Bölüm 73

3.5K 183 36
                                    

Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum yorum ve beğeniler çok düşük. Desteğinizi esirgemeyin 🤗

#####################

Bir hafta olmuştu neredeyse Aydın ile tanışalı. Akşamları fırsat buldukça siteye girip sohbet ediyorduk. Saat 19.00 veya en geç 20:00 sanal buluşmamızın saatiydi.

Hiç görmemiştik birbirimizi. Ben zaten sosyal medya kullanmıyordum. Eğer görmek istesek direk numaramı vermem gerekiyordu. O fikir de  bana pek sıcak gelmiyordu.

Bugün Kaan'ın veli toplantısı olduğu için işten erken çıkıp okula gitmiştim. Dersleri gayet iyiydi ama öğretmeni biraz durgun olduğunu söylemişti. Gerekirse bı pedagogdan destek isteyecektim elbette. 

Okul çıkışı Abdullah'ı da arayıp yemek yemek için davet etmiştim. Kaan'ın bizim düşman gibi olduğumuzu düşünmesini istemiyordum. Ben küçükken annemle babamın kavgalarını hala hatırlıyordum çünkü.

Abdullah'ın da restoranta gelmesiyle birlikte yemeklerimizi sipariş etmiştik. Bu arada konu Kaan'dı.
Derslerinde ki başarısı için onunla konuşup belli etmeden de babasıyla istediği zaman bir araya gelebileceğimizi ve asla düşman olmadığımızı söylüyorduk. Onun psikolojik durumu herşeyden önemliydi benim için.

Kaan'ın oyun alanına gitmesiyle bir anlık sessizlik olmuştu. Sibel'in durumunu sormak için kelimeler dilimin ucuna geliyordu ama konuşmak istemiyordum.

- Sibel bir daha seni rahatsız edemeyecek. Hazır Kaan yokken söylemek istiyorum.

- Umurumda bile değil Abdullah. O kadın yıllar önce girdiğinde hayatıma o gün biletini kesmeliydim. Hata ettim cahildim. Bu ikinci kez bizi ayırışı. Ve bu sefer başardı . Haklı yani söylediklerinde.

- Esra ben seni aldatmadım. Defalarca söyledim sana.

- Abdullah bu da umurumda değil artık inan ki. Olan oldu bitti işte bir şekilde nerdeyse iki ayı geçti.

Abdullah a karşı tavrını netti. Artık bir araya gelemeyecegimizi bir şekilde anlamalı ve emin olmalıydı.

- Mutlu musun?

- Bunu daha önce de sormuştun. Biliyorsun ki sensiz de yaşayabilirim ben. Ki şuan da da yaşıyorum Abdullah. Hayat bir araya getirdi bizi ama ayıran da hayat. Ve devam ediyor mutlu olmak zorundayız.

Kaan'ın masaya dönmesiyle hesabı ödeyip ayrılmıştık. Bugünlük bu kadar mutlu aile gösterimi yeterdi.

Eve geldiğimizde Kaan'ı banyo yaptırıp yatağına yatırdım. Üstünü örttüğüm de yorgunluktan gözleri çoktan kapanmıştı bile. Odama geçip üzerime rahat bir şeyler geçirdim. Takım elbisenin içinde hiç rahat değildim.

Bir an saate bakmak aklıma geldi. 22.43 ü gösteriyordu. Vuuu ne kadar geç olmuştu. Laptop un başına geçip siteye girdim

Aydın oradaydı ve tabii bir sürü de mesajı vardı.

- Selam. Beklettim mi?

- Esra saat kaç oldu nerdesin?

- Oğlumla dışarıda vakit geçirdik. İşlerim vardı. Saati fark etmemişim.

- En azından telefondan girip haber verebilirsin. Merak ettim. Numaran da yok arayamadım.

- Haklısın ama fırçalamana gerek yoktu. Hesap sorar gibi nerdesin demen pek hoşuma gitmedi.

- Esra lütfen saçmalama. Ne hesap sorması sadece merak ettim. Spora bile gitmedim seni bekledim.

- Tamam neyse Aydın. 0532... 1954 numaram bu arada. Arayabilirsin İstersen.

- Müsait misin peki şuan?

Allah'ım bu ne kadar medeni bir adamdı başkası olsa pat diye çoktan aramıştı.

- Elbette.

Saniyeler sonra ekranda bir numara belirdi.

- Efendim.

- Tekrar merhaba Esra. Ben Aydın.

Ses tonu... Ne kadar derin ne kadar tok bir sesdi. Konuşması kadar ses tonu da dinlendirir gibiydi.

- Ben çok özür dilerim seni kırdıysam. Hesap sormak değildi niyetim. Dediğim gibi sadece merak ettim.

Ben eski Esra değildim. Ve kimseye karşı da eski yaptığım aptallıklarımı tekrarlamak niyetinde değildim.

- Aydın ben pek sert konuşmaları sevmiyorum. Belki de yazarken yanlış anlamış olabilirim. Geçmişte çok fazla sert konuşmalar ve davranışlar gördüm o yüzden savunma mekanizması geliştirdi bünyem. Anında sınır koyabiliyorum.

Uzun uzun sohbet etmiştik yine. İki kere operatör tarafından hat kesilmişti dakika dolduğu için... Aydın'ın yurtdışı anılarını dinlemiştim çoğu zaman. Benim hiç yurtdışı anım yoktu ki. Abdullah böyle bir şeye asla izin vermezdi. Hem kendisinin de böyle bir planı olmamıştı hiç. Benim pasaportum bile yoktu.

- Sen neler yaptın peki Esra? Hayatın nasıl geçti?

Ne diyecektim? Bir şerefsiz uğruna bütün gençliği mi heba mi ettim diyecektim. Sadece

- Benim böyle şeylere fırsatım olmadı.   Demekle yetindim.

Artık uyumaliydim. Saat yine 02:00 yi gösteriyordu. Vedalaşıp telefonu kapattıktan sonra yorganı üzerime çektim. Zaten liseli kızlar gibi yatağın içinde sohbet etmiştim.

        Offffff başım çatlıyor... Saate baktığım da işe geç kalmıştım. İnanmıyorum Kaan da geç kalmıştı okula. Hemen yataktan fırlayıp Kaan'ı uyandırdım. O hazırlanırken ben de odama geçip hazırlanıyordum. Bir taraftan da Nazif beyi arayıp geç kaldığımı açıklayıp bildirdim.

Arabaya nasıl bindiysek telaşla Kaan'ı okula bırakmıştım bile. Esma ablayı arayıp ortalığı toplamasıni rica etmiştim. Bugün geç kaldığım için odamı duzeltemedigimi söyledim.

Çalan telefonu arabadan cevapladım.

- Efendim
- Günaydın Esra.

Telefona bakmadan cevapladığım için kimin aradığını görmemiştim.

- Ben Aydın. Günaydın ne çabuk unuttun ya?

Hassiktir..  mahcup olmuştum.

- Yaa hayır. Sadece geç kaldım sabah uyanamadım. Ve şuan da telefonum nerede bilmiyorum bile arabadan konuşuyorum seninle. Günaydın sanada.

Kahkaha atmıştı o tok sesiyle.

- Demek geç kaldın. Bundan sonra erkenden yat uyu Esra Hanım. Sonra beni unutuyorsun. Bu arada oğlun çok tatlı Esra.

- Sen Kaan'ı nerde gördün ki?

- Watsapp da Esra. Fotoğrafiniz var. Teknoloji denen bişey var Esra uyan artık

Gülmeye başlamıştık ikimizde. Sahi ben onun fotoğrafini hiç görmemiştim. Demek ki o beni merak edip bakmıştı.

Telefonu kapattığımız da şirketin otoparkına arabayı park ediyordum. Watsapp a girip profil fotoğrafına tıkladım. Amannn Allah'ımmmmm...

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin