★Bölüm 58★

152 21 7
                                    

Red'in öldürme niyeti yüzünden yakınlardaki hizmetçiler bayılmıştı. Red kılıcıyla ileri atıldığından saniyeler içinde öndeki adamın bağırsakları yere dökülürken arkadaki adamın kafası organların üstüne düşmüştü. Red'in yüzündeki zevk alma ifadesi tam bir iblisi andırıyordu. Red son kalan iki kişiye doğru ilerledi ve kılıcını hızla yere sapladığında sağ ayağından aldığı ivmeyle birlikte ikilinin boynunu tuttu ve duvara yapıştırdığında iki muhafız Red'in gözlerine bakmalarıyla altlarına işemişlerdi. Red ikilinin boğazını yavaş yavaş sıkarak öldürdüğünde hepsinin ölmesiyle elindeki kanı cesetlerin üzerine sildi. Red yere saplanan kılıcını geri aldı ve yüzüğüne geri koydu.. Aurora uzaktan izlerken vücudu tamamen titriyordu. Bu nasıl bir güçtü?! O güç için neyi feda ediyordu?!

**********

Bir Hafta Sonra...

Red ve Aurora büyük kişilerin dikkatini çekmişlerdi. Red sayesinde hem krallık hem de Aurora'nın ünü artarken Red bir haberle görevini bıraktı ve Jasmine'nin yanına doğru gitti. Red ormandaki kan izlerini görmesiyle bir suikast olduğunu anlamıştı. Red hızla yıllardır edindiği tecrübeyle izi sürmesiyle bir mağaraya ulaşmıştı. Red ulaşmasıyla taze kanlara gelmişti. Red mağaradan duyulan kısık sesleri duymaya başladığında aurası yayılmasıyla içerideki bütün herkes donakalmıştı.

Red bütün bedenine güç verdiği anda mağaranın en dibine saniyeler içinde varmıştı. Red işkence sandalyesini görmesiyle vücudunun değişikliği açıkça beliriyordu. Red işkence edilen Anos'u görmesiyle aklına yaşlı adamın dedikleri geldiğinde sinirden bütün bedeni titriyordu. Red diğer ikiliye bakmasıyla aurası tamamen hiçliğe karışmıştı. Suikastçı gruptan biri Red'in omzunu tuttuğunda yüzünde bir el hissetmişti. Bu Red'in eliydi! Red avucuna doğru zehir elementini yaydığı anda suikastçının ilk kıyafetleri eridi ve en sonunda derisi yavaş yavaş erirken adam acılar içinde haykırıyordu. Red'in yüzündeki zevk kelimelere bile sığmayacak kadar iblisimsiydi. Red derisi eriyen adamı halen bırakmamıştı ve adamın kemikleri yavaş yavaş yok olmaya başladı. Önce bacakları, kolları sonra gövdesi yok olurken en sonunda kafatası da yok olmuştu. Red diğer suikastçılara dönmesiyle işkence edilen Anos, Astrid ve Jasmine'yi görmüyordu bile..

Red'in kollarında yeşile karışmış siyah bir buhar gözükürken buhar dokunan her şeyi eritiyordu! Red yavaşça ilerlerken bir suikastçı hemen Jasmine'nin arkasına geçti ve boğazına kılıcı dayadığı anda "D-Dur gelme!" Red göz ucuyla baktı "Öldür." Suikastçının bütün bedeni titremişti. O soğuk ve kesinlik belirten kelime.. Kendi yoldaşını bile umursamayan bir kişi nasıl olurda ustasıyla tehdit edilirdi?! Suikastçı hançerini elinden düşürdü ve dizlerinin bağı çözülerek yere düştüğünde tek ışık kaynağı olan meşaleyi düşürmüştü. Meşale düşmesiyle ateşini kaybetmişti ve mağara tamamen kapkaranlık olmuştu bir çift göz dışında!!

Acı çığlıkları, kanın damlarken verdiği korkutucu melodi ile birlikte ceset kokusu yayılırken anlık olarak bir ışık parlamasıyla bir varlık görünmüştü..

Acı çığlıkları, kanın damlarken verdiği korkutucu melodi ile birlikte ceset kokusu yayılırken anlık olarak bir ışık parlamasıyla bir varlık görünmüştü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jasmine, Anos ve Astrid bunun kim olduğunu anlamışlardı. Ancak nasıl? Nasıl olabilirdi?! Bir kişi nasıl bu kadar güçlenebilirdi? Ve bunun için verdiği bedel neydi? Red bütün hepsini öldürmesiyle vücudu eski haline dönmüştü. Red hoş bir gülümsemeyle "Nasıl oldu da yakalandınız ezikler?" Jasmine konuyu dağıtan Red ile "Pusu kurdular p*çler.." Red "Ahahaha! Usta? Siz pusuya yakalanır mıydınız? Ahahaha!" Jasmine'nin yanakları kızarmasıyla Red, Anos'a baktı "Sana ne oldu? İki üç tırnağın kopmuş ve bu yüz ifadesi ne böyle?" Anos sırıttı "Çöz beni göstereyim o yüz ifadesini!" Red elini iki yana salladı "Ah ah.. Kurtarmaya geliyorum gene de hoş karşılanmıyorum.. Öyleyse kendi başının çaresine bak kardeşim." Red en son Astrid'e döndü. Red hızla hançerini fırlattı ve ipler kesilmesiyle Astrid rahatlamıştı. Red, Astrid'e yaklaştı "Ayağa kalkma bekle biraz." Red, Astrid'in karnına elini koydu ve iyileştirmeye başladı..

Red herkesi iyileştirdikten sonra dışarı çıktığında Astrid'i kucağında taşıyordu. Nedeni ise neredeyse kırılmış bir ayak bileğiydi.. Red "Nasıl becerdin?" Astrid ses çıkaramadı. Çünkü ipten kurtulmaya çalışırken olmuştu.. Astrid konuyu değiştirerek "Ne yani ağır mıyım demek istiyorsun?" Red "Ha? Ne demezsin.. Kollarım ağırdı valla." Astrid yumruğunu sıktı ve Red'in göğsüne vurdu. Red hissettiği acıyla "Ah! Ne vuruyorsun?!" Astrid "Odun.." Red "Odun mu? Ne odunu? Ben mi? Ha ha ha sen beni tanıyamamışsın.." Red ve Astrid tartışırken grubun morali düzelmişti. Jasmine "Ee susun biraz çifte kumrular. Nerede kalacağımızı kararlaştıralım." Astrid kıpkırmızı oldu "Ç-Çifte k-kumru mu? Usta yanlış yanlış anladınız! Red bir şey desene!" Red ses çıkarmadı sadece gülümsedi. Red "Sizleri kendi sarayımda ağırlayabilirim." Bütün grup sessizliğe gömüldü. Anos bir anda "Saray!! Kardeşim benim!!" Red yaklaşan Anos'a tekme attı ve geriye doğru uçan Anos ağaca çarpmasıyla "Ne vuruyorsun be?!" Red "Sanki aklından geçeni okuyamıyorum. Merak etme en alt katta istediğin yer var." Astrid ve Jasmine aynı anda Anos'a döndüler "Sapık.." Anos gülümsedi "Zevk alın zevk! İki de bir savaşıyoruz!" Red kıkırdamaya başladı.. 

Red, Astrid, Jasmine ve Anos saraya varmasıyla bütün muhafızlar diz çöktü. Muhafızlar hep bir ağızdan "Hoş geldiniz Efendi Red!!" Red kafasını salladı "Ben gittikten sonra önemli bir durum oldu mu?" Yetkili muhafız öne çıktı "Hayır efendim. Her şey stabil!" Red kafasını salladı ve tam giderken muhafız "Efendim şu istediğiniz şey hakkında." Red ciddi bir yüzle "Hazır mı? Açıkça söyle." Muhafız diz çöktü "Bütün birlikler en üst donanımla savaşa hazır efendim!" Red sırıttı "Güzel güzel! Birazdan geleceğim misafirlerimle biraz konuşacağım." Muhafız "Emredersiniz efendim!" Red ve üçlü sarayın içine girmeleriyle birlikte üçlü aynı anda "Savaş mı?!" Jasmine arkasından tekrar "Neler oluyor Red?" Red sırıttı "Kral değişiyor!" Üçlü şaşkınlıkla Red'e bakarken odaya gelmişlerdi. Red, Astrid için şifacılara emir verdi ve yemek masasını ayarlattı. Red bir kaç konuşma yaptıktan sonra güç ölçme aletine girdi.

Adı : Red Aerna

Ruh Seviyesi : 14

Ruh Gücü : 16000

Fiziksel Güç : Ölçülemedi.

Unvan : HİÇLİĞİN KURALSIZI!!!

Red unvanını görmesiyle sırıttı "Zaten biliyordum." Red sistemdeki kaydı sildi. Bu sırada Red'in gözlerinin rengi altın sarısı rengindeydi. Red uzun eğitimi sırasında önceki hayatında bile öğrenemediği bir gerçeği öğrenmişti. Bu ise tek kendisinin kuralsız olmadığıydı! Red'in kendisi hakkında bildiği tek yegane bilgi ise Red ilk kuralsızın reenkarnasyonuydu! Hiçliğin Kuralsızı.. Hayır asıl ismi bu değildi. Asıl ismi yoktu. O bir hiçti. Var olmaması gerek tek varlıktı ancak vardı. Bir hata belki de bütün kurallar hiçlik yüzünden kurulmuştu. O hiçlikti! Herkesin korktuğu varlıktı! Red'in bedeninden karanlık bir aura çıkarken benliği ortaya çıkmak istiyordu. Red sırıttı "Evet güzel ve sanatsal bir savaş yapacağız. KARDEŞİM!"

 KARDEŞİM!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 

Okuduğunuz için teşekkürler...

Seçilmişin İntikamı : Yeniden Doğuş (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin