İyi okumalar ❤️
° §§§ °
Sabah Cihan ile birlikte uyandım. Normalde geri uyurdum ama hem Pınar vardı hem de holdinge gitmem gerekiyordu.Birlikte duşa girip yine birlikte çıktık. Ben ne giyinsem diye bakarken Cihan lacivert takım elbisesini çoktan giymiş, kravatını yapıyordu.
Krem rengi, belinde kendinden kemerli bir elbise giyip, siyah topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Saçlarımı taradıktan sonra kendiliğinden kurusun diye bıraktım. Yüzüme biraz renk gelsin diye makyaj yapmak istedim. Pembe bir far sürüp kuyruklu eyeliner çektikten sonra rimel sürdüm. Pembe allığımı da sürüp dudaklarımı nemlendirdim. Cihan çoktan hazırlanıp aşağıya inmişti, aşağıdan Pınar'ın da sesi geliyordu.
Topuklularım tıngırtısı ile merdivenlerden indim. Hepsi mutfaktaydı.
"Günaydın" dediğim zaman hepsi günaydın dedi. Canım kahvaltı yapmak istemediği için masaya geçmeden fincan alıp kahve doldurdum, Cihan'ın yanına Pınar'ın karşısına oturdum.
"Nereye gidiyorsun?" diye soran Cihan'a döndüm. O sırada Pınar ağzıma bir salatalık sıkıştırdı. Gözleriyle hayır işareti yaptı.
"Pınar ile çıkacağım" dedim. Ben bu ara çok mu yalancı olmuştum? Cihan başını sallayıp kahvaltısına devam etti.
"Sen niye yemiyorsun?" diyen Pınar'a canımın istemediğini söyledim.
"Ahu kızım hiç kahvaltı yapmıyor" diye dert yanan Pembe ablayı dinledik bir süre. Kaç yaşında kadındım, kahvaltı yapmayı sevmiyordum işte.
"Ay çocukken de böyleydi bu" deyip Pınar bana dil çıkardı. Ben de güldüm.
"Sorma" derken iki parmağımın ucuyla aldığım zeytini ona attım o da ağzıyla tutup göz kırptı. Biz küçükken Pınar ile zeytin kapma oynadığımız için gerçekten hiç kahvaltı edemezdim.
"Hadi ben çıkıyorum" deyip ayaklandım.
"Pınar burada" diyen Cihan'a döndüm. Yalancının mumu hani yatsıya kadar yanardı, öğle ezanı bile okunmadı.
"Alışkın olmayınca biriyle çıkmaya" diye sırıtıp Pınar'a hadi işareti yaptım. O da kalktı. Cihan'ı öptükten sonra Pınar ile birlikte evden çıktık.
"Salak mısın?" diyen Pınar ile arabalarımıza yürüyorduk.
"Sen niye söylememi istemedin, yalan makinesi miyim ben?" diye çemkirdim.
"Dedik ya birbirlerini sevmiyorlar diye bi git onu da gör zaten olmadı söylersin yani senin şirketin değil mi orası" dedi ben de omuz silktim.
Beraber gideceğimizi söylediğim için Pınar ile öpüşüp vedalaşamadık o yüzden sessizce ayrıldık. O da eve gittikten sonra büroya geçecekti.
Pınar gittikten sonra ben de çıkıp ilerledim. Yolda giderken babamı aradım, kısa bir çalıştan sonra açtı.
"Babacığım?"
"Nasılsın baba" dedim.
"İyiyim sen nasılsın kızım"
"İyiyim baba" dedim. Sağa sinyal verdim. "Holdinge geçiyorum gelmek ister misin?"
"Hayırdır?"
"CEO ile tanış demedin mi? Adamı da mı zorladın ne yaptıysan pazar pazar aradı beni" derken güldüm.
"Belki" diyen babam da güldü. "Ben şimdi gelemem kızım"
"Neden?" diye sordum.
"Arkadaşlarımla golf oynamaya gideceğiz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR BESTE
Genel KurguBirini ilk gördüğünüz andan itibaren kaç yıl sevdiniz? Birini ilk gördüğünüz an onunla evleneceğiniz hissetmiş miydiniz? Nazım Hikmet demiş ki "sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?" Ahu da birini sevdi diye o da onu sevecek...