Azad sinirden kıpkırmızı kesilmiş bir şekilde elindeki para demetine bakıyordu. Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu anlamamak mümkün değildi. Korku dolu bakışlarımı üzerinden çekemiyordum.
Yaklaşık yarım saattir oturduğu yerden bile kımıldamamıştı. Şu ana arkadaş bağırıp çağırması gerekirken susması beni daha da korkuttu.
Ve beklediğim gibi oldu. Azad bir anda ayağa kalktı ve yerde duran tişörtü üzerine geçirdi. Hızla ayağa kalktım. Ne yapıyordu?
Aynı hızla pantalonu da giydikten sonra kapıya ilerledi. Hızlı adımlarla arkasından gittim. Bu öfkeyle neler yapabilecegini ben bile düşünemiyordum.
Kapıyı açtığı sıra karşısında Batı vardı. Batı kapının açılmasını beklemedigi için saşırırken Azad öfkeyle merdivenleri inmeye başladı. Batının yüzüne bile bakmamıştı.
Batı benden biraz çekinse de, "neler oluyor?" Diye sordu. Onun sorusunu yanıtlayacak vakit olmadığı için "Umut sana emanet," diyerek koşar adım arkasından gittim. Arabaya doğru ilerliyordu.
Fıratın yanına gidiyordu.
Arabayi çalıştırırken bir anda ön koltuğa atladım. Onu yalnız bırakmazdım. Başına bir iş gelmesini asla istemiyordum.
"Eve geri dön!" Diye bağırdı. İnmemi bekliyordu öyle mi? Daha çok beklerdi.
Omuz silktim. "Nereye gidiyorsan bende geleceğim. Bu kadar öfkeliyken seni yalnız bırakmam."
"O piçin defterini dürücem anladın mi?! O kim köpek de bana para gönderiyor lan?!"
Arabayı son gaz kullanmaya başladığında emniyet kemerimi takmam gerektiğinin de farkına varmıştım. Azad ise beni umursamadan arabayi kullanmaya devam ediyordu.
O kadar hırslıydı ki direksiyonu tuttuğu parmakları sıkmaktan kızarmıştı. Korkuyla yüzüne çevirdim bakışlarımı. Sol gözü seyriyordu.
Ne yapacaktım? Bir şey yaparsa onu bu işin içinden nasıl siyiracaktim?
Aklımda sadece bu düşünceler varken araba büyük bir gürültüyle durdu. İnince onun arkasından bende indim. Büyük bir villanın önüne gelmiştik. Fırat burada mi yaşıyordu?
Azad seri adımlarla arabadan indiğinde bende arkasından indim. Öfkesinden beni bile görmezken hızlı adımlarla onu takip ettim.
Azad kapıyı çalınca onu bir hizmetli karşıladı. Ama o öfkeden gözleri dönmüş bir şekilde hizmetliyi umursamadı ve içeriye girdi, tabi arkasından bende.
Emin adımlarla yürürken onu takip ettim. Sanki burayı adım adım biliyor gibiydi. Öyle emindi ki adımları.
"Nerde o piç kurusu oğlun?!"
Sesi, bizim ev kadar olan salonda yankılanırken korkuyla yerimde sıçradım. Bakışlarımı afallayarak koltuktan kalkan karşımdaki yaşlı adama çevirdim. Bakışları.. Aynı Azad'dı. Bu adam Azadın babası olmalıydı.
"Sen buranin yolunu bilir miydin?" Azadın aksine sakin bir ses tonuyla cevap verdi. Ama Azad söylediğini umursamadı. "Nerde diyorum sana?! Nerde!"
"Burdayım."
Fırat sırıtarak merdivenlerden aşağıya doğru inerken Azad bir süre bakışlarını onda gezdirdi. Ne planladığını anlayamıyordum. Babasının karşısında kavga edecek değillerdi ya.
"Seni şerefsiz!"
Azad bir anda Fıratın üzerine atladı ve ardı ardına yumruklarını indirmeye başladı. Daha önce fark etmediğim, kadın tiz bir çığlık attı. Ben ise sesimi bulmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
Roman d'amourAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...