★Bölüm 46★1.Kısım★

174 19 8
                                    

K yumruğunu sıktı ve saygıyla diz çöktü "Ben 10.Tahtın Sahibi K! Ben evren tahtının yeni sahibi Red Scrow'u kabul ediyorum!" Dünya yavaşça yok olmaya başladı. Red ilk kabulünü almasıyla birlikte 9.tahtın sahibinin önünde belirmişti...

*******

Red dokuzuncu tahtın sahibi Y ile savaşmak için yeni bir dünyaya yollandığında etraf tamamen sessizdi. Hiçbir ses yoktu ve yalnız başınaydı Red! Red onuncu tahtın sahibinin asıl ismi zihnine girdiğinde KRAL yazıyordu.. Red "Baş harfiyse.. Bu Y'de ne oluyor?" Red büyük bir dünyada yalnız başınaydı. Evet Y'nin asıl ismi Yalnızlıktı! Red şu anda yalnızlıkla sınanıyordu! Red için büyük bir dünya vardı ve et isteyince önünde beliriyordu. Red ormandan bir kaç dal topladıktan sonra kendisine bir ateş yaktı. Red'in fark ettiği ilk şey sadece fiziksel gücü olduğuydu. Hiçbir elementi burada yoktu. Red bir kaç ayın geçmesiyle kendisine göle yakın bir ev yapmıştı. Bu evi taş malzemelerle zar zor oyduğu odunlarla yapmıştı. Red aylar içinde bir çok taştan silah ve malzeme yapmıştı. Red'in ilk yaptığı bir bıçaktı. Red evine girdikten sonra kapıyı çekti ve içeri girdiğinde "Şimdi mobilyalar yapmalıyım. Ne de olsa burada yaklaşık 100 yıl duracağım.." Red dışarı tekrar çıktı ve odun kesti.

Red iki ay sonra bir odundan masa, sandalye, yatak ve salıncak yapmıştı. Red bu aylarda bir çok kez sıkılmış ve kalbi sıkışmıştı. Yalnızlık kalbine işliyordu. Red her gün kendisiyle sohbet ediyordu ve ara sıra kahkaha atıyordu. Red üç yılın ardından tamamen yalnızlığa bulanmıştı ve gözlerinde karamsarlık vardı. Zihninde pes ediyor musun sesi geldiğinde kendini toparladı ve ayağa kalktı. Red kararlılıkla "Eğer burada 97 senem kaldıysa bende bunu yeni teknikler bularak geçireceğim!" Red taştan yaptığı kılıcı eline aldı ve gözlerini kapatarak gölün yanında sallamaya başladı..

Red yarım yıldan sonra dizlerinin üstüne çöktü ve yorgunluk ile ipten yaptığı kumaşla yüzünü sildikten sonra çimenlere doğru uzandığında aklına ailesi geldi. Red'in yüzünde hafif bir gülümseme belirdiğinde Lane ve Mia'nın ne yaptığını düşünüyordu. Red anılarına dalmışken Lane ve Mia'yı bebekken bıraktığı günler aklına gelmişti. Daha sonra yavaş yavaş zaman geçerken yeniden doğduğu anıları.. Red bunları düşünüyor ve silah teknikleri oluşturuyordu. O zamandan beri toplam 23 yıl geçmişti.

Red her gün geçmişini düşünüyordu ve yaptığı hataları ve komik anıları ile gülüyordu. Red bir çok teknik geliştirmiş ve sarı gözünün sırlarını tamamen çözmüştü. Red bir kez daha gözlerini kapattığında yine anılarına daldı bu sefer ise Akiri Lewin'in anılarına göz gezdiriyordu. Red, Akiri'nin korkutucu derecede intikam dolu hayatına göz gezdirirken bir çok kez ağlamıştı. Bir çok dostunu kaybetmiş ve geriye sadece canından bile daha çok sevdiği dostu olan ejderhası kalmıştı. Akiri en tepeye ulaştığında yaşadığı binlerce yıllık tecrübeyle insanlığı kontrol ederken içinde bir karamsarlık vardı. Red uzun zaman sonra tekrar bu karamsarlığı hissetmişti "Ben ne yapmalıyım?" Red gözlerini açtığında dışarı çıktı ve kılıcına baktığında "Sanırım bu gün yeni bir şey denemeliyim. Madene ineceğim!" Red yaptığı kürekle belirlediği bir noktayı kazmaya başladı..

Red'in kazıya başlamasından beri 2 yıl geçmişti. Red bir çok maden bulmuş ve artık taşları ve toprakları değerlendirerek bir çok yapı yapmıştı. Red'in ilk geldiğinde yaptığı tahta evle birlikte toplam 7 tane daha bina olmuştu. Bunlar demirci atölyesi, depo, kütüphane, simya odası gibi sıralanırken halen aklında bir çok şey olan Red durmadan çalışıyordu. Red yeni kılıçlar yaparken bir müze bile açmıştı. Red zaman geçti ve bu dünyada toplam 58 yıldır buradaydı. Red'in bütün anıları bitmişken artık binaları geçmişti ve bir şehir olmuştu. Şehirde kimse olmamasına rağmen dükkanlar ve bir çok işletme yerleri vardı..

Red bütün aklındaki planları bitirdiğinde karamsarlık dönemine girmişti ve sadece düşünüyordu. Kendisi bile ne düşündüğünü bilmiyordu. Red dışarı çıktı ve kendi emekleriyle yaptığı şehre doğru baktığında "Heykel mi yapsam acaba?" Red'in aklına gelen anlık fikirle büyük bir kayayı aldı ve oymaya başladı. Red'in oymacılığının ardından günler ayları, aylar yılları kovalıyordu. Red burada toplam 74 senedir buradaydı! Her evin içinde farklı oymalarla aileler yapmıştı. Dükkanlara çalışanlar yapmış ve müşteri olarak bir çok çocuk yapmıştı. Red biraz zamanın geçmesiyle tek tek anılarındaki ailesini yapıyordu. Bütün hayatlarındaki ailelerinin heykelini yaparak birleştirdi ve sarayındaki tahtının yanındaki güzel ve hoş gözüken bir kısma koymuştu..

Red şehrinde konuşmasa da gördüğü her kişiye selam veriyordu ve tanıdığı kişilerle gülüyor ve tek başına sohbet etmeye çalışıyordu. Red bir zaman sonra yeniden sıkılmaya başlamış ve sarayına giderek ailelerinin önüne geçerek oturdu. Hepsi gülen suratla bakarken Red'in yüzünde soğuk ve yalnızlık ifadesi vardı. Bakışlarına bile göz göze gelmek istemezdi kimse..

Red bir yıl boyunca gerçek yalnızlığın duygularını hissediyordu. Hiçbir şey yapmıyordu ve sadece uyuyor, kalkıyor ve yemek yiyordu. Red bir gün ilk kez saraydan çıktı ve göle doğru giderek manzaraya doğru bir kez daha baktığında geriye döndü ve bir çok malzeme alarak yola koyuldu. Red şehirden uzaklaşırken nereye gittiğini bile bilmiyordu. Red sadece yürüyordu ve yeni manzaraları görmek istiyordu. Red şehrinden ayrılalı 18 sene olmuştu. Red bütün bu yıl boyunca tamamen dolaşmıştı bu dünyayı..

Red tekrar şehrine geldiğinde yeniden bütün gördüğü manzaraları unutmuş ve soğuk ifadeyle ailelerinin önüne geçti. Red "Neden bu kadar yalnızım? Neden bunları çekmek zorundayım? Sadece mutlu bir hayat istemiştim.. Ama ne zaman mutlu olmaya kalksam otur diyor yalnızlığım.." Red ayağa kalktı ve bıçağını çıkardığında kalbine doğrulttu ve gülmeye başladı. Red'in ağzından bir söz daha döküldü "Bir insan en olmadık şeylere dahi gülüyorsa yalnızdır demektir." Red bıçağını fırlattı ve sararın taşlarının arasında sıkışıp kalığında ayağa kalktı ve kararlılıkla sarayından çıkarak ilk evine gitti ve gölün karşısında oyduğu mağaraya girdiğinde taş duvarlara yazılar yazmaya başladı.

Red'in bu dünyada toplam 99.Yılı olmuştu. Red bir çok kitap ve şiir yazmıştı. Red son günlerini geçirirken rahatlamaya başlamıştı. Red'in yazdıklarını okuyan bir kişi kesinlikle bu kişiyi överdi ve kesinlikle yanında böyle bir bilgenin olmasını isterdi..

Red son gününü de geçirmesiyle tekrar taht odasına geldiğinde yalnızlığa baktı ve yumruğunu sıkarak vurabildiği kadar sertçe vurduğunda Y taklalar atarak duvara yapışmıştı. Red'in yüzünde bir ifade bile yokken 8.Tahtın sahibi Ka'nın yanına gittiğinde yeniden ışınlandı ve gözlerini açtığında bile her yer karanlıktı.. Red bu sefer sınandığı şeyin karanlık olduğunu anlamıştı!!


Okuduğunuz için teşekkürler :)

Seçilmişin İntikamı : Yeniden Doğuş (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin