Bölüm 92

4.1K 185 26
                                    

- Aydın telefonun çalıyor.

- Boşver gel uyuyalım. Şirketten arıyorlardır.

      Yerimden doğrulup yerdeki telefonu elime aldığım da Yeliz'in annesinin aradığını gördüm.

- Aydın Yeliz'in annesi arıyor.

     Aydın yerinden doğrulup telefonu cevaplamıştı.

- Efendim Müyesser hanım.

- Tamam geliriz ama uzun sürer. Biraz uzaktaydık.

- Tamamdır. Görüşürüz.

       Aydın telefonu kapattığın da

- Yeliz'in durumu ağırlaşmış. Duru'yu görmek istiyormuş. Onu götürelim mi birlikte bitanem.

- Tabii ki. Hadi Kaan'ı da uyandırayım çıkalım hemen.

    Yerimizden kalkıp ikimizde hazırlanmaya başlamıştık. Aydın'ın kıyafetleri gece peteklerin üzerine koyduğum için kurumuştu. Zaten eve uğrayıp Duru'yu almamız gerekiyordu. O zaman degistirecektik üzerimizi.

        Kaan uyandığında Aydın'ı görmüş ve kafasına yorganı çekmişti.

- Sizinle konuşmak istemiyorum.

Bir de Kaan beyin tribini çekecektik.

- Kaan'cım lütfen konuşabilir miyiz erkek erkeğe?

   Ben onları içeride bırakıp dışarı çıkmıştım. Onlar odada erkek erkeğe konuşuyorlardı.. Bizim oğlan büyümüştü de erkek erkeğe sohbete katılıyordu.

     Aşağı salona inip ortalığı toplamaya başlamıştım onlar gelene kadar. Biraz sonra Aydın Kaan'ı kucaklamış merdivenlerden iniyorlardı birlikte.

- Hayvanat bahçesine de gidecek miyiz Aydın baba?

- Gideriz tabii ki. Ama önce Duru'yu almamız gerekiyor evden. Annesi hasta olmuş.

        Bu adamda şeytan tüyü mü vardı anlamıyorum ki. Kaan'ın gönlünü almaktan ziyade bir de baba demeye ikna etmişti.

- Hazır mısın hayatım? Biz hazırız Kaan beyle.

- Belli belli. Allah muhabbetinizi arttırsın.

    Aydın kucağında Kaan ile birlikte bana sarılıp öpmüştü.

- Seni Seviyorum Bitanem.

- Bende seviyorum sizi.

     Arabaya binip yola çıktığımızda karnimiz acıkmıştı iyice. Önce Duru'yu annesine goturmemiz gerekti. Yoldayken bakıcı kadını arayıp Duru'yu hazırlamasını söylemiştik. Eve girip hemen üzerimizi değiştirip çıkacaktık.

      Eve vardığımızda Duru hazırlanmış bizi bekliyordu. Biz de hemen yatak odasına geçip hazırlanmaya başladık Aydın ile.

- Esra çocuklara hamile olduğunu söyleyelim birazdan. Eğer Yeliz e bişey olursa Hiç söyleyemeyiz.

- Birazdan söylerim ama Allah korusun. Yine de Duru'nun annesi.

       Duş alıp hazırlanmıştık. Salona geçtiğimizde Aydın

- Çocuklar gelir mısınız size çok güzel bir haberimiz var.    Diyerek Kaan ve Duru'yu çağırdı

    Anlaşılan açıklamanın zamanı gelmişti.

- Çocuklar biliyorsunuz ki biz evliyiz babanızla.

- Çocuklar ben hemen bahsedeyim. Kardeşiniz olacak Esra hamile.

       Yuhhhhh. İnsan pat diye söyler mi ya?

- Aydın yok daha neler ya? İnsan böyle mi söyler pat diye.

- Napim seni mi bekleseydim bı saat. Evlilikten girdin konuya yahu. Gençlikten baslasaydın.

       Duru ile Kaan ikimizin yüzüne bakıyordu şaşkın şaşkın.

- Nasıl yani nasıl olacak ki kardeş. Benim annemle evli değilsin sen babaaaa.

    Duru yine bilmiş bilmiş konuşuyordu.

- Benim Esra ablandan çocuğum olacak Duru'cum. O da baban olduğum için senin kardeşin olacak.

- E o zaman benim kardeşim nasıl olacak?

    Kaan hepimizi güldürmüştü.

- Bende senin annenim. Benim yine çocuğum olunca senin kardeşin olacak oğlum.

     Bizimkilerin hatlar karışmıştı iyice anlaşıldı. Zamanla anlatmak daha iyiydi.

- Neyse sonuçta kardeşiniz olacak işte. Haberiniz olsun.

- Aydın bazen içinde ki odun dışarı yansıyor ya.

      Hep birlikte arabaya bindiğimiz de arkada çocuklar hala kardeş kavgası yapıyordu.

- Senin kardeşin olmuyor benim oluyor.

- Hayır Duru. Benim annem doğuruyor benim kardeşim oluyor.

     Ön koltukta gülme krizine girmiştim.
Zorluk çıkmaması güzel bir şeydi. Çok yorulmuştum zaten sorunlardan.

     Hastaneye geldiğimiz de Müyesser hanım bizi kapıda karşıladı.

- Hoşgeldiniz. Yeliz içeride ama sadece Duru girsin.

      Zaten doktorlar da sadece Duru'yu almışlardı. Kısa bir süreliğine özel koruyucu kıyafetler giydirerek Duru içeri alınmıştı.

- Durumu nasıl Müyesser anne.

- Doktorlar son günleri olduğunu söylüyorlar. Bir anda nasıl bu kadar kötü oldu anlamadım. Bir anda ağırlaştı.

     İçimden " Bana merdiven altı olduğumu söylüyordu. Neler saydı işte Allah'ın sopası yok" diye geçirmiştim.

     Yaklaşık yarım saat sonra Duru içeriden çıkmıştı ağlayarak. Elbette teselli etmek bana düşüyordu üvey anne olarak.

      İçim parçalanmıştı aslında onun ağlamasına. Bende annemi kaybetmiş biri olarak onu çok iyi anlıyordum.

- Anneme kardeşim olacağını söyledim ben. Çok ağladı. Ben yalnız kalmayacakmışım öyle söyledi.

     Duru'ya sarılıp öpmeye başladım

- Sen hiç yalnız kalmayacaksın bitanem. Bak hepimiz buradayız ve seni çok seviyoruz.

      Yeliz'in annesiyle vedalaşıp tekrar yola koyulmuştuk. Sabahtan beri yediğim bir poğaça ile duruyordum saat akşam 17:00 olmuştu.

- Aydın yemek yiyelim artık başım dönüyor açlıktan.

- Canın ne istiyor söyle onu yiyelim hemen.

- İskender.

      Aklıma gelmişti Kaan'a hamileyken de canim İskender istemiş üzerimdeki gelinlikle İskender aramıştık. Düğün gecesiydi. O Allah'ın belasına evet dediğim gece...

      Yol üstündeki kebapçıların birine girip kocaman bir İskender sipariş etmiştik. Yani ben etmiştim :) diğerleri başka şeyler yiyorlardı...

     Hamilelik benim aç bir kaplana dönüştürmüştü. Aydın çalan telefonunu bulmak için ceketinin ceplerini karıştırdığın da ben hala iskenderi yeme pesindeydim.

- Efendim Müyesser anne.

- Tamamdır biz hemen geliyoruz.

     Aydın yüzümü baktığında anlamıştım birşeylerin kötü gittiğini...

        

  
    

    

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin