★Bölüm 62★

155 18 6
                                    

Red derin nefes aldığında sanki gücünün arttığını hissetti "Daha demin ne oldu?" Hiçlik gülümsedi "Biliyor musun ben çok üşengeç biriyim. O yüzden kendimi güçlendirmek için sağ solda koşmadım nefes aldığında güçleniyordum." Red yutkundu "Gücümüzü kendimiz mi yarattık diyorsun?" Hiçlik sırıttı "Evet. Aynen öyle! İşte o yüzden bütün kuralsızlar bizden korkar." Red merakla "Kuralsızlar diyoruz ancak aslında bizler neyiz?" Hiçlik sinirli ses tonuyla "Kuralsızlar dediğim kopyalar bizim kopyamızdır! Evrene meydan okuyarak saçma saçma yok kusursuzluğa ulaştım diyerek kuralsız olduğunu söylerler. İşte bu aptallara kuralsız deniyor. Bir de evrenin hükümdarı diye saçma bir şeyde vardı değil mi? Sen olmuştun sanırım.." Red kendinden utanmıştı. Hiçlik "Her neyse hadi yürü artık daha sonra bolca konuşmak için zamanımız olacak şimdilik git kaç gündür bekletiyorsun Astrid'i!" Red'in yüzü kızardı "S-Sen! Öf.. Neyse." Red parçacıklara dönüştü ve sarayın bahçesinde ortaya çıktı.

****************

Red sarayına gelmesiyle Astrid'in yanına gitti. Astrid ile sohbet ettikten sonra Red içindeki hiçlik sayesinde uzun zamandır hissettiği şeyi söyledi "Astrid ben.. Seni seviyorum!" Astrid dondu kaldı ve Red'e bakarken maskesinin altından tutarak maskesini çıkardı. Astrid maskesini çıkarmasıyla melekleri bile kıskandıracak kadar güzel bir yüzü ve kusursuz vücuduyla birlikte uyumu ile kendisinin özel olduğunu söyleyen bir aurası vardı. Red sanki büyülenmiş gibi Astrid'e bakarken Astrid "B-Bende.. Seni seviyorum!" Red kendi tutamadı ve Astrid'in dudağına yaklaştı..

Red yavaşça gözlerini araladığında bir yatakta olduğunu fark etti. Red dün olanlar hatırlayınca sırıttı ve yanında uyuyan Astrid'e baktı. Red, Astrid'in yanağından öptükten sonra bir mektup bıraktı ve içi burkulsa bile saraydan ayrıldı. Red ayrılmasıyla Hiçlik "Bu kadar üzüleceğini bilseydim en baştan o karıncaları öldürürdüm.." Red iç çekti "Keşke öldürseydin. Her neyse bu bir son zaten. Ayrıca her gün Astrid'i izleyecek birini bıraktım içim rahat olacak." Red bir kaç saat boyunca durmaksızın koştuktan sonra bomboş bir alana gelmişti. Hiçlik "Şimdi yere otur ve hiçliğe karıştığını düşün." Red, Hiçliğin dediği gibi yapmasıyla bütün vücudu dünya üzerinden sanki çekiliyordu. Hiçlik, Red'in strese girmesiyle "Sakin ol! Zamanla alışacaksın." Red kafasını salladı ve bütün bedeni yok olurken aniden farklı bir hava almasıyla gözlerini açtı.

" Red kafasını salladı ve bütün bedeni yok olurken aniden farklı bir hava almasıyla gözlerini açtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiçlik gülümsedi "İşte burası benim ilk doğduğum dünya. Burada büyü yada herhangi bir anormal güç yok." Red şaşırmıştı "Nasıl yani? O zaman burada nasıl yapacağız? Ayrıca böyle bir dünya var mıymış?!" Hiçlik sırıttı "Burada bir tavşanı avlayacağız." Red gülümsedi "İsmini hatırlıyor musun?" Hiçlik "Hiç unutmadım.. Markus ???!" Red'e bir kaç ayrıntı verdikten sonra bu dünyayı az çok anlattı. Red sokaklardan gezerken bir çok kadın kendisine bakıyordu. Red bunu hiçliğe sorduğunda Hiçlik "Kostüm giydiğini sanıyor olabilirler." Red "Anladım. Bu arada senin evin nerede?" Hiçlik "Az kaldı." Red iç çekti ve yürürken sonunda durmasıyla büyük bir villaya gelmişlerdi.

Red villanın demir kapılarının içinden geçerek girdiğinde bir anda korumalar etrafını sardı. Red garipseyerek hepsine baktı. Normalde buranın koruması olmadığını söylemişti Hiçlik. Korumalardan biri "Sen kimsin?!" Red "Ben buranın sahibiyim!" Korumalar birbirilerine bakarken yaşlı bir adam kapıdan çıktı. Usta "Evlat. Burası benim mülküm! Burayı iki yıl önce kendi paramla satın aldım!" Red sırıttı "Ne kadara aldın?" Usta "225 milyon!" Red "Ancak para benim elimde değil ihtiyar.." Usta şaşırdı "Nasıl yani?" Korumalardan birisi "Sen ustaya ihtiyar mı dedin?! Sen ne cüret il--" Korumanın bir anda sesi kesildi ve yere düştü. Red sinirli bir ifadeyle "Konuşmana izin verdiğimi hatırlamıyorum!" Red, büyük ustaya baktı "Bu evi aldığın kişiyi buraya çağır biraz sohbet edeceğim." Usta savaşmak istemediği için telefonuyla birini aradı.

Bir kaç dakika içinde lüks arabasıyla biri demir kapıdan girdi. Red gelen takım elbiseli adama baktı. Takım elbiseli adam, Red'i görmezden gelerek ustaya selam verdi. Red arkadan yüzünde ufak bir sırıtma oluşmuştu. Red bir anda kaybolmasıyla ustanın gözleri açılmıştı. Red takım elbiseli adamın arkasında belirdi ve omzundan tuttu "Bu evin asıl sahibini tanıyor musun ki satıyorsun?!" Adam kibirli bir şekilde arkasını dönmesiyle birlikte "Sen kim oluyors--" Red adamın yüzünü tuttu ve evin içine doğru fırlattı. Bir kaç kapı kırılmasıyla merdivenin altındaki taş kısma çarpan adamın izi çıkmıştı. 

Adam hızla "B-Bu ev boştu efendim! Kaç yıllardır bakıyordum hep boştu! B-Bende.." Red tekrar kayboldu ve adamın önünde belirdi "Ve sende sahiplenerek sattın öyle mi?" Adam korkuyla kafasını salladı. Red kahkaha atmaya başladı. Bütün herkes Red'e bakarken içlerindeki korku hissi artıyordu. Ustaları bile Red'den korkmuştu. Red "Ahahah! Benim mülkümü satarsan sonun ölüm olur!!" Merdivenden izleyen ustanın biricik kızı izlerken adamın kafası parçalanmıştı. Red üstüne kan sıçramasıyla adama baktı. Red "Hiçlik bunlarda böcek gibi.. Her neyse Özümse!" Adamın vücudu parçacıklara ayrılarak Red'in bedenine girdi.

Red kafasını kaldırdı ve merdivende duran orta yaşta olan kıza baktı. Red hiçbir şey demeden usta denilen kişinin yanında belirdi "Bundan sonra ben burada kalıyorum. Senin para vermen s*kimde değil. Ayrıca sizi kovmuyorum burada benimle yaşayabilirsiniz!" Usta dizlerinin üstüne çöktü "İsmimim Daniel efendim! Lütfen bizim burada kalmamıza izin verin." Red kafasını salladı "Red. İsmim Red." Daniel diz çökmeye devam ederken Red iç çekti "Ayağa kalk. Ne kadar aslında benim mülküm olsa da sende para verdin." Daniel ayağa kalktı. Red aklına takılan bir soruyla "Bu arada sizlerde bir güç hissediyorum." Hiçlikte aynı şekilde şüpheye düşmüştü. Daniel "Evet. Efendi Red gençken bir usta sayesinde yetişime başladım." Red "Yetişim mi? Hm.. Sanırım hatırlıyorum onu.." Hiçlik kıkırdadı "Sen mi hatırlıyorsun? Ahahah!" Red gülümsedi ve içinden "Ne var hatırlıyorum tabi!" Daniel izin isteyerek herkese durumu açıkladı.

Red aslında Daniel'in neden kabul ettiğini biliyordu. Buraya geldiğinde herkesin morali bozuktu ve savaşta olduklarını anlamıştı. O yüzden kendi gücünü göstermişti. Tabi Red için azıcık bir güç olsa bile.. Red villadan çıkacağı sırada arkadan bir ses duydu ve durdu. Red kendisine seslenen kıza baktığında merdivendeki kişi olduğunu fark etti. Kız yakınına gelmesiyle "Ş-Şey merhaba efendim.." Red gülümsedi "Merhaba? Bir şey mi lazımdı?" Hestia "B-Benim ismim Hestia. Acaba bende sizinle gelebilir miyim?" Red düşündü "Tabi bir mahsuru yok." Hestia hızla arabasının anahtarını çıkardığında Red "O ne?" Hestia "Araba anahtarı daha hızlı oluruz." Red gülümsedi "Onu yerine koy. Ayrıca yaklaş biraz." Hestia anahtarı cebine koyduktan sonra Red'in yanına yaklaştı. Red, Hestia'nın omzuna bir kez dokunduktan sonra Hestia bir anda havalandı. Red korkuyla çığlık atan Hestia'ya dönerek gülümsedi "Gözlerini kapat senin için baya hızlı gideceğiz." Hestia hızla gözlerini kapattıktan bir saniye sonra Red "Artık açabilirsin." Hestia şaşkınlıkla gözlerini açtığında şehirde olduğunu görmesiyle ağzı açık kalmıştı...


Okuduğunuz için teşekkürler...

Seçilmişin İntikamı : Yeniden Doğuş (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin