48. BÖLÜM

4.6K 459 77
                                    

- MAYA -

"Aşkım ben geldim!"

Uzay'ı kucağıma alıp alt kata indim. Burak işten yeni geliyordu. Dudağına küçük bir öpücük kondurdum. "Hoşgeldin hayatım," dalgalı saçlarını geriye doğru attı. "Nasılsınız bakalım?" Bakışlarını benden oğluna çevirdi. "Paşam," Uzayı kucağımdan aldı. "Küçük adam, sen her geçen gün büyüyor musun acaba?"

Koltuğa ilerlerken onu onaylayan mırıltılar çıkardım. "O büyüyor ben yaşlanıyorum," diye isyan ettim. Kaşlarını çattı,  "Ne demek yaşlanıyorum? Senin hiç yaş aldığını görmedim ki ben, tanıdığımdan beri kilo verir gibi yaş veriyorsun. Yakında on sekiz yaşında gibi olacaksın," göz kırptı. "Demedi deme bak."

Söylediğine güldüm. Hep olumlu konuşurdu benim yakışıklı sevgilim ama haklıydım, yaşlanıyordum. Üzerime bakındım. Pijama takımıyla uzayın ihtiyaçları için koşturuyordum. Hey gidi Maya hey! Çocuk bakmanın zorlugunu bir an için unutmuştun değil mi?

"Yaren gelemedi mi hala?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Bugün satranç kursu vardı ya, gecikir biraz." Yeni hatırlamış gibi başını salladı ve oğlunu hoplatmaya başladı. Telaşla konuştum, "çok hoplatma bak, yemegini yeni yedirdim üzerine kus-"

Düşündüğüm gibi uzay babasının üzerine kusarken cümlem yarıda kaldı.  Daha önce de kaç kere başına gelmişti bu ama asla akıllanmıyordu işte. 

Güldü, "yine oldu olan." Ayağa kalktı ve Uzayı bana verip üst kata üzerini degistirmek için ilerledi. Oğlum ise gülüyordu, "çok komik değil mi anneciģim, babanın üstü gene gitti."

-

Akşam yemeğinden sonra Yaren  kardeşiyle oynamak için odasına gittiğinde meraklı bakışlarımı Burak'a çevirdim. "Azad'la kaç gündür nerede ya? Arıyorum açan yok."

Telefonundan başını kaldırarak bana baktı, Burak ve bilmiyorum der gibi başını salladı. "Haber vermediler bana da, Azad iki gündür ise gitmiyormuş. En son işte iyi olduklarını söylemişti. İşin içinde bir iş var ama anlayamadım."

Oflayarak koltuktan kalktım ve yanına oturdum. "Önemli birsey mi oldu acaba? Evlerine gidip baktın mı?"

Beni kendine çekerek göğsüne yaslanmamı sağladı. Güzel kokusu içime yayılırken konuştu. "Baktım canım ama evde kimse yok, bende çok merak ediyorum."

"Allah Allah," diye söylendim. "Berçem ise de gelmiyormuş, ayrıca Elifi aradım o da açmadı." Bakışlarımı ona çevirdim. "Acaba çok görüşemiyoruz diye bize küstüler mi aşkım?"

Güldü, "Saçmalama hayatım, bence başka bir şey var ama ne bilmiyorum. En kısa zamanda ögreniriz."

Onu onayladım. Beklemekten başka elimizden bir şey gelmiyordu. Meraktan çatlamak üzereydim. Hiç bir şey olmasa boş boğaz Batı'dan bir şeyler ögrenirdik ama onun bile sesi soluğu çıkmıyordu. Çok tuhaftı.

Burak'ın telefonunun melodisi odayı doldurunca bakışlarımı ona çevirdim. Kaşlarını çatarak ekrana baktı bir süre ve bakışlarını bana çevirdi.  "Batı, " diye mırıldandığında heycanla ona baktım. "Aç öyleyse!"

Telefonu aynı yavaşlıkla açtı ve bir süre karşı tarafı dinledi. Ne olduğunu deli gibi merak ediyordum. "Tamam, geliyorum.Neredesiniz?"

Nereye gidecekti?

Bir süre daha kesin tarafı dinleyip telefonu kapattı.  Cevap bekler gibi ona baktım. Gerginlikle saçlarını geriye doğru attı.  "Azad yaralıymış, bakmam lazım, " diye mırıldanıp ayağa kalktı.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin