BATI
Kapının önünde beklemekten ağaç olmuştum resmen. Ne konuşuyorlardı bu kadar diye merak ettim. Gerçi kadın milleti her zaman konuşacak birsey bulurdu sonuçta.
"Batı şuraya otursana!"
Azad'a çevirdim bakışlarımı. Oğluyla ilgilenmeye çalışıyordu. Tabi tuzu da kuruydu. Sevdiği kadın yanındaydı. Ama ben baş belası bir baba yüzünden saatlerdir sevdiğim kadın yanıma gelsin diye uğraşıyordum.
Bu arada Berçem hala odadan çıkmamıştı. Acaba yalan söyleyebilmiş miydi? Aslında onun pek yalan söyleyebileceğini sanmıyorum. Çünkü yengem biraz saf. Yani saf derken dürüst. Ulan içimden konuşurken bile kendimi düzeltmeye çalışıyorum. Bunlar hep Azad yüzünden.
Karısına hiç laf söyletmez.
"Otur şuraya yoksa pencereden atıcam seni!"
Azad'ın son uyarısı üzerine yüzüm düşmüş bir şekilde oturdum. Umut babasına bakıp gülerken dikkatimi ona verdim. Nasıl güzel bir çocuktu. O kara gözleri, dudakları resmen babasıydı. Bazen ona küçük Azad demekte haklı olduğumu düşünüyordum.
Berçem odadan çıktığında bakışlarımı onda gezdirdim. Bu kadar zamandır konuşmasına göre kabul ettirmesi gerekiyordu.
"Ne oldu? İzin alabildin değil mi?"
Yanıma oturdu. İlk başta ne kadar ciddi olsa da sonra sırıttı. "İki günlüğüne ama,"
Bu çok iyiydi! İki gün onunla kalabilmek çok güzel olurdu. "Olsun iki gün bana yeter," diyerek yengecigime sarıldım. Fakat bu kısa sürdü. Azad uyarıcı öksürüğüyle bizi ayırmıştı.
"Baştan söyleyeyim Batı," diyerek oglunu kucağına aldı. "Elif'le beraber kalmak yok akşam eve gelecek." Ne? Bu ne tür bir şakaydı? Sevdiğim kadını kollarımın arasına alıp uyumayacak mıydım ben?
"Şaka yapıyor olmalısın," diye soylendim. Kendileri her haltı yerken birsey yoktu ama! "Yoo gayet ciddiyim."
"Şuna birsey söyle Azad," Kendimi tutmazsam ağzıma geleni söylerdim herhalde.
"Ne diyosa o," diyerek Omuz silkti Azad.
Güldüm. Ama sinirden gülüyordum. "Siz her haltı yiyin, Batı'ya gelince yok." Ayağa kalktığımda Berçem şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Azad hızla ayağa kalktı ve beni yolcu etmek için kapıya ilerledik. Alaylı bakışlarımı Azad'a çevirdim. "Görüşürüz hanımcı," Söylediğime göz devirdim ve beni resmen kapı dışarı etti. "Karımı sevmek hanımcılıksa öyleyim koçum, hadi yoluna." Diyerek kapıyı suratıma kapattı.
Haklı miydi acaba? Birini böyle çok sevince ne söylediği de önemli mi oluyordu?
Evden çıktım ve clube ilerledim. Biraz Burak'ın yanında zaman geçirsem güzel olabilirdi. Elif'i görmek için çok heycanlıydım.
Onu en son birkaç ay önce yanına gittiğimde görmüştüm. Sadece birkaç saatliğine. Onda da dayak yemiştim ama neyse.
Neden bu kadar baskıcı bir aileye sahipti anlayamıyorum. Aslında Berçem'in de öyle olmasi gerekiyordu ama o dik başlıydı. En azından Azad öyle söylüyordu. Elifin yaşı biraz küçük olduğu için tedirgin oluyordu galiba.
Kafamdaki düşünceleri atmaya çalışarak kendime bir bira açtım ve barın arka tarafina oturdum. Burak ortalarda gözükmüyordu. Etraf o kadar kalabalıktı ki. Düşündüm de Burak buradan baya para kaldırıyor. Bende mu bir clup falan açsam acaba?
Bira kutusunu çöpe atıp locaya dogru ilerledim. Burak ve Maya bizim masada oturuyorlardi. Yanlarına ilerledim.
"Oo Batı bey siz nerelerdesiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomanceAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...