Bölüm 10

21.2K 474 12
                                    

Karşımda tüm rahatlığıyla bana bakması beni delirtmişti. Yine her zaman ki gibi arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Ayaklarımı yere vura vura ona doğru yürüdüğümde yüzümde ki siniri gören tek kişi oydu. Daha mesainin başlamasına bir saate yakın olduğu için şube de henüz kimse yoktu.

- Ne istiyorsun sen yaaa neden geldin buraya? Defol git tamam mı defoll ?

Öyle sinirli bağırmıştım ki şubeden güvenlik görevlisi gelmişti. Elimle şubeye git işareti yaptıktan sonra Abdullah'ın yakasına yapıştım. Öyle sinirliydim ki ona karşı ağlaya ağlaya hesap soruyordum. Ellerimden tutup beni kendine çekti,

- Sakin ol meleğim lütfen sakin ol. Anlatmama izin ver lütfen.

- İstemiyorum anlatma. Bana yalan söyledin sen. Allah belanı versin Abdullah nefret ediyorum senden.

Kendimi ellerinden kurtarıp hesap sormaya devam etmiştim. Yoldan geçenler bize bakıyordu. Şube müdürüm falan görse kesin işime son verilirdi.

- Evet yalan söyledim çünkü mecburdum. Sen beni bile zor kabul ettin evli olduğumu bilsen beni asla sevmezdin.

- Senden nefret ediyorum. Lütfen git ve beni arama istemiyorum. Beni ne hallere düşürdün baksana. İkinci bir kadın oldum senin yüzüne fahişe gibiyim.

Beni kollarımdan tutup kızgın bir ifadeyle yüzüme baktı;

- Düzgün konuş. Benim karım sensin ve fahişe de değilsin. Seni seviyorum ben. Hiç bir hale düşmedin aksine benim gözümde hala vazgeçilmezsin. Ben sana aşık oldum Esra. Ben hayatımda ilk defa aşık oldum.

Gözlerimden yaşlar akarken duyduklarıma inanmak istemiyordum. Bunlar da yalandı işte. Sevmemişti, sevse yalan söyler miydi? Böyle acı çekmeme razı gelir miydi yüreği?

- Git burdan. Rica ediyorum git. Seni görmek istemiyorum. Beni rezil etme lütfen git.

Ellerinden kurtulup koşar adımlarla şubeye girdim. Masama kollarımı koyup başımı arasına almış hüngür hüngür ağlıyordum. Yaşadığım acının tarifi yoktu işte. Yavaş yavaş çalışma arkadaşlarım gelmeye başlamışlardı. Masamda kafamı kaldırıp lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkayıp masama geri döndüğümde Sevil ve Uğur masamın önünde beni bekliyorlardı. Muhtemelen güvenlik Ali söylemişti ağladığımı. Kısaca Abdullah'ın evli olduğunu ve olanları anlatmıştım. İkisi de ağzı açık beni dinliyorlardı, şaşkınlıkları yüzlerinden okunuyordu.

Gözlerimde ki şişkinliğin ineceği yoktu. Çay hizmetimizi gören Aysel abla sürekli kahve taşıyordu bana yoksa yorgunluktan ve uykusuzluktan bayılacak gibiydim. Saat geçmiyordu adeta mesai başlamıştı ama yaptığım işlerden hiç bişey anlamıyordum. Bugün ölü gibiydim evet bu söz doğruydu Ölüydüm ben. Yaşarken ölmüştüm. Önce Erdi daha sonra Abdullah ikiside aşka olan inancımı kaybetmeme yetmişti.

Saatin öğleye yaklaştığını gördüğümde artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Masamdan kalkıp lavaboya doğru gitmek istemiştim sadece. Şubenin ortasına geldiğimde artık adım atacak halim kalmamıştı ve o kadar insanın ortasında yere yığılmıştım.

Gözlerimi şubenin yakınında bulunan özel bir hastanede açtığımda başım çatlıyor gibiydi. Yanımda Sevil elimden tutmuş gözlerimi açmamı bekliyordu. Üzerime doğru eğilip usulca fısıldadı.

- Sinir krizi geçirdin kuzum. Bayıldın hastanedesin.

Cevap verecek gücüm bile yoktu dilimde. Sessizce gözlerimi kapayıp uykuya bıraktım kendimi. Uyumak herşeye ilaç derlerdi her zaman belki de doğruluğunu test etmek istiyordum.

Tekrar uyandığımda kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. Kolumda ki serum hala devam ediyordu ama azalmıştı ve Sevil hala başımdaydı fakat bu sefer. Anlaşılan mesai bitmişti. İyice kendime gelip ayağa kalkmak istedim. Tabii ki Sevil buna izin vermemişti. Yatağımda oturur pozisyona gelip boş gözlerle bizimkilere bakıyordum. Konuşmaya başladığımda kendi sesimi ben bile zor duyuyordum.

- Eve götürün beni.

Tek söylediğim buydu. Burda olmak istemiyordum hem saate baktığımda da eve gitme saatim yaklaşmıştı. Annemin bu durumu bilmesini ve kızının ne hale geldiğini görmesini istemiyordum. Uğur elimi tutup;

- Ben götürücem seni. İşlemlerini yaptım hemşire gelip serumu çıkarttığında götürücem. Sakin ol. dedi.

Daha konuşmamız bitmeden hemşire gelip serumu çıkartmaya başlamıştı bile. Uğur ve Sevil koluma girip arabaya bindirdiklerinde iyice kendime gelmiştim ama yorgundum hem bedenen hem ruhen.

Eve geldiğim de beni kapıda karşılayan annemi yanağından öpüp yukarı kata salona çıktım. Yorgundum ama annemin anlamaması için belli etmiyordum. Hiç bişey yokmuş gibi davranıp bugün çok yorulduğumu söyledim. Annemin hazırladığı yemeğin ucundan yemiştim. Masayı topladıktan sonra birer kahve yapıp salonda ki manzarayı gören koltuklara yerleştik. Annem '' Hadi anlat '' dercesine gözlerimin içine bakıyordu.

- Evliymiş anne. Dün gece karısı aradı, evli olduklarını söyledi. Hatta beni eve bıraktıktan sonra kadını ablasına götürmüş. Dönüşte de o banyoya girince kadın bana attığı mesajları görmüş ve beni aramış.

Anneme durumu kısaca özetlemiştim ama bu sefer sinir ilaçlarının etkisiyle olsa gerek gayet sakindim, ağlamıyordum. Kahvemden tam yudum alacakken evin önüne bir araba çıktığını fark ettik annemle. Penceredeki tül açık olduğu için araba gayet belliydi. İnanmıyorum Abdullah gelmişti, evimin kapısındaydı. Anneme '' Sen burda dur anne arkadaşım geldi '' diyerek aşağıya indim. Annemin bilmesini istemiyordum.

- Sen manyak mısın? Neden geldin evime?

- Seni merak ettim. Bayılmışsın. Dayanamadım.

- Bak annem bayıldığımı bilmiyor. Git burdan hemen. Hem seni de bilsin istemiyorum.

Biz konuşurken daha doğrusu ben onu kovarken annem kapıda görünmüştü.

- Esra arkadaşın kim kızın?

- Cem. Evet Cem anne. Şubeden arkadaş bişey söylemeye gelmiş.

Annem Cem olduğunu düşündüğü Abdullah'a dönerek,

- Hoşgeldiniz dedi.

Abdullah ise elini uzatarak;

- Merhaba efendim. Esra ismimi yanlış söyledi ben Abdullah.

Manyaktı bu adam hatta tam bir gerizekalıydı. Ne diyordu bu yaaa. Resmen kendini anneme tanıtmıştı. Annem kızgın ifadeyle yüzüme baktığında yerin dibine girmiştim.

- Oooo demek o Abdullah sensin.

- Evet efendim benim. Esra ile konuşmaya geldim.

- Buyrun eve girin. Kapıda konuşulmaz konu komşu görür. dedi.


Kafayı yiyecektim. Annem bu yalancı adamı eve davet etmişti. Delirecektim. Abdullah'ın gözüne '' Siktir Git '' dercesine bakıyordum ama nafile. Annemle birlikte evin kapısından giriyorlardı bile.

İKİNCİ KADIN OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin