Bölüm 6

21.1K 527 2
                                    

Onu hayatıma alalı bir ayı geçmişti. Neredeyse her akşam iş çıkışı şubenin kapısında bekliyor halde buluyordum Abdullah'ı. Elinde benim sevdiğim çikolata ya da çiçek oluyordu genel de. Bazen de o gün yemek yemediğimi bildiğinde bana meyve getiriyordu. O kadar yakın hissetmeye başlamıştım ki kendimi ona karşı eski ördüğüm duvarlar yavaş yavaş yıkılıyordu. Bana karşı herhangi ters bir hareketi yoktu aksine oldukça saygılıydı. Bazı akşamlar nöbeti olduğu için fazla arayamazdı ama yine de gece yarısı da olsa sesimi duyuyordu mutlaka.


Cuma akşamı iş çıkışı gelemediği için telefonla arayıp ertesi gün buluşmak istediğini söylediğinde kabul ettim. Tamam büyük bir aşk yoktu içimde hala ama az da olsa özlüyordum son zamanlarda. Sabah buluştuğumuz da çalıştığı komutanlığa bağlı olan evine gidip asker kıyafetlerini alacağını daha sonra kız kardeşiyle yaşadığı eve getireceğini söylemişti. Tabii bu durum bana göre normal olduğu için şüphelenmemiştim.


Sabah pembe bir pantolon üzerine beyaz bir şifon bluz giyip beyaz babet giyerek kombini mi tamamladım. Saçlarımı açık bırakıp hafifi bir makyaj yapmıştım. Otobüsle merkeze indiğimde Abdullah çoktan gelmiş durakta beni bekliyordu. Nedendi bilmiyorum ama beni hiç arabada beklemez her zaman incelik gösterip inmiş olarak beni beklerdi.


Beni gördüğünde kollarını açıp benim ona sarılmamı bekliyordu. Son zamanlar da ben de ona karşı sıcak davranmaya başladığım için aynı şekilde sıcak bir kucaklamayla karşılık verdim ona. Saçlarımı öpmesi hoşuma gidiyordu tabii aradaki sıcaklık artmaya başladıkça artık dudaklarıma ufacık öpücükler kondurmaya da başlamıştı.


Arabaya bindiğimiz de her zaman ki gibi parmaklarımı parmaklarının arasına almıştı. Bu gün konuşacağımız şeyler vardı aslında daha doğrusu benim ona soracağım şeyler. Memur maaşıyla bu kadar gelirinin olduğunu düşünmüyordum. Ben aklımdan bunları düşünürken o bensiz neler yaptığını, nöbetlerinin nasıl geçtiğini sıralıyordu bana.


Bir kaç dakika sonra komutanlığa yakın bir siteye girdiğimiz de Abdullah arabayı ustalıkla park edip ineceğimizi söyledi. Torpidodan anahtarı alırken ben kapıyı açıp inmiştim bile. Yanıma geldiğinde yanağımdan öpüp önümden yürümeye devam etti bende arkasından onu takip ediyordum. Binanın kapısını açıp içeri girdiğinde içimde ister istemez bir tedirginlik oluşmuştu. Sonuçta onunla evde yalnız kalmaya hazır değildim, biliyordum. Asansöre binip dokuzuncu katı tuşladığımızda Abdullah benim tedirgin olduğumu anlamış olacaktı ki;


- Esra, tedirgin olacak korkacak bişey yok. Seni yatağa atmaya götürmüyorum. Eşyalarımı alıp çıkacağız. Hem korkma sen istemeden sana bişey yapmam.


- Korkmuyorum ki.


Sadece korkmuyorum demekle yetinmiştim. Kata geldiğimiz de dairenin kapısını açıp içeri girerken bile düşünüyordum geri gitmeyi ama bu çok çocukça olacaktı. Hem kaçacak bişey olmazdı sonuçta bu güne kadar benim istemediğim hiç bişey yapmamıştı bana.


Eve girdiğimiz de önümüzde kocaman bir salon bizi karşılıyordu. Gayet zevkli bir şekilde döşenmiş siyah beyaz tonlarının hakim olduğu bir salondu burası. Abdullah eliyle oturma grubunu gösterip oturmamı istemişti. Koltuğa oturup arkama yaslandığımda evin temizliği dikkatimi çekmişti. Amerikan tipi olan mutfağın dolaplarında bile örtüler vardı. Ya Abdullah çok titiz biriydi ya da boşanalı çok fazla bir zaman olmamıştı. Evi incelediğimi gördüğünde;

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin