32.BÖLÜM

7.9K 539 29
                                    

İnsanın yalnız kalmak isteyince bile sığınacağı bir liman olurdu. Sığınmak, belki de hüngür hüngür ağlamak isterdi insan. Ben kime sığınırdım en çok? Azad'a.

Ama şuan ona bile sığınamazdım. O kadar yorgun ve bitkin hissediyordum ki kendimi. Uyusam on yıl uyanmayacaktım sanki. Sığınabilecegim tek yerdeydim.

Sahilde.

Gün bakmak üzereyken bir an aklıma soru düştü. Saat kaç olmuştu acaba? Elimdeki kapalı olan telefona baktım. Defalarca arayınca kapatmak zorunda  kalmıştım. Yalnız kalmak istiyordum. Kaç saattir ağlıyorum? Hala göz yaşlarım dinmiyor.

Ne yapmak istiyorum?

Azad beni yoksun mu görüyordu?

Yani amacı beni küçük düşürmek mi? Hayır, beni kimse küçük düşüremez. Buna asla izin vermem ki. Hem ne var tekrar anne olamama ihtimalim varsa. Evet bu durum beni çok üzüyor ama alıştım artık. Bunu yaşayan tek kadın ben olamam ya. Yoksunluk değil bu üstelik.

Sadece bebek için mi evli bu adam benimle? Hayır. Deli gibi sevdiğini gözlerinden okuyabiliyorum. Ama? Ama işte. Kafamdaki düşüncelerden kurtulamıyorum bir türlü.

"Mendil ister misin abla?"

Karşımda bana kağıt mendil uzatan kız çocuğuna baktım. Dudaklarındaki buruk gülümsemeyle vereceğim tepkiyi bilmediğinden dolayı çekingen gibiydi. 

Uzattığı mendili aldım.

Yanıma oturduğunda göz yaşlarımı silmek için çabalıyordum. Ayakları çıplak sayılırdı. Üşümüyor muydu? Üzerine baktığında yırtık pırtık kıyafetler olduğunu gördüm.

"Adın ne senin?" Gülümseye çalıştım.

"Ela," diye mırıldandı.

Gözleri de elaydı. Gülümseyerek baktım ona. Peki Ela şuan neden mendil satmak zorundaydı? Neden hüzünle gülümsemek zorundaydı? Dünyada kaç çocuk bu durumdaydı?

Yaşıtları oyun oynarken bu kız çocuğu neden para kazanmak için sokak sokak dolanmak zorundaydı?

Üzülmemek elde değildi. Bir ailesi olsa bu durumda olur muydu? Olmazdı. Çocuk yanımdan kalktığında cebimdeki bütün parayi ona uzattım.  İlk önce tereddüt etse de aldı ve sonra gülümseyerek yanımdan uzaklaştı.

Telefonumu tekrar açtığımda Azad dan onlarca arama ve mesaj geldiğini gördüm. Yavaşça tıkladım.

"Güzelim, aklındaki kötü düşünceleri at artık.  Ben seni her zaman seviyorum. Çocuğumuz olsa da olmasa da. Bu asla değişmeyecek. Beni dinlemeyeceğini bildiğim için yazdım. Bir cümle okudum geçen gün.

"Bazı anneler çocuğunu karnında, bazı anneler ise kalbinde taşır."

Biz çocuklarımızı hep kalbimizde taşıyalım karıcığım olur mu?"

Mesajı okurken hala göz yaşlarıma engel olamıyordum. O gormese bile başımı olumlu anlamda salladım. Boyle güzel bir adam varken ben nasıl ona hayır diyebilirdim ki?

Cebimde hiç param olmadığını hatırlayıca ona beni alması için mesaj attım.  Ağlamak iyi gelmişti. Kendimi daha iyi, daha dinç hissediyordum. Bazen ağlamak bile insana daha iyi hissettiriyordu. Çünkü içindekiler daha fazla seninle kalmıyor, gözyaşlarınla beraber akıp gidiyordu.

Önümde duran arabayi görünce ayağa kalktım ve arabaya bindim. Hava çoktan kararmış ve soğuk iyice bastırmıştı. Üzerimde sadece basit bir hırka olmasi titrememe sebep oldu.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin