Bölüm 40

13.8K 332 28
                                    

              Merhaba Herkese. Yeni Bölümü Erkenden Yayınladım Merakta Olanlar İçin. Medyada ki Esra Ve Fatih.  Yorumları Esirgemeyin Lütfen. Sevgilerimle.

           Fatih'in dudaklarımda bıraktığı tat ile birlikte arabadan inip apartmana girdim. Hediye ettiği kolyeyi sütyenimin içine atmıştım. Her kadının zor zamanında kullandığı gizli cebiydi orası. Eve girdiğim de Abdullah anneme çay veriyor, melek annem ise koltukta oturmuş yorgun gözlerle bana bakıyordu. Dayanamıyordum artık bu hayata. Abdullah'ı görmek bile canımı yakıyordu. 

    Annemi odasın da ki yatağına yatırıp salona Abdullah'ın yanına geldim.

- Arabada ne yaptın?

       Beklemediğim bir soruydu bu. 

- Cüzdanıma baktım. Meğer gardırobun içine koymuşum.

- Hmmm peki o halde. Bulduysan sorun yok. 

        

          Aradan üç hafta geçmişti. Annem iyice iyileşmiş, doktor kontrolleri gayet iyi geçmişti. Artık bazı şeyleri öğrenebilirdi. Benim ise dudağımdaki dikişler alınmıştı ama işten istifa etmek zorunda kalmıştım. Elbette ki Fatih ile olan görüşmelerim devam ediyordu. Ben Abdullah gibi davranıp onu aldatmayacak, dürüstçe konuşacaktım. Daha sonrasında ise tamamen yollarımızı ayıracaktık. Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

       Akşam üstü Abdullah'ı arayıp Tuzla sahilde ki kafelerden birinde buluşmak istediğimi belirttim. Zaten aramızdaki her şey de bitmişti, onun bana dokunmasına bile izin vermemiş, aynı evde kaldığımız süre boyunca sürekli annemin odasında yatmıştım. 

         Arabayı buluşacağımız yerin önüne park edip aşağı indim. Birazdan olacakları tahmin etmek zor değildi benim için. Abdullah kararımı öğrendiğinde ortalığı ayağa kaldıracak belki de yine dövecekti beni. Emin adımlarla kafenin kapısını açıp içeriye doğru adım attığım da Abdullah'ın denizi gören bir masada oturup beni beklediğini gördüm. Ne kadar zordu yıllar önce aşkla yanına koştuğun adama boş gözlerle bakmak. 

      Karşısındaki sandalyeyi çektiğim de kafasını  kaldırıp beni gördü. 

- Hoşgeldin Esra.

        Yerime oturduğum da;

- Hoşbulduk. Nasılsın?

      İki gündür annemle kaldığım için görüşmemiştik.

- İyiyim sen nasılsın?

- Ben de iyiyim.

          Elinde ki adisyon koçanıyla gelen garson bölmüştü konuşmamı.

- Ne alırdınız efendim?

    Ben her zamanki gibi gerçek sütlü nescafe istemiştim. Sentetik kimyasal karışımları hiç sevmezdim. Abdullah ise ince belli bardakta çay istemişti. O ince parmaklarıyla tutardı çay bardağını... O ince parmaklarıyla dövmüştü beni de. Artık konuya girmeliydim. Yoksa dayanamayacak ağlayacaktım. Ne olursa olsun zordu işte. 

- Abdullah ben seninle ciddi ciddi bişey konuşmak istiyorum.

        Sakince cevap vermişti. Anlamıştı sanırım. Sadece '' Dinliyorum '' dedi.

- Yıllar önce bir gün bana '' Gerçekten artık sevgin biterse bana söyle '' demiştin hatırlıyor musun?

- Evet hatırlıyorum tabii ki.

- Abdullah uzun zamandır, hatta ilişkinin başından beri her şey ters gidiyor. İki yıldır neredeyse bir günümüz düzgün geçmedi. Ve biz anlaşamıyoruz. Senin bana yaptıklarını unutamıyorum ben. 

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin