Sabah uyandıgımda Liya ve Umut koltukta oynuyorlardı. Yavaş hareketlerle yataktan kalktım ve yanlarına ilerledim. "Günaydın bebeklerim," İkisi de uyandığımı yeni fark etmiş olmalı ki hemen sarıldılar bana. Hatta Umut parmaklarını şişkin karnimda gezdirdi, Liya da kıkırdadı ve "bebek!" Diye çıgırdı.
Memnuniyetle odadan çıktığımda daha burada ne kadar kalacağımızı merak ediyordum doğrusu. Üç gün olmuştu, annem Fırat'la birlikte gitmişti. Azad bunun daha iyi olacağını one sürsede asla kendimi ikna edemiyordum. Fırat'ın yanında olması içime büyük bir huzursuzluk yayıyordu.
"Günaydın," Elifin gulumsemesine karşılık verdim. Oturma odasında oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Azad ve Batı laptoptan bir şeyler inceliyorlardı ama ben odaya girince kapatmışlardı.
Hızlı hareketlerle onlara doğru ilerledim. "Ne gizliyorsunuz benden?" Diye sordum.
Üç gündür böyle davranıyorlardı işte. Gizli saklı bir şeylerle uğraşıyorlardı, bana da hiç bir şey söylemiyordı. Cevap vermelerini istercesine, kaşlarımı çatıp onlara bakmaya devam ettim.
"Hiç bir şey," diyerek güldü Batı. "Senden birsey nasıl saklanır, dedektif gibisin mübarek."
Azad başını salladığında sakinleşmek için derin bir nefes aldım. Tamam, sakin olmalıydım. Belki de ben abartıyordum. Hem benden ne saklayabilirlerdi ki?
"Gel buraya," beni tam bacağının üzerine oturtmaya çalışırken ona engel oldum. "Ne yapıyorsun?" Diyerek kaşlarımı çattım. "İnsan içinde söyle şeyler yapma demiyor muyum?"
Batı gevşekçe güldü. "Aa biz yabancı mıyız?" Ben renkten renge girerken Azad ona yandan bir bakış attı. "Seni çok güzel yabancılaştırabilirim Batı, ister misin?"
Başını olumsuz anlamda sallayıp Azadın yanından kalktı ve Elifin yanına geçti. Bende yeterince ayakta kaldığımı düşünerek Azadın yanına oturdum.
"Burda daha ne kadar kalacağız?" Diye sordum sıkıntıyla karnımı ellerimin arasına alırken. Azad beni kendine doğru çekti. "Bir süre daha buradayız.
"Çocuklar neden eve gitmedigimizi sorup duruyor, sıkıldım artık bende. Hem," bakışlarımı ona çevirdim. "Evimi çok özledim."
Saçıma bir öpücük kondurup göbeğimdeki elimin üzerine elini koydu. Bir cevap vermemesi canımı sıkmıştı. Hep burda kalacak değildik herhalde.
Bakışlarımı birbirlerine sarılmış oturan Elif ve Batı ya çevirdim. "Siz hiç sıkılmadınız mı? Sesiniz çıkmıyor?"
İkisi de aynı anda başını olumsuz anlamda salladı. Bu tepkileri ne kadar beni şaşırtsa da bir şey demedim. Oflamaktan başka bir şey gelmiyordu içimden.
"Neden sıkılalım ki? Biz senin gibi eve bağlı değiliz güzelim, " batı bakışlarını elifte gezdirip kolunu onun omzuna attı. "Bir arada olduğumuz sürece evin önemi yok."
"Yaa," mızıklayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Çocuğunuz olsun da göreyim sizi."
"Ne alaka," batı gülmeye devam ederken elimin altındaki yastığı ona doğru fırlattım.
"Baba!"
Liya koşarak yanımıza geldiğinde arkasından da Umut gelmişti. Umut Batıyla Elifin ortasına oturmaya çalışırken Liya çoktan babasının kucağına oturmuştu.
Batı büyük bir çabayla Elifin yanından ayrılmamaya çalışsa da elif yana kayınca Umut ortalarına oturmuş oldu. Bu hareketi bizim gulmemize neden olurken Batı homurdandı. "Bu çocuğu bu hale kim getirdi ya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)
RomansaAzad ve Berçem. Beklenmeyen bir anda birlikte olmuşlar ve yine beklenmeyen bir anda hayatlarını birleştirmişlerdi. İkisi de hiç bilmedikleri ama deli gibi öğrenmek istedikleri o aile ortamına kavuşmuşlardı. Peki bu bilgisiz ama birbirlerine deli gib...