22.BÖLÜM

12.1K 661 77
                                    

Merhaba arkadaşlar!

Oncelikle yorumlarda Azad Ve Berçemin baş başa olduğu bölümler favoriniz olduğunu belirtmişsiniz. Bende o yüzden bu bölümü yazdım. Bölüm Azad ve Berçemin yakın olmasıyla ağırlıklı. Rahatsız olacaklara şimdiden duyurulur.

Keyifli okumalar :)

"Ve prensle prenses mutlu mesut yaşamışlar."

Kitabı kapatıp bakışlarımı Umut'a çevirdiğimde çoktan uyumuş olduğunu gördüm. Bu aralar masalla uyumayı çok seviyordu. Bende ona masal okumayı çok seviyordum. İlk sayfaları okurken boncuk gözlerini merakla açıp dinlese de ilerleyen sayfaları dinleyemeden uykuya dalıyordu. Ertesi günde tekrar ona masal okumamı istiyordu. Miniğim sonu mutlu biten masalları dinlemeyi öyle seviyordu ki. Ona şefkatle bakmayı bırakıp yavaşça üzerini örttüm ve alnına bir öpücük kondurdum.

Parmaklarımı uzun saçlarında gezdirdim. Zaman geçtikçe babasına daha çok benziyordu. Sanki karşımda küçük bir Azad yetişiyordu. Dudakları Azad'ın ki gibi kalın, gözleri en az onun ki kadar siyah. Esmerligi, mimikleri... Her şeyiyle babasının oğlu olduğunu belli ediyordu.

Onu uyandırmamaya çalışarak yavaş hareketlerle odasından çıktım. Azad ders çalışıyordu. Ona bakmak için çalışma odasına ilerledim. O kadar dikkatini vermişti ki önündeki kitaba, içeriye girdiğimi bile fark etmedi.

Kitabın üzerine eğilmiş, sanki her an kitaba dalacakmış gibi kaşlarını çatmıştı. Sınavları vermek onun için çok önemliydi, bu yüzden dikkatlice ders çalışıyordu.

Herkes onun bu halini şaşkınlıkla izliyor, Azad'ın ders çalıştığına inanmakta güçlük çekiyordu. Onların gözünde Azad, asla ders çalışmayan, umursamaz ve illegal işlerin adamıydı.

Evet yıllar önce bu böyleydi fakat artık değil.

Azad eskiden bütün kötü işleri yapmıştı. Ama şimdi o defterlerin yaprakları tek tek yırtılmış, yerine bembeyaz bir sayfa açılmıştı. Bunun en büyük sebebi de Azad'ın baba olmasıydı. En azından ben buna bağlıyordum.

Babalık nasıl bu kadar değiştirebilmişti onu? Asıl sorulması gereken soru buydu.

Kapıda öylece dikilip, onu izlemeyi bıraktım ve yanına ilerledim. Şaka gibi ama hala geldiğimi fark etmemiş gibiydi. Yoksa şaka mı yapıyordu?

"Bitmedi mi daha?" Omzuna ellerimi koyduğumda geldiğimi yeni fark etmiş olacak ki dalgın bakışlarını bana çevirdi. "Bitti sayılır, umarım yapabilirim."

Omzuna masaj yapmaya başladım. "Niye yapamayacaksın? O kadar çalıştın," gülümseyerek dudaklarımı boynundaki B ve U harfi olan dövmesinin üzerinde gezdirdim. Kulağına doğru eğilip fısıldadım. "Benim kocam en iyisini yapar."

Sandalyeyi benim tarafıma doğru döndürdüğünde gülümseyerek ona bakıyordum. Gözlerine saatlerdir ders çalışmaktan bir yorgunluk çökmüştü. Ama yine de her zamanki gibi güzeldi.

Parmakları belimi kavrayıp beni yavaşça kucağına çektiğinde yerimi ezbere biliyormuşum gibi hemen yerleştim. "Bana bu kadar yaklaşınca seni içime sokmak istiyorum," diye fısıldadı dudağıma doğru.

"Canıma can ol istiyorum," dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. "Tamamen bana karış istiyorum." Bakışları gittikçe koyulaşırken güzel yüzünü avcumun içine aldım. "Ben zaten hep sana karıştım yıllardır. Hep sen oldum," dudaklarımı dudaklarında gezdirirken beklediğim bir anda ağzını araladı ve dilimi dişledi.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin