Başımın içindeki ince sızıyla hoşnutsuzca kıpırdandım. Gözlerimi açmak istemiyordum, sabah olmuş muydu hemen? İnce sızı biraz daha artınca yavaş bir şekilde gözlerimi araladım. İlk önce buğulu olan görüşüm netleştiğinde dudaklarım mutlulukla kıvrıldı.
Başımdaki ince sızının nedeni işte şimdi belli oluyordu. Yaramaz oğlum saçlarımdan bir tutamını minik parmaklarına dolamış ve uykusunun içinde çekiştiriyordu. Dudakları hafif aralanmış, öyle huzurlu uyuyordu ki bütün gün bu görüntüyü izleyebileceğimi düşündüm.
Bakışlarım yatağın diğer tarafına kaydı. Azad kollarını sanki incitmekten korkar gibi oğluna dolamış, huzurla gözlerini yummuştu. Yüzümdeki şapşal gülümsemeyi bir türlü atamadım. Nasıl da guzellerdi böyle?
Umut'un parmaklarından saçlarımı kurtarıp yatakta doğruldum. Yavaş hareketlerle banyoya ilerledim. Kapıdan içeriye girerken bizimkilere bakmayı da ihmal etmemiştim.
Kısa bir duşun ardından havluya dolanıp odaya girdim. Azad yatakta yoktu, uyanmış olmalı diye geçirdim içimden. Oglum hala mışıl mışıl uyurken kollarını iki yana açmıştı. Çift kişilik yatağın üzerinde küçük bir kedi gibi duruyordu.
Bakışlarımı ondan güçlükle çekerek dolaptan beyaz çamaşır takımını aldım. Tam üzerime giymiştim ki Azad uykulu bakışlarla içeriye girdi. Bakışları hem bende dolanırken hem de yatağa ilerledi. Umutun üzerini dikkatle örterken konuştu.
"Beyaz iyi durmuş,"
Yanıma ne ara geldiğini anlayamadan parmakları kalçamı kavradı. Bu hareketini beklemedigim için ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Güldü bu halime, "hazırlıksız mı yakaladım?" Parmakları kalçamdan yukarı çıkıp belimde durdu ve beni kendine doğru çekti.
Sesli bir şekilde yutkundum. Dudakları boynumda gezmeye başladığında Telaşlı bir şekilde soylendim, "Dersim var," bunu umursamadan bedenimi kor alevleriyle yakmaya devam etti.
Nasıl böyle etkileyebiliyordu beni her defasında? Hiç mi değişmezdi insanın hisleri?
Oysa eskiden aşkın varlığına inanmaz, sevginin gün geçtikçe azalacağına inanırdım. Bu inancımı kırmak için mi gönderilmişti Azad bana? Ona olan aşkım da sevgim de gün geçtikçe katlanarak artıyordu.
Beni iyice kendine bastırmışken kendimi toparlamaya çalışarak bedenimi ellerinden kurtardım. "Gecikiyorum," serseri bir gülüşle benden ayrıldı. Dolgun dudaklarını öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Bakmamaya çalıştım.
Çapkın bakışları yine beni bulduğunda üzerime çoktan bir tişört ve pantolon geçirmiştim bile. Yatağın başlığına yaslayarak beni izledi. Hızlı bir şekilde saçımı kurutmaya çalışıyordum.
Saçımın kuruduğunu anlayınca makineyi dolaba geri koydum. Saate baktığımda geç kalacağımı görünce ofladım. Her seferinde aynı sorunu yaşıyordum. Sabah derslerine hep geç kalıyordum.
"Ben bırakayım mı?" Diye sorduğunda başımı olumsuzca salladım ve yanına ilerleyerek dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. "Sen oğlumuza göz kulak ol yeter."
Tam arkama dönmüştüm ki güçlü parmakları bileğimi kavradı ve beni kendine çekip dudaklarımı örttü. Sıcak nefesini hissettiğimde kendime engel olamayarak parmaklarım ıstemsizce ensesine gitti.Öpüşü gittikçe derinlesirken zorda olsa, nefes nefese ondan ayrıldım.
"Geç kaldım," diye mırıldandım kendimi toparlamaya çalışırken. Azad nefes nefese hala dudaklarıma odaklıydı. Yanından ayrılmak gelmedi içimden. Bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Siyah gözleri kısılmış dikkatle bana bakıyordu. Parmaklarımı kirli sakallarında gezdirdim ve dudağına kaçamak bir öpücük kondurup kapıya koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
Roman d'amourAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...