Bölüm 89

3.4K 177 33
                                    

- Ya delirdin mi ben 35 yaşında kocaman kadınım Aydın.

- Ne var bende 44 yaşındayım ama on numara beş yıldız adamım.

      Beni saran korku Aydın'a uğramamıştı. Aksine o öyle istekliydi ki.

- Duru ne tepki verecek peki? Yeliz ölürken biz çocuk mu doğuracağız Aydın.

- Esra bazen yemin ederim saçmalıyorsun. Yeliz ölüyorsa bize ne. Çocuğumu aldıralım şimdi?

- Pek etik gelmedi bana Aydın

- Ya saçmalama. Çocuk doğurmanın neresi etik olmalı? Evliyiz biz yaptık oldu o kadar.

       Kafayı yiyecektim. Ben buna hazır değildim. Duru'nun tavırları Kaan'ın dün akşam söyledikleri aklımdaydı.

- Aydın ben bu çocuğu doğurmak istemiyorum.

     Arabanın frenine basmasıyla durması bir olmuştu.

- Ne dedin sen? Ne demek istemiyorum?

    Öyle bir ses tonuyla söylemişti ki korkmuştum.

- İstemiyorum. Hazır değilim ben buna.

- Esra sen benimle dalga mı geçiyorsun?

     Kızdığı belliydi. Hatta şu ana kadar hiç görmediğim kadar kızmıştı.

- Sadece korkuyorum. Duru. Kaan. Yeliz. Yaşananlar korkutuyor beni.

    Elimi tutarak

- Esra ben yanındayım senin. Birlikte herşeyin üstesinden geleceğiz. Korkma.

Arabayı tekrar hareket ettirdiğinde sinirden direksiyona parmaklarını vuruyordu yavaş yavaş. Gerçekten korkuyordum.

     Eve geldiğimizde Kaan ve Duru eve gelmişlerdi. Aydın ise benim arabamı alması için birini çağırıyordu. Anahtarı ona verecek gidip arabayı getirtecekti.

      Yatak odasına üzerimi değiştirmek için girdiğim de gardırobun aynasında karnımı görmüştüm. Üzerimdeki kıyafetleri çıkartıp sadece sütyen ile kalmıştım. Eskiden yaşadığım günler aklıma gelmişti elimi karnıma götürdüğüm de...

    İlk bebeğimi Sibel yüzüne düşürmüştüm. Kaan'ı ögrendigimizde de havalara uçmuştuk Abdullah'la. Niye şimdi böyle buruktu içim?

- Gerçekten istemiyor musun bu bebeği?

İrkilmiştim.

- Korkuyorum sadece. Yaşanacak şeylerden dolayı korkuyorum. Bir süre kimseye soylemeyelim olur mu?

- Esra neden söylemek istemiyorsun. Biz evliyiz ve bu bizim çocuğumuz. Duru'nun ve Kaan'in da kardeşi olacak.

- Biliyorum hayatım ama neler yaşanacak farkında mısın? Yeliz ölmek üzere. İnsanlar bize dönüp demez mi bu arada çocuk mu yaptınız diye? Kaan burada yaşamak bile istemiyor nasıl söylerim kardeşin olacak diye?

- Ya ne var bunda? Onlar çocuk elbette kabul edecekler. Hem millete ne arkadaş benim cinsel hayatımdan. Karımdan yaptım sonuçta gayrimeşru mu?

- Yeter artık konuşmayalım

      Aydın'ın yanından sıyrılıp salona çocukların yanına geçmiştim. Geriliyordum artık iyice. Kaan'ın etkilenmesini istemiyordum daha fazla. Son zamanlarda ki tavırları zaten üzüyordu beni.

    Kaan ile Duru ders çalışırken belinden kollarımı dolamıştım Kaan'a. Öyle seviyordum ki oğlumu içime sokasım geliyordu tekrar. Duru'yu da ayırmıyordum aslında ama o sürekli herkesi ben de dahil küçük gördüğü için pek yakın davranmıyordum. Genel itibariyle Aydın ilgileniyordu onunla.

       Bir hafta geçmişti bu olanların üzerinden... Mide bulantılarım başlamıştı yavaş yavaş. Şirkete gidip gelirken zorlanıyordum açıkçası. Uykum geliyordu sık sık.

- Efendim Abdullah.

- Nasılsın Esra?

- Teşekkür Ederim. Sen nasılsın?

- İyiyim. Akşam müsaitsen görüşebilir miyiz yüzyüze? Kaan ile ilgili.

      Çok uzun zaman olmuştu sesini duymayalı. Geleceği zaman Kaan'ı arar haber verirdi ona. Kaan da bana söylerdi hazirlardim haftasonu alması için o kadar.

- Elbette. Kötü bir şey yok değil mi?

- Akşam konuşuruz. Hoşçakal.

    Ne söyleyecekti ki? Kaan hamile olduğumu bilmiyordu henüz.  Akşamı zor etmiştim sirkette meraktan.
    Akşam çıkış saatimde telefonumu ve çantamı alıp plazaya yakın bir kafeye geçtim. Çıkarken güvenliğe kafe de olacağımı arabayı soran olursa kafe de olduğumu söylemesini tembih etmiştim.

        Cam kenarındaki masalardan birine yerlestigim de çok geçmeden Abdullah da kapıda belirmişti.

- Hoşgeldin.    Diyerek elimi uzatmıştım.

      Hoşgeldin hayatımın içine sıçan adam. Hoşgeldin en acı günüm de kazık atan canımı yakan... O eskiden aşık olduğum katılım...

- Sorun nedir Abdullah? Fazla vaktim yok.

- Kaan benimle yaşamak istediğini söyledi Esra. Bir sorun mu var evde?

      Siktirrr. İş bu kadar büyümüştü.

- Aslında hayır yok. Sadece Duru bizimle yaşamaya başladı ve Kaan da onun tavrını sevmiyor. Kendini yetersiz görüyor.

- Nasıl yani? Niye sizinle yaşıyor ki?

- Yeliz ölmek üzere. Kanser. Son evresinde artık. Ümit yok yani. Bizde yanımıza aldık. Ama Kaan biraz kıskanıyor sanırım. O kadar ilgilenme rağmen onu sevmediğimi söylüyor.

- Tamam ben konuşurum onunla. Olur mu öyle şey. Bir bunun için asla ayırmam sizi. Sen nasılsın peki? Mutlu musun?

    
- Mutluyum. Kafam rahat artık... Aydın sağolsun beni boynuzlamıyor. Değerimi biliyor. Her zaman el üstündeyim.

- Ben de seni el üstünde tutardım Esra. Nankörlük etme. Beni vurdun sesim çıkmadı.

     Sinir olmuştum bu lafına.

- Sende beni defalarca aldattın benimde sesim çıkmadı canım. İnşallah şu eve attığın çıtır da seni öyle bir aldatır ki anlarsın acısı nasıl oluyormuş.

- Ne biçim beddua bu?

- Abdullah ben buraya Kaan için geldim. Ve benim hayatta düşündüğüm sadece Aydın , Kaan , Duru ve karnımdaki bebek.

     Abdullah bir an donup kalmıştı.

- Ne dedin sen?

- Hamileyim ben. Kaan'ın kardeşi olacak inşallah.

      Abdullah'ın o yeşil gözleri dolmuştu. Canının acıdığı her halinden belliydi. Şimdi can yakma sırası bendeydi işte...

- Esra?

   Masamın yanından gelen sesle başımı çevirdiğim de bir an panik olmuştum.

- Ne işin var burada?

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin