18. Bölüm

12.4K 691 174
                                    

Altı Ay Sonra

Bugün ki bütün muhasebe işlerini elimden geçirdikten sonra rahatça arkama yaslandım. Bazen hesap işi o kadar karışıyordu ki. Başıma ağrılar giriyor, işin içinden çıkmakta zorlanıyordum.

Ama bir yandan da mutluydum. Yıllardır bu iş için çabalamamış mıydım? Kendi ayaklarımın üzerinde duruyordum işte. Tam da istediğim gibi.

Önümdeki defterleri kapatırken bir anda kapı açıldı. Azad gülümseyerek içeriye girdi "Hala bitmedi mi?" Gülümsedim. "Bitti, çıkacaktım bende şimdi,"

Masanin üzerine otururken gülümsemeye devam ediyordu. "Beni beklemeden öyle mi? Al bakalım," elime tutuşturduğu Pet şişeden birkaç yudum aldım. Sonra da uzattığı ilaçları içtim. "Her gün benimle böyle ilgilenmekten sıkılmaz mısın be adam," diyerek güldüm.

Omuz silkti. "Asla," Önüme gelen saçlarımı geriye doğru attı. "Hatırlatmasam yine unutacaktın değil mi?" Umursamazca omuz silktim. "Çok önemli bir şey olmadığını biliyorsun. Alt tarafı biraz direncim düşmüş Azad," Ayağa kalktığımda beni kendine doğru çekti. "Düşmesin, sana bir şey olmasın istiyorum," diyerek yanağımı öptüğünde kıkırdadım.

"Benim güzel yürekli kocam," İnce parmaklarım sakallarında gezindi. Her defasında daha fazla aşık oluyordum bu adama.

Kapı tıklatılınca biraz geriye doğru adım attım. Gelmesini söylediğimde içeriye Maya girdi. Gülümseyerek bize bakıyordu. "Çıkmadınız mi daha," gulumsedim. "Çıkıyoruz şimdi canım," Azad masadan inip elimi tuttuğunda yavaş adımlarla odadan çıktık.

Yaklaşık altı aydır restaurantın işletme işleriyle ben ilgileniyordum. Hem istediğim bir işti, hem de Maya'yla birlikte çalışmak beni rahatlatıyordu. İyice adapte olmuştum bu işe. Arada sırada yorgun düşmemi saymazsak her şey güzel gidiyordu.

Arabaya bindiğimizde arka koltukta ki kutu dikkatimi çekti. Yine ne almıştı bu adam? Kutuyu elime aldım ve dikkatle inceledim. İçinde uzaktan kumandalı araba duruyordu. Sorgulayıcı bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

"Çok istiyordu," diyerek omuz silkti. Yine kıyamamıştı anlaşılan. "Ama bir sürü oyuncagı var, " diye mırıldandım. Oğlumun şımarık olmasını istemiyordum. Artık yaşının gereği her şeyin farkında olsa da Azad ona kıyamadığı için her şeyi yaptırabileceğini sanıyordu.

"Anlaşma yaptık biz," kırmızı ışıkta durunca bakışlarını bana çevirdi. Merakla kaşımı kaldırdım. "Ne anlaşması?" Arabayı tekrar harekete geçirirken konuştu.

"Oyuncaklarından bazılarını oyuncagı olamayan muhtaç çocuklara vereceğiz,"

Güldüm. "Umut bunu asla kabul etmez," diye mırıldandım. Onun için oyuncak çok önemliydi. Asla paylaşmayı sevmiyordu arabalarını. Bakışlarını yoldan ayırmadan dudaklarını araladı. "Bu oyuncagı çok istiyordu ve söylediğimi kabul etti. Sıkıntı yok yani," diyerek göz kırptı.

Ah oğlum. Babası ona ne kadar kıyamıyorsa o da asla babasının sözünden çıkmıyordu. İletisimleri o kadar iyiydi ki. Bazen beni çok şaşırtıyorlardı.

Eve gelince Azad kutuyu eline aldı ve eve ilerledik. Umut bahçede oyun oynarken bizi fark edince koşarak yanımıza geldi. "Baba aldın mı?" Bir çırpıda elindeki kutuyu aldı ve sevinçle eve doğru koştu. "Filiz anne babam bana ne almış bak,"

Ikimizde güldük bu haline. Umut birkaç gün önce anneme böyle hitap ettiğimi duymuş ve sürekli ona böyle hitap etmeye başlamıştı. Kaç kere uyarmama rağmen yine de beni dinlemiyordu.

"Sıpaya bak," diye soylendim içeriye girerken, "hiç anneye pas vermek yok," Üzgün yüz ifademi takındığımda ilk önce elindeki oyuncaga sonra bana baktı. Kararsız fikrinde karar kılmış olacak ki koşarak yanıma geldi ve bacağıma sarıldı, "ama anne ben seni çok seviyoyum,"

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin