Bölüm 88

3.3K 187 18
                                    

     Duru'nun odasının hazirlanmasiyla birlikte iki hafta içinde bizimle yaşamaya başlamıştı oda. Şimdilik Kaan ile birlikte aynı odayı paylaşıyorlardı mecburen. Çünkü onun için ayrı bir odamız yoktu. Evimiz 4 odaydi zaten. Biri çocuk odası diğeri oturduğumuz salon biri yatak odası ve ufak kiler gibi dolaplı bir oda vardı sadece.

     İki çocuk annesi oluvermiştim bir anda. Aydın bazen Yeliz'in bize gelip Duru'yu görmesine izin veriyordu. Ben rahatsız olmayacağımı söylediğim için gelmesine izin vermişti.

      Yeliz'in hastalığı en son safhasındaydı. Kurtuluşu pek olmuyordu böyle durumda. Önümüzdeki günlerde hastaneye kesin yatışı yapılacaktı büyük ihtimal. Annesi şehir dışından gelmiş onunla birlikte yaşamaya başlamıştı. Duygu pek sevmiyordu onu ama Ebru onu ziyarete gitmişti bir kere de olsa.

      Duru'yu kabul ettiğim için herkesin minneti vardı bana karşı. Seher anne bile sürekli dua ediyordu. Duru zor bir çocuktu kesinlikle. Bazen sabrımı tasiriyordu şımarıklık ve egoist tavırlarıyla. Öyle bir davranıyordu ki anlatamam Aydın'ın 3 - 4 kat fazlasiydi. Normal mahalledeki market yerine en lüks marketten alışveriş yapmamı istiyordu mesela daha bu yaşta. Kaan'a aldığım LCW - DeFacto gibi markaların kıyafetlerini yadirgiyor dalga geçiyordu.
Sabrediyordum düzelmesi için. Aydın sürekli konuşuyordu ama yorulmuştuk daha iki hafta da. Suç Aydın'daydı bunu oda biliyordu. Yaz tatili için çocuğu İtalya'ya tatile göturursen o çocuk doyumsuz olur. Bu kadar net !   

      Esma ablayla birlikte başka bir yardımcı daha bulmuştuk. Çocuklara yardım etmesi için. Hem daha büyük bir ev arayışına da girmemiz gerekiyordu. Bu kadar insan 4 oda evde fazlaydı yani.
Gündüz şirket akşamları ev ve çocuklar derken yoruluyordum iyice. Evde bir iş yapmıyordum aslında ama çocuklar gerçekten yoruyordu insanı.

- Hala başın dönüyor mu hayatım?

- Geçti dinlenince. Çok yoruluyorum Aydın. Sirkette yormaya başladı artık iyice. Yaşlanıyorum sanırım.

- Hala çıtırsın bana göre. Baksana 44 yaşındayım ben.

     Çocukların odasından bağırışlar geliyordu. Oyun oynuyorlardı aslında ama bir yandan da kıyameti kopartiyorlardı.

- Evin haline bak. Her taraf her tarafta.

- Bunu mu takıyorsun kafana Esra. Birak olsun. İki tane çocuğumuz var normaldir.

       Esma abla sofrayı hazırlamıştı gitmeden.  Attığım koltuktan doğrulup çocuk odasına doğru seslendim

- Kaaaaan Duruuuu hadi sofraya gelin yemek hazır.

   Çocukların gelmesiyle hep birlikte masaya oturmuştuk. Duru yine elinde ki çatalla yemeği didikleyip

- Ben bunu yemem    dedi.

- Neden yemiyorsun Duru'cum?

- Et yok çünkü içinde. Biz fakir miyiz sadece ot yiyelim?

      Bu çocuk beni sinir hastası edecekti.

- Tatlım insanlar ot da yiyebilir. Sebzeyi sadece fakirler yemez. Ayrıca fakirler et de yiyebilir sınıf ayrımı yapman hoş birşey değil bence Duru. Fakir dediğimiz kişiler de insan. Küçük görmen çok ayıp.

     Aydın sinirlenmeye başlamıştı artık. Farkedebiliyordum.

- Duru sofradan kalkar mısın?

- Neden baba?

- Kalk odana git. Cezalısın. İnsanlara ayrım yapmayı bırakana kadar yemek yok. Ayrıca sana vereceğim harçlığı da 3 tane durumu iyi olmayan arkadaşına vereceğim bu hafta. Onlarda et yesinler diye.

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin