Dersten çıktığımda başım fena halde ağrıyordu. Bütün gün sayısal verilerle uğraşmıştık ve beynim eror vermişti. "Kahve içelim mi?" Bilge'ye kararsız bir bakış attım. "Eve gitsem iyi olur, başım çok ağrıyor." Boynunu büktü ama hemen kendini toparladı. "Tamam o zaman başka sefere içeriz." Gulumsediginde gülümsemeye çalıştım ve ona veda ederek çıkışa doğru ilerledim.
Bugün Fırat'ı görmüştüm. Ders aralarında birkaç kez önümden gelmiş ve bana dik dik bakmıştı. Bu durum beni korkutuyordu. Başımıza bir iş açmasından deli gibi korkuyordum.
Tam kapıdan çıkıyordum ki yine önümden geldi. Bakışlarımı ondan kaçırdım. Hele beni tuvalette sıkıştırdığı aklıma gelince korkudan içim titriyordu. Eskiden olsa kaybedecek bir şeyim yok der, umursamazdım belki de onu. Ama artık ailem vardı. Kocam, çocuğum ve yanımda olan birkaç insan. Hepsi de degerliydi benim için. Onları zora sokmak istemiyorum asla.
"Bakıyorum da kocana hemen ispiyonlamışsın," önümden çekilmesi için beklesem de çekilmiyordu. Başım yerde, ayakkabılarıma bakmaya devam ettim. Yüzüne bile bakmak istemiyordum.
Neyi ispiyonlamıştım ben Azad'a?
"Bakayım çok mu acıdı bileklerin," Uzun parmakları bileklerime yoöneldiğinde izin vermedim. Alayla mırıldandı. "Kıyamam sana ben,"
Azada söylememiştim. Ama o gün öylesine çok ağlamıştım ki anlamıştı herhalde. Ya da öğrenmişti bir yerden.
Önünden geçmek için hareket ettiğinde izin vermedi. "Nereye hemen?" Bakışlarımı zar zor ona çevirdim. "Bırak Fırat. " Sesim olabildigince öfkeli çıkmıştı. "Bırakmazsam?" Tek kaşını kaldırarak güldü. Kaşındaki pirceing çekti dikkatimi.
Ona cevap vermeden kapıdan çıktım. Bu adam yüzünden okulu bırakacaktım artık ya. Gerçekten korkuyordum ve sıkılmıştım artık.
-
Nefes nefese eve geldiğimde kapıyı çalmadan önce kendime gelmeye çalıştım. Bir an icin arkamdan geliyor sanmıştım. Bu adam yüzünden paranoyak olmuştum resmen. Bu durum beni çok fena korkutuyordu.
Kapıyı açınca annem karşıladı beni. Çantamı şifonyere koyarken gülümsemeye çalıştım. "Hoşgeldin yavrum,"
"Hoşbuldum anne,"
O sırada içeriden oğlum paytak adımlarla koşup yanıma doğru geldi, "ba ba ba," gülümseyerek onu kucağıma aldım ve yanaklarını öptüm. Nasıl güzel baba diyordu öyle. "Hiç anne deme olur mu annem, hep baba de," kıkırdayarak saçlarıma dokundu ve yine aynı şeyi söyledi. "Ba ba ba, "
Biraz onunla ilgilendikten sonra öğlen uykusuna yatırdım. Gündüzleri uyumaya alıştırmıstı babaannesi. Boylelikle uykusunun daha rahat aldığı için sorun da çıkarmıyordu.
"Gel kızım sana bir şeyler hazırladım," Yavaşça mutfağa ilerledim. "Niye zahmet ettin annem? Zaten yeterince yük oluyoruz sana,"
"Aa o nasıl söz Berçem?" Gülümsedi. "Ne yükü kızım, torunuma bakmak benim için büyük bir lüks. Hem arkadaşlarıma torun bakıyorum dediğimde ne kadar gururlanıyorum biliyor musun? Bu kadar işin arasında okula gitmen bile benim için çok güzel bir şey,"
Tebessüm ettim. Aklım hala Fırat'taydı. Ne zaman peşimizi bırakacaktı? Azad la aramıza bozar diye o kadar endişe duyuyordum ki. Ailem benden bile önemliydi. Sonuçta yıllarca beklemistim bir aile sıcaklığına kavuşmayı. Şimdi güzel bir aile kurmuşken onu kaybetmek istemiyordum.
"Bu aralar niye dalgınsın sen? Bir sorun mu var?"
Annem merakla kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Güzel yüzünde merakla çevrelenmiş gözleri açılmıştı. Omuz silktim. "Şu sıralar sınavlarım var, galiba o yüzden." Inanmakta tereddüt eder gibi bakışlarını bende gezdirdi. "Gerçekten," diye mırıldandım, inanmasını umarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomanceAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...