İçimi ferahlatan ve beni daha da sarhoş eden bedene iyice sokuldum. Kollarımı iri bedenine iyice dolamış, gözlerimi yeniden uyumaya zorluyordum ama başımda ki ağrı uyumamı fena halde engelliyordu.
Gözümü hafif araladığımda Azad'ın hala uyduğunu gördüm. İçimde büyük bir üşüme duygusu nüksederken pencerenin açık olup olmadığını kontrol ettim. Kapalıydı.
Ama ben sanki bir yerden soğuk geliyormuşçasına üşüyordum. Kollarımı daha sıkı dolamaya çalıştım, sıcacık bedenine. Acaba kaloriferde mi bir sorun vardı?
"Azad," sesim çatallaşmış bir şekilde çıkarken boğazımda ki acı yutkunmamı engelledi. Başıma şiddetli bir ağrı saplanırken doğrulmaya çalıştım. "Azad, kalorifer mi bozuldu acaba?"
Guzel yüzünü gömdüğü boynumdan çıkardı ve gözleri yarı aralanmış bir şekilde bana baktı. "Saçmalama Berçem, içerisi sıcacık ne bozulması?"
Kaşlarımı çattığımda yatağa geri yattı. "Yat şuraya, dünkü olayı unuttum sanma, hala sinirliyim sana," diye söylendi. Onu umursamayarak kollarımı kendime doladım. "Ben çok üşüyorum."
Gözlerini tamamen açarak bana baktı. "Üşüyor musun?" Onu onaylarken yatakta seri bir şekilde doğruldu ve avuç içini alnıma yasladı. Sonra da emin olamamış bir şekilde bana yaklaştı ve dolgun dudaklarını alnıma yapıştırdı.
"Sen yanıyorsun."
Yataktan kalkıp beni bir anda kucağına aldığında, istemsizce kollarımı boynuna doladım. Sıcacık bedenine büyük bir açlıkla sokuldum. Gözlerim, başımın ağrısından dolayı kapanırken Azadın beni nereye götürdüğünü az çok tahmin edebiliyordum.
Bir anda başımdan aşağıya soğuk su akarken büyük bir öfkeyle söylendim. "Aptal adam, su çok soğuk!" Beni umursamadan kucağına daha da bastırdı. Soğuk su titrememi daha da arttırdı. Gözlerimi açmaya çalıştım. İkimizde sırılsıklam oluyorduk. "Üşüyorum, yeter artık," diye mırıldandım.
Bir süre daha soğuk suyun altında bekledikten sonra Azad beni yatağa yatırdı. Kıpırdayacak halim yoktu. Sahi ne olmuştu bana. Umursamaz bir şekilde üzerimdeki tişortü çıkardı ve öfkeyle homurdandı.
"Oh olsun hakettin sen bunu. Ne aramaya gittiniz Allah'ın unuttuğu yere."
Mızıklanarak üzerime yeni bir tişört giydirmesini izledim. Saçlarımı tepeden tokayla tutturdu. Büyük elleri yüzümü kaplarken hala bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Mutsuz bir şekilde dudaklarımı büzdüm.
"Hiç bakma bana öyle, yemezler."
Cevap verecek halim bile yoktu. Masum bakışlar atmaya devam ettim. Nasıl bir anda hasta olmayı başarabilmiştim? Dün orada soğuk gördüm diye hasta mi olmam lazımdı. Aferin Berçem. Başını belaya sokakta üstüne yoktu gerçekten.
Azad da haklıydı. Belki de o yüzden sesimi çıkaramıyordum. Beni onca saat aramış ama ulaşamamıştı. Yaptığımız büyük bir sorumsuzluktu. Ama bunun da suçlusu ben değildim ki. Kızlar yüzünden olmuştu.
Off kızlar.
Nitekim bu hikayede yanan yine ben olmuştum.
Azad üzerimi sıkı bir şekilde örttükten sonra kendi üzerindekileri değiştirdi. Bana yandan bir bakış attı. "Dinlen," diye soylenip odadan çıktı. Sanki başka çarem vardı. Gözlerim kapanmak üzereyken kendimi biraz daha iyi hissediyordum sanki.
-
Gözlerimi yavaş hareketlerle araladığımda saati görmem bana şok etkisi yaratmıştı. Kaç saattir öylece uyuyor muydum? Umut. Oğlum okula gitmişti ve ben sorumsuz gibi davranarak hasta olmayı başarmıştım. Bravo.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomansaAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...