"Ya manyak mısın kızım, işim gücüm var benim!"
Elif beni arabaya zar zor tıktığında arabanın içinde gördüğüm kişilerle söylenmelerimin yerini kısa bir sessizlik aldı. Şaşkınlığımı üzerimden attıgımda araba hareket etmişti bile. "Sizin ne işiniz var burada?"
Bilge arabayi sakince kullanmaya devam ederken Evrim ön koltuktan bize dogru dönerek gülümsedi. "Senin biraz kafa dağıtmaya ihtiyacın varmış, bizde yardımcı olalım dedik."
Onaylamaz bir şekilde onlara baktım. "Nerden çıktı bu kızlar? Yani geldiniz niye haber vermiyorsunuz? Adam kaçırır gibi tıktınız beni arabaya, hiç yakışıyor mu size." Kollarımı memnuniyetsiz bir şekilde göğsümde birleştirdim.
"Sanki çağırsak gelecektin de," Elif bana bakarak göz devirdi ve sesimi taklit ederek konuşmaya devam etti. "Olmaz kızlar bir yere gelemem işim var benim. Akşam bize gelin oturalım, çocuklar erken uyuyor da bir yere çıkamayız."
"Ee yalan mı sanki soylediklerim?" Hepsi bana dik dik bakarken beni anlamayacaklarını düşünerek, yüzüm düşmüş bir şekilde nefesimi dışarıya verdim. Aile hayatı kurunca beni anlayacaklarını ümit ettim. "Peki, nereye gidiyoruz söyleyin bari de Azad'a haber vereyim."
Çantadan çıkardığım telefonu Elif bir çırpıda elimden aldı ve kapattı. Şaşkınlıkla ona baktım. Bunlar iyice delirmişlerdi. "Bugün kimseye haber vermek falan yok, sadece kendimize vakit ayıracağız."
Hepsinde bakışlarımı gezdirdikten sonra kararlı bakışlarına yenilerek memnuniyetsizce mırıldandım. "Siz çıldırmışsınız gerçekten."
-
Hafif yağmur çiselerken arabadan indik. Beni küçük bir dağ evine getirmişlerdi ve o kadar yüksekteydi ki yağmurun arasında kar taneleri de gökyüzünden iniş sağlıyordu. Siyah kabanımın üzerine damlalar düşerken başıma kapüşonumu geçirdim. Ayağımda neyse ki topuklu botlar yoktu da daha rahat yürüyebiliyordum.
Burası İzmir'den hayli hayli uzaktı. Neresi olduğunu da tam olarak anlamamıştım.
"Gerçekten dediğin kadar varmış," diye mırıldandı Elif büyülenmiş bir sesle. İçeriye gidince kapıyı kapattım. Karşımızda kocaman bir şömine yanmak için bizi bekliyordu.
İçerisi kahve tonlarında dizayn edilmişti. Pahalı deri koltuklar insanın hemen gözüne çarpıyordu. Kafamı Evrim'in gittiği yöne çevirdim. Amerikan mutfak göz çarpıcı bir şekilde ortaya diziliydi.
"Söylemiştim size güzel bir yer olduğunu," yumuşak bakışlarını bana cevirdi Bilge, "nasıl beğendin değil mi?"
Umursamazca başımı salladım. "Yani azıcık beğendim. Ama emri vaki yapmasanız daha çok beğenirdim."
Kollarımı küskünlükle göğsüme bağladığımda Evrim yanıma gelerek bana sarıldı. "Ama senin de kendine vakit ayırmaya ihtiyacın var kuzum," Bilge ve Elif de sarılmamıza eşlik etti.
"Bak bize kızma lütfen. O kazma kocan yok mu, sürekli sana annelik aşılıyor kendine hiç zaman ayıramıyorsun. Biz bunu biraz olsun hafifletmek istedik sadece,"
"Azad mi kazma?" Gülmeme engel olamadım.
Neden böyle düşündüklerine anlam veremiyordum. Bana annelik aşılamasında ne gibi bir sakınca olabilirdi ki? Ben ailemle vakit geçirmeyi çok seviyordum.
"Evet," diyerek beni onayladı, Bilge. "Elbette çocukların da önemli kocan da. Ama sen de önemlisin ve bu aralar bunu unutmuş gibisin."
Hep beraber koltuğa oturduğumuzda kızlar hala bana sarılmaya devam ediyordu. Bu hareketlerinin benim iyice yumuşamama neden olduğunu biliyorlar mıydı acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomanceAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...