29.BÖLÜM

8.7K 584 81
                                    

&

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bir süre öylece elimde salona getirdiğim kutunun içindeki bebeğe bakakaldım. Kimindi bu? Kim getirmişti bize? Neden getirmişti?

Aklımdaki soruların hiç bir yanıtını bulamazken bebek birazcık kıpırdandı. Daha bikaç aylık gibi  duran bebeğe sevgiyle baktım. Nasıl da güzeldi. Kafasındaki pembe bandana nedense beni rahatsız etti. Onu çıkarmak istedim. Ama henüz uyuduğu için rahatsız etmedim.

"Neden yatakta değilsin?"

Kapıdan uyku sersemliğiyle giren Azada kucağımda ki bebeğini işaret ettim. Önce bir afalladı,  sonra da kaşları çatıldı. "Bu bebek de neyin nesi?" Diye sordu.

Bilmiyorum dercesine dudaklarımı büzdüm. "Kapının önüne bırakıp gitmişler. Bende dayanamadım içeriye aldım," Merakla yanıma yaklaştı ve oturdu. Öylece bebeğe bakıyordu. Mahzun bir sesle mırıldandı."Annesi babası yok mu yani?"

Söylediği şeye göz devirdim. "Dur hemen soralım," diyerek dalga geçtiğimde aynı şekilde o da gözlerini devirdi. "Bir not falan da mı yok?"
Kaşlarımı çattım, "ne notu?"

"Ne biliyim," Kafasını salladı. "Filmlerde öyle olur ya hani," kaşlarımı çatmaya devam ettim. "Film değil bu Azad gerçek. Hem sen niye bu kadar soğuk kanlısın!"

Sesimin biraz yükselmesinden dolayı bebek rahatsız bir şekilde kıpırdandı sonra da ağlamaya başladı. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde Azada baktım.

Azad benim şaşkınlığıma aldırmadan bebeği kucağına aldı ve pışpışlamaya başladı. Üzerimdeki şaşkınlığı atmaya çalışarak ayağa kalktım. "Aç mı acaba?" Azad bilmiyorum anlamında dudak büzdü.

Hızlı adımlarla mutfağa gidip süt ısıtmaya koyuldum.  Azada sürpriz yapmak için aldığım biberonlardan birini alıp sütü koydum ve salona geri döndüm.

Bebek susmuştu.

"Nasıl  sustu?"

Azad gülümsedi, "Unuttun mu güzelim ben profesyonel bir babayım."

Elimdeki biberonu aldı ve yavaşça bebeğe doğru uzattı. O kadar acıkmıştı ki hiç düşünmeden emmeye başladı. Ah minik kız çocuğu ne kadar da tatlıydı.

"Anne!"

Umut yavaş adımlarla salona girdiğinde bebeğe şaşkın bir bakış attı. Sonra da gözleri büyümüş bir şekilde bakışlarını bana çevirdi. "Kardeşim doğdu mu, anne?"

Azad Umutun söylediğine kahkaha artarken ben ne cevap vereceğimi bilememiştim. "Hayır bitanem," diyerek durumu toparlamaya çalıştım.

"Bu bebek kaybolmuş onu biz bulduk," Kaşlarını kaldırarak bana bakmaya devam etti. "Annesi babası  nerde?"

"Bilmiyoruz aslan parçası," Anlayışla gülümsedi Azad. Umut meraklı adımlarla babasının yanına ilerledi ve büyük bir iştahla karnını doğuran bebeğe baktı. Sonra da gülümseyerek bana döndü. "O çok güzel," Minik parmakları yüzünde gezinirken oğlumun içindeki şefkati babasından aldığını bir kez daha anlamıştım.

-

"Ne yani kapının önünde buldun öyle mi?"

Elif ve Batının yüz kere sorduğu soruya yüzüncü kez aynı cevabı verdim. "Evet." Batı kaşlarını çattı,  daha sonra da sırıtarak koltuktan kalkıp Azadın yanına oturdu. "Doğru söyle Azad," Diyerek güldü, "karına dokunamıyorsun diye başkasına mı dokundun yoksa?"

Azad öfkeyle Batıyı yanından itti. "Salak salak konuşma yavşak," Batının sorusu kafamdaki ışıkların yanmasına sebebiyet verirken Azadı inceledim. Öfkeyle yere düşmüş olan Batıya bakıyordu.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin