"Banane banane!"
Bıkkınlıkla Umuta baktım. Eski uslu, her şeye mutlu olan çocuğum nereye gitmişti? Yerine gelen bu mızmız, yaramaz çocukla nasıl baş edecektim? Bazen gerçekten ona yetemediğimi düşünüyordum.
"Paşam dışarısı çok soğuk nasıl oynayacaksın orada?"
Söylediğimi umursamadan omzunu silkti. Hala kapının kolunu tutmuş kilidini açmam için kararlı bakışlarla bana bakıyordu. Bu Azad'ın bakışlarıyla aynıydı. Bir tane Azad la uğraştığım yetmezmiş gibi küçük bir Azad daha gözlerimin önünde yetişiyordu.
"Aç!"
Keskin gözleri hala üzerimdeyken başımı olumsuz anlamda salladım. Dışarısı ona göre çok soğuktu ve hasta olma olasılığı çok yüksekti. Onun hasta olmasını elbette istemiyordum.
"Annem soğuk diyorum ya. Hadi gel başka zaman çıkalım,"
"Hayıy, şimdi!"
Sabrımın taşmak üzere olduğunu hissediyordum. Neden laf anlatamıyor ya da söz geçiremiyordum? Ben ona yetemiyor muydum?
Kapıda anahtar kıpırdaması oluşunca Azad'ın geldiğini anladım ve rahat bir nefes aldım. Umut'un yüz ifadesini o saniye de değişirken Azad kapıyı açmıştı bile. Bizi kapının önünde görünce şaşırdı. "Hayırdır? Neden burada bekliyorsunuz?"
Umut heycanla babasının kucağına atladı. "Annem beni sevmiyoy,"
Şaşkınlıkla Umuta baktım. "O ne demek sıpa," diyerek burnunu sıktı Azad. "Dışarıya çıkmama izin vermiyoy,"
"Ne dışarısı oğlum hava buz gibi," diyerek güldü Azad. Ben ise bu sorunu kendileri halletmeleri için çoktan mutfağa yönelmiştim. Oğlum gün geçtikçe daha da hırçınlaşıyordu. Ona ne söyleyip beni anlamasını sağlayacağımı bazen şaşırıyordum.
"Kuyabiye anne!"
Babasıyla beraber kurabiye yemeye geldiklerinde sorunu hallettiklerini fark ettim. Zaten hep Azad la daha iyi iletişim kuruyorlardı. Umut bana itiraz ettiği şeyleri Azada gelince hemen kabul ediyordu. Bu ne kadar tuhafıma gitse de umursamamaya çalıştım.
Akşam yemeğinden sonra Umutu uyuttum. Annem bu aralar Seray da kaldığı için üç kişiydik evde. Annemin yokluğunu fark ediyor muyduk? Her dakika.
Umutla ilgili bir sorun olunca direkt olarak annemi arıyor, sürekli onu rahatsiz ediyorduk. Ama bu elimizde olan bir şey değildi ki, o kadar alışmıştık ki varlığına her an yanınızda istiyorduk.
Bu tatlı kadına nasıl bu derece alıştım ve benimsedim inanın bilmiyorum. Her şey bir anda olmuştu. Sanki gece yarısı bir güç beni bu ailenin içine bırakmıştı ve geri kalan hayatıma burdan devam etmemi söylemişti.
Hiç şikayetçi değildim. O kadar güzel bir konumdaydım ki şuan.
Azad'ın karısı.
Umut'un annesi.
Filiz'in kızı ; Berçem.
Kendimi ilk kez bu denli kendim gibi hissediyordum. Mutlu, huzurlu ve aşık.
"Uyudu mu?"
Odasından çıktığım sırada Azad karşıladı beni. Başımı salladım gülümseyerek. Eliyle gelmemi işaret ederek beni odaya çağırdı. Yavaş adımlarla arkasından ilerledim.
"Ne oldu?"
Azad biraz meraklı biraz da telaşlı gözlerle yüzüme baktı ve elindeki küçük paketi bana uzattı. "Şu testi yapsana," elindeki paketi alınca kaşlarım çatıldı. Hamilelik testi mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
Roman d'amourAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...