Bölüm 80

4K 171 45
                                    

Ya söylemeden edemiyorum artık. Arkadaslar ben gerçek bir hikaye yazıyorum derken hiç hayal dünyamı katmıyorum demedim. Siz hiç TV izlemiyor musunuz? Kocasını bırakıp kaçanlar eşini çocuğunu terkedenler ne bileyim bir sürü hikayeler var. Öyle yorumlar mesajlar geliyor ki şaşırıyorum. Hakaret etmeyin lütfen. Anlayamıyorum hiç mi kimse cinsellik yaşamıyor. Gelen mesajları okuduğum da yuhh diyorum.Herhalde kimse sevgilisiyle öpüşmüyor.

### ### ### ### ### ###

Yataktan doğrulup komidinin üzerinde duran telefonumu aldım.
Aydın'ın numarasını çevirdiğim de telefonu meşgule geçirmişti.
Başımdan aşağı kaynar su dökülmüştü. Yoo hayır böyle bişey yapmazdı.

Yataktan doğrulup yerde duran sabahliğımı üzerime geçirdim. Cama doğru ilerlediğim de benim arabam onun arabasının yanına park edilmişti.

    Gitmemişti... Yatağın kenarına oturup ağlamaya başlamıştım. Gitmemişti... Gitseydi bütün ümitlerim tükenecekti... Bütün güvenim gidecekti insanlara karşı... Zaten pek de yoktu...

      Açık olan kapıda Aydın'ın görünmesiyle yerimden kalkıp ona sarıldım...

- Gitmemişsin...

-  Bitanem saçmalama neden gideyim. Araban gelmişti onu almaya indim. Ben şerefsiz miyim Esra.

Bana sarılmış saçlarımı severken gözlerimi kapatmış inen gözyaşlarımi siliyordum.

- Hadi kahvaltı hazır. Üzerini giyin inelim.

        Aşağı kata kahvaltıya indiğimde muazzam bir sofra kurmuştu Aydın.

- Esra benden korkma. Gerçekten ben karaktersiz biri değilim. Senin nasıl istediğin şey sevgiyse benimde sadelik. Evet biraz lüks bı hayatım olabilir ama şımarık birini istemiyorum ben. Sende oglunda kabulüm bunu unutma.

      Bugün bir mahcubiyet vardı bende. Ben bı anneydim nasıl böyle bir hata yapmıştım böyle. Aydın inşallah beni yanıltmazdı.

      Kahvaltının ardından birlikte sofrayı toplamıştık. Aydın koltuk da oturmuş ben mutfak da iş yaparken beni izliyordu.

Bir ara yerinden kalkıp yanıma geldiğinde elimde ki tabağı ve süngeri alıp bana döndü...

- Hayatım ben biraz takıntılıyım. Bunu böyle arkasını da köpürterek yıkar mısın?

Bir gülme gelmişti bana.

- Ya ben kaç yaşında kadınım bilmez miyim?

- Olsun ben söyleyeyim...

     Abdullah gibi çemkirmemiş göstermişti.

- Esra senin pasaportun var mı?

- Hayır hiç ihtiyacım olmadı dedim gülerek.

- Peki ufak bı tatile ne dersin? Çocukları da alalım yanımıza yada istersen günü birlik Türkiye içi bir yere gidelim.

- Olabilir. Hem bizimkilerin uyumuna da bi bakmak lazım.

      Akşam üstüne doğru işler ile ilgili bir kaç mail atmak için PC yi açmıştım. Aydın'ın TV izliyordu. Telefonum çalmaya başladı.

- Efendim.

- Anneciğim nasılsın? Biz geliyoruz bişey istiyor musun?

      Nasıl yani Kaan mı geliyordu. Nasıl olacaktı şimdi? Abdullah görecekti. Kaan'a ne diyecektim.

- Hayır bitanem istemiyorum sen gel yeter.

     Telefonu kapattığım da elim ayağıma dolanmıştı.

- Şimdi ne yapacağız Aydın. Kaan geliyormuş.

- Esra korkma konuşur anlatırız. Sevişirken görmedi ya sonuçta. Korkma.

      15 - 20 dakika sonra kapıda Abdullah'ın arabası belirmişti. Bahçeye girip arabadan indiğinde yüzüme öyle bir bakmıştı ki anlatamam...

      Kaan'ın kucağıma atlamasiyla birlikte ona sarılmış Abdullah'ı görmezden gelmiştim. Arkamda Aydın'ı gören Abdullah daha da sinirlenip Kaan'a sinirle içeri girmesini söyledi. Öyle bir bağırmıştı ki ben bile korkmuştum.

      Abdullah'a dönüp

- Ne yapıyorsun sen ya? Çocuk nasıl korktu

- Asıl siz napiyorsunuz? Bu adamın evde ne işi var?

- Sanane ya? O benim erkek arkadaşım. Hem seni aldatmadım ki boşandık biz neyin hesabı bu?

- Biz Esra ile nişanlandık Abdullah. Senden ricam onu üzecek birşey yapma. Bak pırlanta gibi bı evlat vermiş sana.

- Bu nişandan haberi var mı peki?

- Abdullah o ne demek öyle tabii ki var. Doğru söylüyor nişanlandık.

       Abdullah'ın yüzüme bakışı öyle değişmiş mahsunlaşmıstı ki tuhaf olmuştum...

- Peki umarım mutlu olursun Esra.

Arkasını dönüp gitmişti.... O gidiş artık hayatımdan da tamamen gidişiydi...

   Eve girdiğimiz de Kaan oturmuş ağlıyordu. Aydın onun dizinin dibine eğilip

- Neden ağlıyorsun evlat dedi.

- Babam bana bağırdı. İçeri gir diye öyle bağırdı ki. Ben zaten girecektim.

Kaan'ın yanına oturmuş kolunu boynuna atmıştı...

- Baban belki o an sinirli olabilir. Bu seni sevmediği anlamına gelmez oğlum.

- Senin yüzüne bağırdı bana babam. Senin oğlun değilim ben. Babamın oğluyum. Annemle babamı sen ayırdın.

    Şok olmuştum duyduklarım karşısında. Hemen Kaan'ın yanına oturup

- Lütfen sakin olur musun önce bitanem. Bizi Aydın amcan ayırmadı. Biz zaten ayrılmıştık babanla. Hem elbette sen babanın oğlusun kimse seni ondan kopartamaz ki... Dedim

- Ben ne seni ne de anneni babandan ayırmasın Kaan. Aksine ikinizi de seviyorum ben. Eğer sende izin verirsen her zaman seninde annenin de yanında olmak istiyorum...

    Kaan'ın ağlaması konuşmamızın ardından durmuştu.

- Özür dilerim Aydın amca diyerek yanımızdan ayrıldı.

Bu ne berbat bir gündü böyle... Sabah Aydın korkusu, öğlen Abdullah sonra Kaan.

Bir mutluluk yok muydu bana ya...

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin