birazdan gelmiş olur anne.

    Telefonu kapattıktan sonra çantama atarken icimden geçirmiştim...
Ben Kaan'a beş aylık hamileyken evlenmiştik Abdullah'la. Düğün de göbeğim vardı ve gece İskender çekmişti canım. Gitmesi en iyisiydi... Hem benden hem Kaan'dan uzak durması çok iyi olurdu.

- Ne olmuş Esra?

- Kaan'ın babası geliyormuş onu söyledi.

        İçimde tuhaf bir his vardı. Demek gidiyordu. Yıllarımın ağzına etmişti. En güzel günlerim onunla heba olmuştu. Afganistan'a gittiğinde ne kadar ağlamıştım. Günlerce beklemiştim Tuzla da ki evde...

    Aydın sitenin otoparkına yanasirken bende çantamı toplamaya başlamıştım. .

Halsiz gibiydim yada moralim bozuktu. Bilmiyorum hiç bir şey bilmiyorum...

Birlikte el ele eve girdiğimiz de Kaan ile Duru karşılıklı koltuklara uzanmış TV izliyorlardı. Kaan çoktan çantasını hazırlamış babasını bekliyordu.

- Hoşgeldin Anne.
- Hoşbulduk oğlum.
- Anne çok üzgünüm babamın tayini çıkmış Diyarbakır a gidecekmiş. Söyle anne gitmesin. Babam seni dinler.

    Duraksamıştım.  Kaan'ın yüzünü ellerimin arasına aldığım da Aydın oturduğu koltuktan gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

- Oğlum baban beni dinlemez ki. Hem bu onun mesleği biliyorsun gitmesi gerekiyorsa gidecek tabii ki. Sen bir asker oğlusun bununla gurur duymalısın.

- Anne babam seni hala çok seviyor lütfen konuş sen gitmez.

     Aydın oturduğu koltuktan bir anda fırlamış Kaan'ın üzerine doğru sertçe yürümüştü

- Ne dedin sen? Baban hala anneni mi seviyor?

   Öyle bir kızmıştı ki Kaan' a şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Bir anda yerden kalkıp Aydın'ın elini tuttum

- Hop hop hooooppp napıyorsun sen ya? Sen kimsin?

     Kaan korkudan bacağıma sarılmıştı.

- Ne biçim konuşuyor Esra. Ne sevmesi ya saçma sapan

- Sıçarım senin sevgine Aydın. O elini de sana yama yaparım. Oğlumun saçının teline dokun Dünyayı dar ederim sana. O daha çocuk.

     Aydın donup kalmıştı verdiğim tepki karşısında. Ne olursa olsun oğluma kimsenin vurmaya hakkı yoktu. O benim canımdı.

Kaan'ı kolumdan tuttuğum gibi odaya götürdüm. Arkamızdan Aydın koşar adım geldiğin de yüzüne odanın kapısını çarparak kapatmıştım.

- Anneciğim bu olanları baban duymasın olur mu? Pek hoş karşılamaz.

- Anne Aydın amca beni sevmiyor. Ben burada kalmak istemiyorum artık korkuyorum.

     O kadar haklıydı ki çocuk... Ben eve erkek kardeşin olacak demek için gelmişken yaşadıklarım neler olmuştu...

- Kaan ben nefes aldığım sürece sana kimse dokunamaz ben buna izin vermem oğlum. Babanla da konuşacağım senin için söz...

     Odadan dışarı çıktığımda Aydın koltukta ellerini başına koymuş düşünüyordu.

- Esra çok özür dilerim kendime hakim olamadım.

- Aydın konu Kaan olduğunda bende ne saygı kalır ne sevgi. İçimde ki canavar ortaya çıkar. Ben senin kızın eski karın bana neler yaptığı halde sustum çocuk dedim ama sen Kaan' a bunu yaptın. Ne hakla vurabilirsin ona. Sadece Kaan'a değil hiç bir çocuğa el kaldiramazsın bu resmen canilik...

- Öyle söyleyince gözüm döndü Esra. Seviyor falan ne alaka ya seni benden başkası sevemez buna izin vermem ben.

- Aydın ben kimsenin malı değilim. Senden boşanır istediğime kendimi sevdiririm buna bir Allah'ın kulu karışamaz Eski zavallı Esra değilim ben. Eskiden Abdullah ne yapsa sustum ama artık susmam.

- Saçmalıyorsun şuan da abuk subuk konuşma ve

     Bu cümleyi kurarken eli havaya kalkmıştı

- Aydın o elini indir. Bir daha da ne bana ne de oğluma kaldırma. Allah belamı versin sonuçları çok ağır olur.

Gerçekten eski suskun herşeyi kabul eden Esra değildim. Çok fazla hata yapmıştım. Sevgiyi kimde bulsam sarılmıştım ona ama oğlumu kimseye ezdirmezdim. Elini kaldırıp üzerine yürüdüğü sahne gözümün önünden gitmiyordu.

Bir yerden telefonumun sesi geliyordu...

- Efendim
- Kapidayim Esra. Kaan'ı getirebilir misin hazırsa...

- Tamam getiriyorum

    Odaya girip Kaan'ın çantasını almıştım. Kaan'ın da elinden tutup daire kapısına doğru götürürken Aydın yanımıza gelmişti.

-Oglum özür dilerim...

Kaan sesini bile cikartmamıştı bu duruma. Merdivenleri koşar adım inip binanın kapısından çoktan çıkmıştı bile...

- Hoşgeldin Abdullah...


İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin