"Bir şey yazmıyor burda. Zaten ne yazabilir ki? Küçücük çocuğa ağrı kesici mi vericez?" Umutsuzca elimdeki telefonu komodinin üzerine bıraktım.
Azad kucağında bas bas bağıran oğlunu sakinleştirmeye çalışırken bana yandan bir bakış attı. Tamam, biraz sinirli biraz da uykusuz olabilirdi. Ama bende en az onun kadar yorgundum ve artık ne yapacağımı şaşırmıştım.
Umut diş çıkarma döneminde olduğu için bazı geceler çok sancılı geçiyordu. Mesela bu gece. Kaç saattir ne susmuş ne de uyumuştu. Sıra sıra biraz ben, biraz Azad pışpışlamaya çalışıyor, uyumasina yardımcı olmaya calışıyorduk. Ama bir türlü başarılı olamamıştık.
"Bu böyle olmayacak,"
Azad, Umutu kucağıma bıraktıktan sonra telefonunu eline aldı. Susması için pışpışlamaya başladım. Ama yine de tek bir faydası yoktu. Çocuğum ağlayıp duruyordu. Azad kaşlarını çatmış telefon ekranına bakarken, mırıldandım. "Ne yapıyorsun ?" Meraklı bakışlarım uzerinde gezindi.
"Annemi arayacağım," Şaşkın bi şekilde ona baktım. "Saat gecenin üçü, uyuyordur." Umursamazca omuz silkti ve telefonu kulağına götürdü. "Çocuk helak oldu aglamaktan."
Umutun sesi odayı doldururken Azad dışarıya çıktı. Burda zaten annemin sesini asla duyamazdı. Yavaşça ayağa kalktım. "Hadi oğlum uyu biraz ne olursun, bittik artık." Ağlamak istiyordum. Hiç birşey yapamıyor olmak sinirimi bozuyordu. Ne biçim anneydim ben?
Azad odaya girdiğinde bana bile bakmadan dolaba ilerledi ve bir çarşaf çıkardı. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Çarşaflı ikiye katladıktan sonra yatağa serdi ve oğlumu benden alarak çarşafın üzerine yatırdı.
İki ucundan tuttuktan sonra bakışları beni buldu. "Tutsana diğer uçlarını," öylece ona bakıyordum. Böyle yapmamız ne işe yarayacaktı? "Ben böyle uyurmuşum çocukken, hadi sallayalım, belki uyur."
Umut mızıklayarak ağlamaya devam ederken bu da bi öneri diyerek çarşafın diğer uçlarını tuttum ve yavaşça sallamaya başladık.
Kısa bir süre geçmişti ki oğlumuz uykuya daldı. Şaşkınlıkla baktım. Gerçekten uyumuş muydu? Azad dikkatli bir şekilde onu beşiğine yatırdı. Onun uyumasıyla yüreğime bir huzur kaplamıştı sanki.
Azad büyük bir yükten kurtulmuşçasına parmaklarını alnına götürdü. Sonra da bana gülümseyerek baktı. Ama benim içimdeki huzur yerini küçük bir hüzün parçasına bırakmıştı.
Paytak adımlarla dışarıya çıkıp onu odada tek başına bıraktım. Dolaptan aldığım bardağa biraz su koydum ve onu içtim. Istemsizce gözlerim dolmuştu. Bir anne çocuğunu nasıl uyutacağını bilmez miydi? Kaç saat boyunca aglamıştı yavrum. Belki de annem olmasa sabaha kadar ağlardı.
Azad yavaş adımlarla mutfağa girdiğinde ona bakmadım. Suyumu içmeye, daha doğrusu içiyor gibi yapmaya devam ediyordum.
"Çok fena uykum geldi," Esnerken yüzüne yayılan o dolgun dudaklarını izledim. Sonra da bunu yapmamın doğru olmadığına karar verip bakışlarımı ondan çektim. "Geldiyse uyu."
Homurdanmama karşılık güldü. "Niye sinirlendin sen yine," umursamazca omuz silktim. Sinirliydim işte. "Aman uykusuz kalma git uyu," yanıma doğru geldi ve kalçasını tezgaha dayadı. Bakışları beni bulduğunda yüzünde eğlenir bir ifade vardı.
"Sinirlenince çok güzel oluyorsun," Sanki küçük bir çocukla ilgileniyormuş gibi burnumu sıktı. Bu hareketi daha da sinirimi bozdu. Öfkeyle elini kendimden uzaklaştırdım.
"Bir şey sorucam," diye mırıldandım. Dikkatle bana baktı. Kaşları büzülmüş siyah gözleri ilgiyle bana bakıyordu. "Ben İyi bir anne değilim öyle değil mi?" Bir süre bana baktı. Sonra da beni kendine çekti. "Uykun gelmiş senin, saçmalamaya başladın. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomansaAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...