52.BÖLÜM

4.1K 459 69
                                    

Yatakta sıkıntıyla uzanmış, yastığı yanağına bastıran Azad'a, içim giderek bakmaya devam ettim. Parmaklarımı saçlarında gezdirdim. "Çok mu acıyor?"

Huysuz bir çocuk gibi başını olumlu anlamda salladı. Tam gece yarısı tutmuştu ağrısı. Doktor için sabaha kadar beklemesi gerekiyordu. Bunu düşünmek de ağrısını daha da artırıyordu.

Onu teselli etmek adına konuştum.

"Sabret biraz kocacığım, Batı'lar şimdi ağrı kesici getirecekler."

Cümleyi söyler söylemez kaşlarını çatarak yastıktan başını kaldırdı. "Batı mı? Onun nerden haberi oldu?"
Tam sokak nöbetçi eczane aramıyayım diye, yardım istedim."

"Yardıma gerek yok," diye homurdandı,tekrar yatağına yatarken. "Sende yat artık saat kaçta oldu." Başımı olumsuz anlamda salladım. O uyumuyorken benim nasıl uykum gelecekti?

"Başımda pinekleyip durma Berçem," diye söylendi sert bir sesle. "O salakları da ara gelmesinler. Benim dişim ağrımıyor," Kafasını yeniden kaldırdı ve yanağına dokunmaya çalıştı, "Bak geçmi- ah!" Acıyla yüzünü buruştururken gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Ne inatçı adamdı ya. Dişinin ağrıdığını bile itiraf edemiyordu, şaka gibi!

"Buz koysak geçer mi acaba?" Diye sordum, bir umutla. Başını olumsuz anlamda salladı. 

Ne yapacağımı da şaşırmıştım. Oturup bir şeyler sormaktan başka bir şey gelmiyordu ki elimden. Telefonumu elime aldım ve internetten doğal yollarla ağrıyı azaltmak için çözümler aramaya karar verdim.

Tam araştırırken kapı çaldı.  Heh,Batı gelmişti! Nöbetçi bir eczane bulabilmiş mıydı acaba? Bulabildiğini umut ederek kapıya dogru ilerledim.

Kapıyı açtığımda ikisine de sessiz olmasını işaret ettim. Çocuklar uyuyordu, bir de bu hengamede onları uyandırıp, uğraşmamalıydık.

"Bulabildiniz mi ağrı kesici?" Diye sordum merakla.

Elif Batıya kötü kötü bakarken odaya elini yanağına yapıştırmış, huysuz bakışlarla Azad girdi. Batı, daha önce fark etmediğim elinde gazeteye sarılı olan rakı şisesini çıkardı ve gülerek salladı.

"Senin derdinin dermanı benim dostum," diyerek güldü. 

Ben kaşlarımı kaldırmış olmaz diyerek bakarken Azad da bunu iyi bir fikir olarak bulmuş olmalı ki elini yanağından çekip, şişeyi aldı ve mutfağa ilerledi. Tabi bizde arkasından.

"Hani ağrı kesici alacaktın?" Diye söylendim, Batının omzuna vururken. "Ne ağrı kesicisi ya," rahat bir şekilde mutfakta ki masaya oturdu. "Diş ağrısına en iyi gelen şey rakıdır," bakışlarını onu onaylamayan bize çevirdi. "Bunu bilmiyor olamazsınız, öyle değil mi?"

Sinirle omuz silktim. "Böyle çözüm mü olur, ne saçma işler Allah aşkına," diye söylendim. Elif de beni onayladı.

"Çok konuşmayın," diye söylendi Azad, üçer beşer yudum içtiği rakının arasından.

"Bak çok içme," diye ikaz ettim onu. "Bir faydası olmaz bunun."

Azad içmeye devam ederken beni hiç umursuyor gibi değildi.

"Ay çok kötü kokuyor," diye söylendi Elif eliyle burnunu kapatırken.

Onu başımla onayladım. "Bu çirkin şeyi içtikten sonra sakın benim yanıma gelme Azad, seni yataktan kovuyorum."

Azad umursamaz bir şekilde omuz silkti. "Zaten uyuyamayacağım için sorun yok."

" Batı ya," diye söylendim, öfkeyle. "Nerden aklına geldi bu? Aptal."

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin