47.BÖLÜM

5K 492 77
                                    

Keyifli okumalar❤

*

Ağlamaktan kızaran gözlerimi silmeye çalıştım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kafam yerle bir olmuş sanki düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim.

Korkuyordum.

Azad'a bir şey olmasından deli gibi korkuyordum. O benim her şeyimdi. Evimdi, yuvamdı, ailemdi. Ben onsuz asla yaşayamazdım.

"Sakin ol bi Berçem," diz üstü çöküp karşıma geçti, Batı. Yaşlı gözlerimi ona çevirdim. Nasıl sakin olabilirdim? Saatlerdir ulaşamıyorduk ona. Hiç bir haber yoktu. Sadece bildiğimiz şey arabanın yandığıydı. İçinden Azad çıkmamıştı. Buna şükrediyordum ama ortalıkta da yoktu. Neredeydi bu adam?

Halimden etkilenmiş bir şekilde yüzü düşmüştü Batı'nın. Normalde ortalığı neşelendiren, her şeyi dalgaya alan adam gitmiş yerine sanki küçük kız kardeşini teselli etmeye çalışan bir abi gelmişti. Derin bir nefes alarak konuşmaya devam etti.

"Bak önemli bir şey olmuş olmalı yoksa böyle ortadan kaybolup gitmez Azad. Bunu benden iyi senin bilmen gerekiyor."

Benim bilmem gerekiyordu tabi. Ama kalbime söz dinletemiyordum işte. Eskisi gibi yasadışı işlere mi karışmıştı yoksa? Hayır hayır bu olamazdı. Kaç yıl olmuştu, o işleri bırakmıştı. Ama ya neydi bu olanların sebebi?

"Güçlü olmamız lazım yavrum. Bak en azından yaşadığını biliyoruz."

Annem bana sarıldıgında onu teselli etmeye çalıştım. Ama dudaklarımdan asla bir kelime dökülmüyordu. Ne diyecektim ki? Geçecek mi?

Deli gibi merak içindeydim. Keşke şuan kapı açılsa ve geldim deseydi. Önce sımsıkı sarılsaydım boynuna, sonra da çimdikleseydim her tarafını. Kaşlarını çatarak bana baktığında omuz silkseydim. Bana ne, beni bu kadar merakta bırakmasaydın deseydim.

Telefonumun melodisi kulaklarıma dolduğunda büyük bir telaşla kalktım ayağa. Başımın dönmesini umursamadan  Elifin uzattığı telefonu elime aldım. Azad! Azad arıyordu!

"Alo, Azad! İyi misin?!"

Karşı taraftan bir süre ses gelmeyince sabırsız bir şekilde yeniden konuştum. "Azad cevap versene!"

"İyiyim güzelim, merak etme bir şeyim yok."

"Ne zaman geleceksin?! Nerdesin?! Öldük meraktan!"

Gergin bir nefes aldığını duydum. İyi değildi. Bana yalan söylüyordu. Korku bütün bedenimi yeniden esir alırken sesini dinledim.

"Az kaldı,  bir işim var halledip geleceğim." Ben cevap vermeyince yeniden konuştu. "Batı'ya verir misin telefonu?"

Bir şey demeden telefonu Batıya uzattım. Ne işi vardı halledeceği? Ne zaman gelecekti? İçimde büyüyen tedirginlik yumağına biraz daha tutundum. Kesin başına bir şey gelmişti ve benden gizliyordu.

Kısa bir süre telefonda pür dikkat Azad'ı dinledi Batı. Ifadesiz yüzüyle  onu onaylayıp telefonu kapattı. Koltuklara oturmuş çaresizce ona bakan bizlere döndü,  gülümsemeye çalışarak konuştu.

"Hadi gidiyoruz. Yeni bir macera bizi bekliyor."

-

Batı bizi küçük bir apartman dairesine getirdiginde olayın anlamını hala kavrayamamıştım. Kucağımda uyuyan Liya'yı daha fazla taşıyamayacağımı anlayarak kanepeye oturdum. Annem de Umut'un elini tutmuş içeriye girmişken arkasından çocukların eşyalarının bulunduğu çantayla Elif girdi.

"Bizi buraya ne demeye getirdin Batı?  Biz de Azad abinin yanına gidiyoruz sanmıştık."

"Şişhh çok bağırma Liya uyanacak, " Sesimin fısıltıyla çıkmasına özen göstererek onu uyardım. Olayın yeni farkına varmış gibi eliyle tamam işareti yaptı.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin