Bölüm 15

18.2K 424 9
                                    

Aldığım yemek malzemelerini mutfak malzemelerini tezgahın önüne koymuş, dolaba bile yerleştirmemiştim. Aklım o kadar karışıktı ki, salonda ki koltuğa oturmuş başımı da ellerimin arasına almış düşünüyordum. Acaba kimdi bu Abdullah? Neler çeviriyordu? Ben neye bulaşmıştım kim bilir?

Kapıdan gelen ses ile kendime geldim. Abdullah içeri girmişti, salon antreyi yani kapı girişini görür mesafedeydi. Ayakkabılarını çıkartıp bir hışımla salona girdi. Sakinliğimi korumuş tepki bile vermiyordum. Elinde ki evin anahtarını koltuğun üzerine fırlattıktan sonra;

- Esra senin derdin ne? Ne yapmaya çalışıyorsun yavrum sen?

- Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Yeter artık anlıyor musun? Bir sürü yalan dolanla hayatıma giriyorsun. Beni aptal saptal kadınlarla muhatap ediyorsun. Bana bin türlü yalan söylüyorsun sen Abdullah salak mıyım ben?

- Ne yalanı söyledim sana ben ya? Aysun içinse defalarca özür diledim unut bu konuyu artık.

- Sadece Aysun mu benden sakladığın?

- Başka ne olabilir ki? Ne ima etmeye çalışıyorsun sen?

Yüzüne ruhsatı atarak;

- Al işte bunu ima ediyorum. Araç senin üzerine ve sen bana sadece subay olduğunu söylemiştin. Bu nerden çıktı Abdullah? Sen beni Aysun gibi salak sandın galiba.

Yere düşen ruhsatı alarak içine baktı. Gayet rahat bir tavırla kafasını ruhsattan kaldırıp;

- Bunda bişey yokki. Benim şirketim bu.

- Hadi ya ciddi misin? Ben de anlamadım zaten. Benden neden sakladın Abduıllah. Daha neler var sakladığın?

Öyle sinirlenmiştim ki sabrım kalmamıştı. Şuan çantamı alıp bu evden defolup gidebilirdim. Neden durduğumu da bilmiyordum zaten. Abdullah ilk defa beni bu kadar çığrımdan çıkmış ve sinirli olarak görüyordu. Yedi ayı geçmişti ilişkimiz ve ben daha ona bir kez bile sesimi yükseltmemiştim. Hep erkeğim olarak görüp saygı gösterirdim ama artık sabrım kalmamıştı. Sürekli bir yalanını yakalamam ve bir şeyler saklaması sıkmıştı canımı.

Bana doğru bir kaç adım atıp karşım da dimdik durdu. Gözlerini bana dikmiş dişlerini sıkarak konuşmaya başlamıştı.

- Esra benim sabrımı taşırma. Otur şuraya dinle beni.

Söyledikleri o kadar sertti ki kelimeleriyle ve ses tonuyla dövmüştü beni. Sinirle koltuğa oturdum.

- Seni dinliyorum sır küpü.

- Şimdi öncelikle sakin ol. Yeteri kadar gerginim ben de sana patlamak istemiyorum. Birincisi sen benim metresim falan değilsin bunu aklına yerleştir geri zekalı. Bugün söylediklerinle beni acayip sinirlendirdin başkası olsa yeminle döverdim.

- Beni de dövseydin. dedim gülerek. Dalga geçiyordum aslında.

- Esra sana sus dedim değil mi? Susmayı öğren. Bıktım artık bu huyundan. İkincisi Royal Otomotiv benim kendi şirketim. Sonuçta sadece subay maaşı alan biri değilim. Sana söylemedim çünkü hiç konusu açılmadı sürekli bir sorun çıktı ve fırsat olmadı. Üçüncü olarak da bugün çok saygısızlık ettin bana bir daha asla öyle şeyler konuşma benimle. Sana sunduğum hayatın farkına var.

Son söylediği cümle sinirime dokunmuştu benim. Ne demek bana sunduğu hayat?

- Ne sunuyorsun bana söyler misin?

- Sana bir yuva sunmaya çalışıyorum ben ve düzgün bir hayat. Değerini bil Esra.

- Ben bana neler verdiğinin farkındayım ama artı yönlerini eksi yönlerin kapatıyor. Ve ben ayrılmak istiyorum. Bu hayat bana göre değil. Üstelik işten de çıkmamı istiyorsun benim bu benim için ne kadar kötü biliyor musun? Ben yıllarca bu yüzden okudum.

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin