Bölüm 28

14.9K 373 14
                                    

Tekrar merhaba hepinize :) Bu bölüm yine biraz üzücü ama Esra'nın karar verdiği bir bölüm olacak. Yorumlarınızı bekliyorum zorla yorum yapın diye yalvaran biri değilim ama görüşlerinizi de merak ediyorum. Eleştirilmeyi severim çünkü. Medyada ki şarkıyı çok beğendiğim ve Esra' ya da çok uygun bir şarkı olduğu için paylaştım. Keyifli okumalar. Sevgilerimle...



En fazla içimde ölürsün

Cesedini sürüklerim gittiğim her yere

Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri

Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için...

Yıkık şehrimin izbesi
En fazla içimde ölürsün
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım...


Ölecektin... Benim için ölecektin. Seni kalbimin ve beynimin derinliklerine gömecektim. Nasıl bebeğimi gömdüysem toprağın derinliklerine seni de gömecektim. Sahi ne yapmışlardı bebeğimi? Çöpe mi atmışlardı minik bedeni. O benim genç yaşımda ki tüm umutlarımdı.

Kimden vazgeçmiştin benim için? Sibel, Dilek, Aysun ve daha niceleri... Kaç bedene dokunup sonra girmiştin benim koynuma? Seni seviyorum derken dilinden dökülen bu cümleyi kaç kadına daha fısıldamıştın?

Söylesene hangi aşık kadın aldatılmayı hak ederdi? Ya yaşattığın bu kadar acıyı... Seni içim de öldürecektim ve sürükleyecektim gittiğim yere. Sonuçta nereye gidersen git anılar da seninle gelirdi. Şimdi gidiyordum ama sende benimle gelecektin anılarımda... Elveda Sevgilim...


Abdullah'ın sabah evden çıkmasının ardından hazırladığım valizimi antreye bırakmıştım. Son kez evime ve hatıralarıma veda edip gidecektim. Misafir odasının kapısını açıp içeriye girdim. Masanın üzerinde Abdullah'ın bana gönderdiği ve benimde saklayarak kuruttuğum çiçekler vardı. Parmak uçlarımla kuru yapraklarına tek tek dokunup geçmişi yad ediyordum. Bu gül buketini akşam yemeğinden dönerken almıştı bana yolun kenarında ki çiçek satan çocuktan... Duvarda ki fotoğraflarımıza gözlerim değmişti... Abdullah'ın kucağına yatmış ağız dolusu gülümsemiştim Ada'ya gittiğimiz de... İçim acıyordu bunları gördükçe... Salondan çıkıp banyoya gittiğimde dolapta duran onun eşyalarına baktım... Traş köpüğü vardı, arada burnuma sürüp kahkaha attığı...Hepsine tek tek dokunup kalbimde hissediyordum. Hem arada yatarken gözlerimi kapatır onun yüzünü de ellerimle okşardım. '' Napıyorsun '' dediğinde, '' Yüzünü ezberliyorum, bir gün kör olup göremezsem kalbime işliyorum '' derdim.

Yatak odasına geçip gardırobun kapağını kenara ittim. Ona aldığım gömlekler vardı ve buram buram Abdullah kokuyordu oda... Elime en sevdiği mavi t shırt ünü alıp burnuma götürdüm. Aynalı makyaj sehpasının üzerinde ki parfümünü alıp üzerine sıktığımda bu bana hatıra kalacaktı, yanıma alacaktım... Canım o kadar yanıyordu ki yatağın ucunda yere oturup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Gidecektim... Bütün bu acıları ve Abdullah'ı arkamda bırakıp gidecektim. Bir tek bu tshırt ü kalacaktı benimle o da sadece unutana kadar... Belki bu yanan kalbim bir gün buz olacaktı belli mi...

Tüm fotoğraflara tek tek parmak uçlarımla dokunup gözyaşlarımı bırakmıştım üstlerinde... Ne kadar acıydı ayrılmak... Bu eve ne kadar güzel hayallerle gelmiştim. Biz bir aile olacaktık...

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin