14.Bölüm

12K 688 139
                                    

Korku dolu bakışlarım Azad'ın güzel yüzünde gezindi. Karanlık ve saf öfkeyle bana bakıyordu. Onu hiç böyle görmüş müydüm? Hatırlamıyorum.

Ne söyleyecektim?

Fırat beni sıkıştırdı mı? Kelimeler boğazımda düğüm olmuş nefes almamı zorlaştırıyordu. Cevap beklediğini belli eder bir şekilde gür kaşını havaya kaldırdı.

Endişeyle alt dudağımı dişledim. Ne yapacaktım? Beyin fonksiyonlarım durmuş gibi hissediyordum. Allah'ım ben bu işin içinden nasıl çıkacaktım?

Söylesem. Fırat tam bir psikopattı. Ona bulaşmasını istemiyordum. Ona zarar vermesi demek hepimizi tehlikeye atmaktı. Fırat'tan ailemi nasıl koruyacaktım ben?

Öfkeyle nefes alış verişini hissedince umutsuzca dudaklarımı araladım.

"Azad ben..." Boğazımda düğümlendi, kelimeler şimdi birer el olmuş nefesimi kesmek için adeta savaş veriyordu. Kelimeleri toparlayamıyor, sürekli bir şeyler söylemek için ağzımı açıp kapatıyordum.

"Sen?"

Sesi az öncekinin aksine o kadar sakindi ki. Bunun fırtına öncesi sessizlik olduğunu kavradım. Ben... Ben ne yapmıştım? Niye bütün bunları ondan saklamıştım ki? Ama ne yapabilirdim? Onları başka türlü o Fırat belasından nasıl koruyabilirdim?

Gözümden akan yaşı silmeye çalıştım. Şuan karşısında ne kadar aciz olduğumun farkındaydım. İki kelime bile çıkmıyordu ağzımdan.

"Ağlama da anlat şunu! "

Gözyaşlarımın şiddeti git gide artarken ellerimle yüzümü kapattım. Aklımda sadece bir cümle geziyordu. Ben ne yapacaktım?

"Ben..." diyerek hıçkırdım. "Hiç bir şey yapmadım..." göz yaşlarımı silmeye çalıştım. "Yemin ederim."

"Açıklama yapsana!" Bir anda ayağa kalktı. "Şöyle oldu, böyle oldu desene!" Olduğum yere daha da sinerek, korkudan titremeye başladım. Eğer ona gerçeği söylersem, Fırat ona zarar verebilirdi. İstediği de bu değil miydi zaten? Ona bir şey olursa dayanamazdım.

"Anlatma ulan anlatma!" Masayı resmen deli gücüyle devirdiğinde korkuyla geri çekildim. Herkes şaşkın ifadelerle bize bakıyordu. "Bunun hesabını vereceksin Berçem!" Korkuyla titremeye devam ettim. Ne ağzımdan bir kelime çıkıyor ne de göz yaşlarım diniyordu.

"Ne bağırıp duruyorsun hayırdır?!"

Kenan diğer insanlara göre bir adım önde durmuş elleri cebinde kayıtsızca bize bakıyordu. Bilgeler arkasında korku dolu bakışlar atıyorlardı bana.

Azad öfke dolu bakışlarını Kenan'a çevirdi. Kenan mavi gözlerini kısmış dikkatle Azad'ın yüzüne bakıyordu. "Sana ne ulan?!" Diyerek üzerine yürüdü Azad. Kenan onun aksine sakin görünüyordu. Her zamanki gibi soğuk.

"Onu bu kadar insan içinde rezil etmeye hakkın var mı senin?" Bakışlarını Azad'dan çekti ve bana döndü. "İyi misin?"

Gözyaşlarımı silmeye çalıştım. Burada tartışmak rezil olmaktan başka birşey değildi gerçekten. Kendimi bu kadar aciz gösteremezdim. Kenan haklıydı.

"Sana ne ulan benim karımdan!"

Azad bir anda Kenan'ın üzerine atladı ve ardı ardına yumruklarını indirmeye başladı. İlk önce Kenan bocalasa da sonradan kendini toparladı ve yumruklarına engel olarak Azad'ı altına aldı. Mekanda ki herkes kavgayı pür dikkat izlerken müzik bile kapatılmıştı. Kimse ayırmaya da çalışmıyordu.

Kenan bir anda Azad'ın üzerinden kalktı ve yere tükürdü. Dudağı kanamıştı. Hızlı adımlarla çıkışa ilerledi. Azad'ın yanına gitmeye her ne kadar korksamda yavaşça egildim. "İyi misin?"

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin