Hayat içinde mucizeleri barındırır.
Aylardır bu sözün varlığına o kadar inanıyordum ki. Eskiden hiç düşünmezdim hayatta bir mucizenin olacagını. Olsa bile gelip beni bulacağını.
Ama buluyormuş. Hem de en beklemediğin bir zamanda.
Küçük bir yaprak misali ordan oraya savrulurken, hayat beni birinin kollarına savurup orada bıraktı. Onun kollarının savunmasında hiç bir rüzgar beni yeniden savurmaya cesaret edemedi.
Güçlü bir ağaç tarafından korundum. İlk zamanlar aci da duysam ilk kez biri beni ortada bırakmadı ve rüzgarın beni tekrar başka yerlere savurmasına izin vermedi.
Tam tamına yirmi üç yaşımda kadar savrulduğum bu dünyada o güçlü ağaç bana kol kanat gerdi. Ve ben ilk kez nefes aldığımı Azad'ı tanıyınca anladım. Evet, bir sürü olay yaşadık ama atlattık. Her ne olursa olsun, hep bir aradaydık.
Şu anda oğlumun ağlama sesi yankılanıyor odamızda. Oysa uyku o kadar tatlı ki kalkmak istemiyorum yatağımdan.
Yavaşça gözlerimi araladım. Azad kafasını yastığının arasına almış sanki oğlunu susturmamı bekliyordu. Onu dürttüm. Ama tepki vermedi. "Azad," diye mırıldandım, uyku dolu bir sesle. "Umut uyandı."
Ağzında birseyler homurdandi ve yatağın diğer tarafina doğru döndü. Bu sırada Umut hala ağlamaya devam ediyordu, "Azad ya," diye sızlandım. Bütün gün yoruluyordum. Tamam o da okula gidiyordu ama ben de evde oturmuyordum sonuçta.
"Kalk bak çocuğa, " diye mırıldandı kafasını yastıktan kaldırırken. Omuz silktim, "sen babası değil misin? Tek başıma mi yaptım ben bu-"
"Senin uykunun dağılmadı anlaşılan," diyerek güldü. "Her gece bunu yapıyorsun. Tamam güzelim tek başına yapmadın ama ben nasıl emzireyim çocuğu?"
Bir an düşününce bu çok mantıklı geldi. Oğlumun daha fazla aglamaması için hızlı adımlarla ayağa kalktım. Bazen bencil mi oluyordum ne?
Ama ne yapayım ilk kez anne olmanın şaşkınlığı var üzerimde. Daha oğlum küçücük, bazen ona yetemeyeceğim korkusu sarıyor her tarafımı. Endişeleniyordum.
Yavaşça göğsümü sömürürken keyifle onu izlemeye devam ettim. Nasıl da acıkmıştı. Nasıl da güzeldi, kokusu içimi ferahlatıyordu.
"Ne de çok acıkmışsın be oğlum,"
Çenesini omzuma yaslamış dikkatlice oğlunu izleyen Azad'a çevirdim bakışlarımı. Öyle saf bir sevgiyle bakıyordu ki ona.
"Ben bile bu kadar sömürmüyorum," edepsizligine karşı gözlerimi devirdim. "Nasıl konuşuyorsun sen ya," Güldü, "ne o utandınız mı Berçem hanım,"
Cevap vermedim. Oğlum karnını doyururken uyuyakaldı. Yavaşça onu beşiğine yatırdığımda Azad ayağa kalktı. Saate baktığımda sabahın olduğunu yeni fark etmiştim.
"Bugün de dersin var mı? "
Umutsuzca başını salladı. Onun yanımdan gitmesini istemiyordum. Her an, her dakika yanımda olmasını istiyordum. Ama yeniden okula geri döndüğü için derse gitmek zorundaydı. Onsuz günümü geçirmek o kadar zor geliyordu ki.
"Malesef bebeğim, " yanına ilerledim ve kollarımı boynuna doladım. "Sensiz günüm geçmiyor," ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. "Bende seni hep yanımda görmek istiyorum," Dudağıma minik bir öpücük kondurdu. "Çocuğumun annesi,"
Umut dünyaya geldiğinden bu yana sürekli bu cümleyi söylüyordu bana. O kadar hoşuma gidiyordu ki. Dudaklarım keyifle kıvrıldı. Parmakları saçlarımda gezinirken güldü. "Bak bana böyle bakma, dünde böyle yaptın,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomantizmAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...