Bölüm 12

20.6K 445 4
                                    

Merhaba. Medya da ki Abdullah'ın eşi.

Abdullah'ın karısını öğrendiğimden beri iki hafta geçmişti. Ben ikinci kadın olarak bu durumu kabul edişimin üzerinden geçen iki hafta demekti bu. Tabii ki bu süre zarfında Abdullah ile olan ilişkim devam ediyordu ve o boşanma işlemlerini hızlandırmıştı.

Aslında Aysun hakkında söylediği ''Yılan '' kelimesi oldukça doğruydu. O tam bir yılandı. Abdullah'ın çocuğu yoktu, gerçekten ayrı evler de yaşıyorlardı ve boşanırken oldukça yüklü bir miktar tazminat talep etmişti. Bunu karşılayabilmek için Abdullah o benim beğendiğim lüks arabasını satmış üzerine de kredi çekip ancak öyle tamamlayabilmişti. Bazen kendimi onu bu kadar borca soktuğum için suçlu hissediyordum ama o her seferinde benim yüzümü ellerinin arasına alıp

- Sen benim her şeyimsin. Evim arabam her şeyi alabilirler ama sen benim ol o bana yeter diyordu.

Bu sevgiyi hak edecek ne yapmıştım ki ben? O benim için evliliğini bitirmişti? Düzenini bozmuştu ve en önemlisi çok sevdiği arabasını satıp üstelik borca girmişti. Aysun aslında başıma tam anlamıyla bela olmuştu.

Şube toplantısından çıktığımda üzerimde ki yorgunluğu atmak için Uğur ve Sevil ile birlikte sahilde ki kafelerden birine gidip oturduk Denizin serinliği ve o yumuşak sesi kulaklarımı dolduruyor başımın ağrısını geçiriyordu. Elbette ki buraya gelirken Abdullah'a watsappdan yazmış haber vermiştim. Bu akşam nöbette olacağı için aramak istemiyordum be de olsa gördüğünde geri dönüş yapardı mutlaka.

Elimde tuttuğum menüden çikolatalı pasta ve sütlü kahve söylemiştim. Buranın gerçek süt ile yaptığı kahve insanın damağında enfes bir lezzet bırakıyordu. Siparişlerimiz geldiğinde çalan telefonum sohbetimizi böldü. Arayan Abdullah'tı.

- Yavrum nasılsın?

Son zamanlarda bana yavrum demeye başlamıştı. Biraz cinsel içerikli bir söz gibi geliyordu kulağa ama hoşuma gitmiyor değildi. Ona göre kadınına söylediği güzel bir sözdü '' yavrum ''

- İyiyim. Oturuyoruz Uğur ve Sevil ile. Kahve içiyorum. Gel sana da ısmarlim.

- Afiyet olsun hayatım. Ben şimdi içtima aldırıcam haberin olsun bişey olursa direk ara mesajlara bakamam. Selam söyle sizinkilere de.

- Pek canım kolay gelsin. Onlarında sana selamı var. Görüşürüz.

Aslında kimsenin ona selamı falan yoktu aksine Uğur da Sevil de onunla görüşmemi onaylamıyorlardı ama benimle olan arkadaşlıkları ileri seviye olduğu için yumuşak tavırlarla eleştiriyorlardı.

Abdullah konusunu kapatıp kredi ve mevduat hesaplarından detaylı bir sohbete dalmıştık bizimkilerle. Hafta içi görüştüğümüz müşterilerin gelir ve giderlerinin dedikodusuydu bu. Nasıl bu kadar çok para kazandıklarını çekiştirip duruyorduk aslında. Dakikalardır karşı masa da bana bakan kadın dikkatimi çekmeye başlamıştı artık. Kahve fincanını ağzıma dayayıp onu izlemeye başladım bende. Esmer olmasına rağmen sarı saçlı, fazla makyajlı bir kadındı ve ben onu daha önce hiç görmemiştim. Üzerinde durmamaya karar verip dikkatimi arkadaşlarıma çevirdiğim de onun kalkıp bizim masaya doğru geldiğini fark ettim. Yeşil pantolonun üzerine sarı bir şifon bluz giymiş, ince uzun topuklarını yere vura vura geliyordu. Ayakkabılar olmasa muhtemelen benden oldukça kısa ve ince yapılı bir kadındı. Saçlarına taktığı güneş gözlüğü çakma sarı saçlarının önüne gelmesini engelliyordu. Yanıma geldiğin de kafamı çevirip yüzüne doğru baktım.

- Buyrun?

- Merhaba Esra.

- Tanışıyor muyuz?

- Evet. Yani aslında hayır yüz yüze hiç görüşmedik.

Bu saçma konuşma karşısında aklıma gelen tek bir kişi vardı '' Aysun''. Masadakiler de konuyu anlamamış olacaklar ki tuhaf tuhaf bana ve tepem de dikilen bu çakma sarışına bakıyorlardı. Tanımamış gibi yapıp ona haddini bildirecektim.

- O halde ? diyerek tanımadığımı belli ettim.

- Ben Aysun. Abdullah'ın karısıyım. dedi son kelimeyi bastırarak.

Yüzüme yerleştirdiğim dalga geçen gülümsemeyle,

- Eski karısı demek istedin sanırım. Unuttun mu boşanıyorsunuz. Neyse ben de Esra.

Uzattığı eli yine de geri çevirmeyip sıkmıştım. Sonuçta ona fırsat vermeyecektim.

- Ama şuan karısıyım. Biraz konuşabilir miyiz?

- Elbette. Ama kısa olmasını rica edeceğim görüyorsun ki arkadaşlarım var.

- Tamam. Emin ol kısa sürecek.

Bizimkilerin yüzüne baktığımda ikisi de başlarıyla onaylamıştı. Uğur'un yüzü hiç hoşnut değildi aslında bu durumdan. Benim o kadınla muhatap olmamı istemezdi. Kesin kızmıştı şimdi. Yerimden kalkıp başka masaya geçtiğimde bir erkek için savaşan iki kadın olduğu geldi aklıma. Ne saçma bir durumla iç içeydim. Sandalyeyi çekip yerleştiğimde dişlerimin arasından;

- Seni dinliyorum. Benden ne istiyorsun. dedim.

- Abdullah'tan ayrılmanı. Senin için ayrıldı benden senin yüzüne dağıldı bizim yuvamız.

Öyle sinirli ve nefret dolu konuşuyordu ki dudaklarından çıkan her kelime de kin kusuyordu bana.

- Ben kimsenin yuvasını dağıtmadım. Senden zaten boşanmak için dava açmış beni gördüğünde ayrıca sana acımıyorum çünkü bana yalan söyledin. Çocuğun falan yokmuş.

- Seni gördükten sonra benden ayrılmaya karar verdi. Kimbilir nasıl kandırdın kocamı. Ne yaptıysan artık koynuna girdiğinde aklını almışsın adamın.

Bir anda terbiyesizleşmişti ve sesi etraftakilerin duyabileceği bir seviyeye gelmişti. Çevreme baktığımda herkes bize bakıyordu. Ayağa kalkıp;

- Sessiz ol. Terbiyesizleşme. Herkes bize bakıyor diyerek onu uyarmıştım.

Sesi daha da yükselmiş daha da bağırmaya başlamıştı.

- Terbiyesizlik mi? Asıl sen terbiyesizsin. Kocamı elimden aldın yuvamı dağıttın sen tam bir fahişesin.

Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Herkesin ortasında bağıra bağıra hakaret ediyordu bana ve bütün kafe bana bakıyordu şuanda. Deli ye dönmüştüm ve daha fazla dayanamazdım. Üzerine doğru yürüyüp saçlarını elime doladım. O kadar gözüm dönmüştü ki onu saçından tutup yüzüne kafa atmıştım. Lise yıllarında yaz kursları döneminde karateyi seçtiğim için dövüşmeyi biliyordum.

Kendimden o kadar geçmiştim ki Aysun'un yüzü gözü kan içinde kalmıştı. Aramıza giren Sevil ve Uğur sayesinde elimden kurtulmuştu ama çevremizde ki polislerde kollarımızdan tutmuş bizi çekiyorlardı.

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin