YILLAR SONRA
Hayat.
Kelime olarak kısa ama anlam olarak uzun bir kelime. Söz deyimi koca bir ömür. Hayat gerçekten sanılan kadar uzun mu? Yoksa her şey yolunda olunca hızlı mı geçiyor zaman?
Galiba hızlı geçiyordu.
Oğlum on beşine girmiş kocaman adam olmuş, kızlarım çocukluk çağlarındaydılar. Daha çocuklarımı kucağıma aldığım günleri dün gibi hatırlarken şimdi sözümüzü bile zor geçiriyorduk.
Zaman nasıl olmuştu da bu kadar hızlı geçmişti?
Ama nedense geçen sadece zamandı. Bizim sevgimiz hep katlanarak daha da artmıştı. Yıllar geçtikçe muhabbetleri, sevgileri tükenen o karı kocalardan olmamıştık. Bu durumdan çok memnundum.
Burnumun gıdıklanmasıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Gözlerim ışığa alışıp, bakışlarım netleştiğinde Azad'ın üzerime doğru eğildiğini fark ettim. Yüzünü avcumun içine alırken uyku sersemliģi ile mırıldandım.
"Günaydın kocacığım."
"Günaydın demek için biraz geç kaldın karıcığım," diye mırıldandı Azad, yavaşça burnumu öpüp yataktan kalktı.
Kaşlarımı çattım. "Saat kaç oldu ki?"
Pencereleri açmış, güneş ışıkları bütün güzelliğiyle odaya dolmuştu. Azad gülümseyerek telefonun ekranını gösterdiğinde şaşkınlıkla ona baktım.
13.28 mi?
Yataktan doğrulmaya çalıştım. "Ya nasıl bu kadar uyuyabildim ki ben?" Bakışlarımı hala bana bakmakta olan ellerini şortunun cebine koymuş, karizmatik adama çevirdim. "Neden uyandırmadın beni? Kızlarla yüzmeye gidecektim."
"Şunun şurasında bir iki haftalığına tatile gelmişiz, ilk günden seni neden uyandırayım güzelim?"
Yeniden yatağa doğru geldi ve yanıma oturdu. "Hem onlar Elif ve Doğa'yla birlikte gittiler. "
Söylediklerini anlamaya çalışırken sordum. "Bu ev niye bu kadar sessiz? Diğerleri nerede? "
"Maya ve Yaren alışverişte, erkekler de balık tutmaya gitti."
Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim. "Bende öylece uyudum öyle mi?"
Parmakları yüzümde gezdi. "Dinlenmek için gelmedik mi biz tatile?"
Başımla onayladım onu. Ama yine de bu kadar uyumak beni rahatsız etmişti.
Daha dün gece gelmiştik, buraya. Uzun zamandır ailecek tatil yapmak istiyorduk. Okullarda yaz tatiline girince, ailecek kocaman bir ev kiralayıp Çeşme'ye gelmiştik.
"Madem evde kaldık," Ayağa kalktım ve üzerimdeki saten iç çamaşırını düzelttim. "Kahvaltı hazırlayalım o zaman," diye mırıldandım. Azad ellerini bana doğru uzatıp beni kendine doğru çekti. Ellerimi boynuna doladığımda güldü. "Buraya eve tıkılmak için gelmedik, hazırlan gidiyoruz."
Hazırlandığımda Azad beni dışarıda bekliyordu. Gökyüzünün güzelliğine aşık olmak üzereydim. Biraz nemli havası olmasa aslında yaşanacak çok güzel bir yerdi burası.
Yanına doğru ilerlediğimde elindeki su şisesini bana uzattı. Uzattığı şişeyi aldım ve elini tuttum.
Yıllar önceki her yere arabayla giden kişiler değildik artık. Yürüyüşü, birbirimizle daha çok muhabbet etmeyi sever olmuştuk son zamanlarda.
"Bizimkilere de ayıp oldu böyle," diye sızlandım. Gerçekten de öyle hissediyordum. Yani ilk günden de böyle onlardan ayrı olmamız biraz uygun düşmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomantizmAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...