★Bölüm 52★

166 17 10
                                    

Red, Astrid'e baktığında gülümsemesine karşı duramadı. Her baktığında içinde güzel bir duygu oluşuyordu. Red yavaşça doğrulduğunda kafalarının üstündeki çantadan eşyalara baktı. Red getirdiği hatırladığı eşyayı bulduğunda rahatlamıştı. Bu bir bıçaktı! Bu bıçak körelmişti ancak vereceği hasar güçlü oluyordu. Ayrıca bununla yeri kazabilirdi! Red bıçağı zemine saplarken Astrid'in uyanmamasına dikkat ediyordu...

*******

Red uzun süre uğraştıktan sonra boşa çalıştığını anlayınca Astrid'e baktı ve gülümsedi. Red ruhsal gücü ile hızlı bir şekilde çıktığında canavar fark etmesiyle birlikte ormana doğru koşarken canavar çadırın yanından geçerek Astrid'i hissetmemişti. Red arkasına doğru baktı koşarken ve gülümsedi kendisinden güçlü olan bir kıza yardım etmişti. Red hayatını tehlikeye atarak ormanda koşarken arkasında bir ayak sesi yaklaştığında öleceğini anlamıştı. Red kafasını çevirdiği anda kırık bir boynuz sırtından vurdu. Red bir kaç ağaç kırarak ileri doğru taklalar atarken bir taşa çarpmasıyla bilinci kapanıyordu. Red'in sol kolu kırıktı ve bir çok kaburgasındaki kemikler parçalanmıştı..

Jasmine uzaktan izlerken yardıma gitmek için hızla koşuyordu. Canavar hızını aldı ve tekrar Red'e vurmasıyla Red'in karnına vurmuştu ve taşın içine girmişti. Red taşı kırmasıyla dağın içinde bir boşluğa doğru düşüyordu. Jasmine gördüğü anda göz yaşları içinde canavarın boynuzundan yakaladı ve bir yana savurduğunda hızla Red'in düştüğü yere baktığında sonu gözükmüyordu. Jasmine zorlukla yumruğunu sıktığında kalbi sıkışmıştı. Jasmine sinirle canavara doğru ilerlediğinde kutsal bir aura canavarı bastırıyordu. Hayır sadece aurayla parçalıyordu!!

Jasmine canavarı öldürmesiyle Astrid'in yanına gitti ve Red'in yaptığı olayı söyledi. Astrid uzun zaman sonra ilk kez ağlamıştı. Astrid zorlukla maskesini çıkardığında masmavi gözleri, gümüşten renk almış gri saçlarıyla birlikte beyaz teni ile cennetleri kıskandıracak kusursuz güzelliği dünya tarafından bir kere daha görülmüştü.. O günden sonra bir kaç hafta geçmişti..

Red yavaşça gözlerini aralarken vücudunun her bir yerinde sarı ışık parlıyordu. Red kapkaranlık oyuğun içinde bir güneş gibi parlıyordu. Red etrafına bakınırken yavaşça ayağa kalkmaya başladığında yaralarının iyileştiği fark etmişti. Bütün her bir yarası ve sanki kemik kemikleri yeniden oluşmuştu. Red ayağa kalktığında nasıl buraya düştüğünü hatırladı. Red içinden 'Buraya düşerek ölmemem.. Gerçekten ben korunmuşum.' Red içindeki genç adama teşekkür ediyordu binlerce kez..

Red etrafına bakarken vücudundaki parlaklık sönmesiyle etraf kapkaranlık olmuştu. Red bir şey görmediği için yere oturdu ve meditasyona girerek sarı elementin gücünü kontrol etmeye çalıştı. Red bir kaç gün sonra kolundaki damarlar sarı renkte parlıyordu. Ayrıca güçle taşıyorlardı!! Red aldığı ışıkla düştüğü bölgeye gezerken canavar sesiyle irkildi. Red yerde gördüğü sivri taşı eline aldı. Red yılana doğru baktığında göz göze gelmişlerdi.

Yılan, Red'e doğru sürünerek ilerlerken Red elindeki sivri taşı avucunun içine sakladı. Red bir hançer fırlatacak gibi taşı tutarken yılan yakına gelmesiyle belini eğerek birazda ivme alarak taşı son gücüyle fırlattığında yılanın gözüne saplanan taş biraz daha içeri doğru girdiği sırada Red arkasından taşın saplandığı yere ateş topu fırlattığında yılan acı içinde yere serildi. Red'in vücudundan zehir çıkarak yılanın her bir yanına değdiğinde öldüğü anlaşılmıştı. Red etrafına bakarak yılanın cesedinin yanına gitti. Red yılanın ağzını açarak iki dişini kopardı. Bunlar sivriydi bir silah olarak kullanabilirdi. Red uzun uğraşlar sonucunda bıçağa benzetmişti iki dişi..

Seçilmişin İntikamı : Yeniden Doğuş (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin